Gelişmeleri yakından takip edenler mutlaka hatırlayacaktır; Hüseyin Turan'ın Belediye Başkanlığı zamanında, dönemin CHP muhalefeti önemli bir yanlışa düşmüştü. Meclise sundukları önergeleri Hüseyin Turan, hizmetlerini tekrar tekrar anlatma fırsatına dönüştürme yolunda çok akıllıca bir stratejiyle bertaraf etmeyi başarmıştı. Turan Belediye Başkanı olarak zaten bıkmadan usanmadan anlatıyor yapılanları, muhalefet sorunca bir de mecliste tekrarlıyordu.
Dalai Lama'nın "Düşmanın iyi bir öğretmendir" sözünü mutlaka siyasetteki rekabet ve iktidar ile muhalefet ilişkisi içinde değerlendirmek gerek.
Muhalefetten beklenen sorgulamak, iktidardan ise her gün ve kararın ardından karar ile uygulamalarını açıkça ortaya koyup, arkasında durmak. İzahat vermekten kaçınmak kuşku doğurmak ve arttırmaktan başka bir şeye yaramaz. Başarabiliyorsanız bir konu veya ikiye yönelik yok sayma tavrını da alabilirsiniz. Ama susmak bazen konuşmaktan kat ve kat daha zor olabiliyor. Bunun için bu şıkkı seçerken, çok iyi düşünmek gerek. Geri döndüğünüz anda iradenizin zayıflığını ortaya koyarak başladığınız mücadelede bir sıfır mağlup olarak başlarsınız ‘oyun'a…
Konu dönüp dolaşıp kendiliğinden iktidar ile muhalefetin taktik savaşına geliyor…
Pazartesi günkü meclis tartışmasında Işıklar'ın yaklaşım yanlışlığı üzerinde yoğunlaşan yorumlarda bir şey atlandı. Yılmaz Kandemir bir konuyu soruyorsa, açıklama verildiğinde de dinlemek üzere mecliste bulunmalıydı. Önergesi okunmayacağı için meclisi terk ederken, okunması üzerine dönmeli, yapılan açıklamanın da takipçisi olmalıydı.
Kamuoyunun muhalefet beklentisi yavaş yavaş AK Parti meclis üyelerinden Yılmaz Kandemir'e kaymaya başladı. Son iki mecliste AK Parti grubundan bir önerge bile gelmezken, Kandemir'in beş önergenin altına düşmemesi dikkat çekiyor. Bu da AK Parti adına tehlikeli bir süreç. Kandemir'inki muhalefet mi, şov mu o da tartışılır… Muhalefetten ziyade şovunu iyi yaptığını söylemek mümkün!
YÜCEGÖK'TEN DEĞİRMENCİ'YE CEVAP
İBB ve Silivri Belediyesi CHP'li meclis üyesi aynı zamanda köşe yazarımız Ahmet Yücegök, dün köşemde yer verdiğim Selami Değirmenci sözleri ile ilgili açıklamada bulundu. "Değirmenci'nin sözleri maksadını aşmış. Kendisine hiç yakıştıramadım” diyen Yücegök, konuyla ilgili daha geniş bir değerlendirmeyi pazartesi günkü köşe yazısında yapacağını da ekledi.
HERŞEYİNİ ALDIM AMA…
Halet Efendi, kendisine dalkavukluk etmeyen Moralı Osman Efendiyi bir takım basit işlerle Anadolu'da dolaştırır. Ama onun bir gün kendisini görmek için geldiğini duyunca, sofaya koşarak karşılar ve gideceği zaman da merdiven başına kadar uğurlar. Olaya şahit olan İzzet Molla:
- Efendim! der. Bu adama etmediğiniz kötülük kalmadı. Şimdi bu kadar iltifat edişinizin hikmeti nedir?
Halet Efendi cevap verir: - Evet, ben bu adamın her şeyini aldım. Ama üzerinde bir "efendilik” var ki, onu bir türlü alamıyorum. Onu görünce de saygı duymak zorunda kalıyorum.