Hafta sonundan başlayacak olursak CHP, İlden sonra Genel Merkez'de de değişim tercihini hakim kıldı. Sadece Genel Başkanlarını değil, bu kez ilçe başkanlarını da değiştirmek durumunu yaşattılar.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu başarısızlığın sebebi olarak görüp gönderenlerin önünde, oldukça güç bir sorumluluk var artık; başarının nedeni, mimarı olmak gibi.
Değişimin vakti geldiyse, buna direnmenin faydasız olduğunu kabul etmekle birlikte, usulünü tartışabiliriz. Siyaseten ve CHP için olabildiğince nezaket içinde gelişti süreç yine de…
Hayırlısı olsun.
Genel Merkez politikalarını ulusal medya yazar çizerlerine bırakıp, yerel etkilerine dönecek olursak, evet tıpkı Milletvekili adaylığında olduğu gibi siyasi kimliğini parlatarak ve güçlenerek çıkan bir Doruk Bulut'tan söz edebiliriz. Bu hesaba sadece bizim bildiğimiz Doruk Bulut'u katmamak lazım gelir tabi; bir de Halk TV kimliği var. Berker Esen de Parti Meclisi sıçrayışı ile güzel bir imkân yakaladı.
CHP'nin yerel aktörlerinin, il ve genel merkez nazarındaki itibar yükselişi, anca kendi içindeki pozisyonların şekillenmesine etki edecek durumda. Bunun Silivri'deki siyasi tabloda bir değişikliğe neden olduğunu henüz görmedik. Kaldı ki yeni bir ilçe başkanı arayışı, uygun ismin seçilmesi ile asıl hassas süreçte partiyi seçim ve iktidara taşımak gibi oldukça zorlu bir aşama var ufukta.
CHP, kendi içinde taşları yeniden dizerken, rakibi açılıştan açılışa, yatırımdan, program ve projeye koşuyor. Dünkü mecliste tıpkı 4,5 yılın neredeyse tamamında olduğu üzere Silivri'nin hiçbir sorunu muhalefet tarafından dile getirilmediği gibi, geçmiş iktidarlarından kalan sıradaki sorunların çözümü için çabalayan, şikayet etmeden, suçlama yöneltmeden çözüm üreten (olması gereken en iyi halinde) bir iktidar vardı kürsüde.
Muhalefet kanadında sahada tekrar iktidara gelmek için yapılan hesaplar, mecliste hatalarının süre gelen izleri… CHP yeniden iktidar için Genel Başkan değişikliği ya da aday belirlemeden evvel sanki bir strateji değişikliği mi yapsa…
CHP'nin İstanbul için Genel Merkez bahanesi kalmadı artık. Bu seçimi kazanmaktan başka Ekrem İmamoğlu'nun şansı da. İBB'nin kazanılması ilçeler ile mümkün olacağından ötürü yerel dinamiklerin göz ardı edilme olasılığı zayıf.
Yani uzun lafın kısası Kurultayda, ilde seçilen başkanın yanında-uzağında hesapları bu tabloda sadece birer ayrıntı olabilir.
CHP'nin başka seçim yokmuş gibi asılması gereken seçime AK Parti'nin, Cumhur İttifakının nasıl yaklaşacağını varın düşünün. Sıkı bir yarış bizi bekliyor.
Ve Silivri'nin İstanbul hesapları arasında artık dış kapının mandalı değil, kazanma stratejisinin kalbine oldukça yakın seyrini düşünün derim.