Sevginar Sali

İki yanlış, kaç doğruyu götürür?

Seçimler jet hızıyla yaklaşıyor… Bakar mısınız; göz açıp kapayıncaya kadar CHP'nin aday adaylığı başvuruları için belirlenen 19 günlük sürenin son haftasına girdik.
CHP İlçe Başkanı Suna Göçengil'in verdiği bilgiye göre şimdiye kadar belediye başkan aday adaylığı konusunda kendisiyle görüşen iki isim olmuş. Biri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, diğeri de görüşmek için randevu talep eden Selami Değirmenci…
Kamuoyunda çokça tartışılan Bora Balcıoğlu'na gelince… Resmi bir açıklaması olmamakla birlikte kişisel görüşmemizde; “Bulunduğum yer de, kiminle olduğum da belli. Niyet ve kararım olmayan bir şey hakkında açıklama, yalanlama yapma ihtiyacı hissetmedim… İnsanlar beni layık görüyorsa ben ne yapabilirim…” demeye getirdi.
(Bu arada nedense insanlarla ilgili söylenen şu söz geldi aklıma; ‘Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Aklım hala yapamadıklarımda…')
Bence Bora Balcıoğlu'nun belediye başkanlığı niyeti var. Bundan daha doğal bir şey de olamaz (Silivri'de siyaset konusunda iddialı olup da başkanlığı düşünmeyen kimse de yoktur). Ona bu niyeti en somut biçimde giydiren de bizzat Belediye Başkanı Özcan Işıklar ve destekleyen de görev sürecinde toplumda kazandığı, bulduğu karşılıktır. Balcıoğlu, yürümeyi becerdiği bir siyasi hayatı olursa; tabi ki sonuna kadar Işıklar'ın veya bir başkasının gölgesinde kalmayacak, kalmamalı da. Sadece uçmayı öğrenmeden güvende olduğu alandan ayrılma girişimi, yüzmeyi öğrenmeden derin sulara kendini bırakmasının barındırdığı tehlikeleri tartışıyoruz. Gözden kaçırılmaması gereken önemli bir ihtimal daha var… Mucizelerin, olağan üstü başarıların yazıldığı senaryolar; yuvadan ayrıldığı gibi uçmayı bir şekilde başarmak gibi mesela… Ama bu girişim dahi yüksek bir cesaret ile alakalı. Ben Balcıoğlu'nun bu dönem için belediye başkanlığı konusunda yeterli siyasi tecrübeye sahip olmadığını düşünme hakkımı kendimde gördüğüm gibi o da aksini ispat etme imkanına sahiptir. Siyaset hak edenlerin, başarılı olduğunda yüksek mükâfatla ödüllendirildiği bir alandır.
Bu yazı bugün bir türlü istediğim düzene girmiyor : ) Ben değil düşüncelerim yazıyı ele geçirdi : ))
Esasen geçtiğimiz hafta içinde bana batan, iki yanlıştan söz etmek istiyorum ve edeceğim : ))
Birincisi! Kaymakamlık yanındaki park. Allah aşkına ‘beton yığını' eleştirilerine bir kulak asın artık… Ağaç ve diğer yeşillikler sonradan dikilecek muhtemelen de basılacak bir karış toprak da kalmasın mı? ‘Taş üstüne taş koyan'ların makbul sayıldığı bir siyaset dünyası ve gündemi yok artık. Çokça yeşil olsun, toprak da kalsın biraz… Yağmur yağdığında suları emecek bir karış toprak bırakın çarşıda…
İkincisi! Sevgili belediye başkanımız ve tanıtım işlerini organize eden arkadaşlara iletmek istediğim bir şey… Üçüncü dönem adaylığa soyunan bir siyasetçinin yüzünü bu kadar hoyratça kullanılması sadece bana mı yanlış geliyor? Önümüzdeki seçimlerde Işıklar'dan daha yüksek bir tanınırlığa sahip rakibi yok görünürde. Yani 10 yıldır Işıklar'ı tanıtamadıklarınıza bu saatten sonra ulaşmak için tanıyanlara baygınlık geçirtmenin manası ne? Antipati bence sempatiden daha güçlü bir duygu. Aldığınız risk her yönden gözden geçirilmek durumunda…
CHP'nin belediye başkan aday adaylarını hafta sonu itibariyle öğrenmiş olacağız. AK Parti'de bu husustaki ölüm sessizliği de Kasım ayı itibariyle, aday adayı başvurularının başlamasıyla, yerini beklenen hareketliliğe bırakır her halde.
İyi haftalar...

YORUM YAP