Sevginar Sali

İktidar kaybetmeden, rakipler kazanamaz!

Bizim meslekte de ustalar her alanda olduğu gibi hızla tükeniyor. Çağımız emeğe, niteliğe düşman adeta! Sizin bilebileceğiniz, benim meslek büyüğüm olarak kabul görüp, saygı duyduğum isimlerden biri Erhan Kızılyar… İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olmakla kalmayıp, bölgede yerel basında yoğun bir mesaisi geçti.
Bölge değerlendirmesi yaparken Silivri'nin belediye başkan aday adaylarını da kaleme almış dünkü yazısında… Özcan Işıklar, Metin Karakaş, Hüseyin Turan, Selami Değirmenci ve Tahir Sert'in arasına bir de Ümit Kalko ismi yer alıyor…
Son isim dışında her biri Silivri siyasetine biraz zorlasanız Kalko'nun yaşı kadar zamanda emek vermiştir. Kalko'nun Silivri'ye gelişi 2006; sürekli değil, siyaset için hiç değil… Pek tabi Silivri'ye gelen Kalko ile bugün sadece AK Parti'ye üyeliği dolayısıyla bile aday adaylığı yüksek perdeden etki yaratan kişinin durumu, konumu aynı değil. Hızlı bir yükseliş… Karşılığı hususunda akıllarda doğabilen soruları kolaylıkla bertaraf etme kabiliyeti de çabası.
Hani ailelere önerilerde bulunulur ya ‘çocuğunuzla fazla zaman değil, nitelikli zaman geçirin' diye… ‘Ben nerede hata yaptım'ı düşünmek isterse, özeleştiri, iç muhasebeye niyet edenler olursa mevzuya buradan giriş yapabilirler…
İktidarların kaderinde destekçi kadar eleştiri ve tepki toplamak da var… Devrilmeleri durumunda yerlerine gelenin ‘kazanmasından' ziyade ‘kaybetmeleri' belirleyici olur. Mevcut iktidarın kredisi bitmeden, rakibinin yansıttığı potansiyel ne kadar güçlü ve iyi olursa olsun değişim zordur. Ama seçmen ‘değişime' karar verdiyse ‘yağmurdan kaçarken doluya tutulmayı' bile gözü görmez!
Kalko'nun AK Parti'ye üyeliği ‘aday adaylığı' boyutunun ötesinde, ‘adaylık' ve ‘seçimi kazanıp kazanamayacağı' değerlendirmeleri çerçevesinde ele alınıyor… ‘Adaylığı'na şans tanıyanların çokluğuna da şaşırmadım değil… İçimin burkulduğu kimi hususlar da var… Ama bunlar Kalko'nun suçu değil, Silivri siyasetinin eksikliği… “Silivri'yi geliştirmek, dönüştürmek istiyorum” diye karşımıza çıkan, siyasete atılan bu adama “Niye daha önce gelmedin?”, “Niye bizden önce gelmedin?” ya da “Niye burada doğmadın?” diyerek mi itiraz edeceğiz? ‘Silivri'yi bilmiyorsun?' diyebiliriz ama ‘bilmemek değil, öğrenmemek ayıp'ı da aklımızın arkasında yazılı durur… Kimin neyi ne kadar sürede öğrendiği, bildikleri kadar, bilmediklerini kabul mevzularıyla tartışmayı uzatırız ama bence bu kadarı kafi…
Özcan Işıklar'ın ‘kaybetmediği' bir seçimi AK Parti'nin adayı ne kadar güçlü olursa olsun kazanması söz konusu değil. Işıklar'ın kaybettiği seçimi AK Parti'nin adayı kim olursa olsun kazanır…
Seçim stratejileri çok önemli kuşkusuz. Işıklar'ın 10 yıllık iktidar kayıplarını seçim kampanyası ile telafi etmesi uzak ihtimal. İktidar gücü ve üstünlüğünü görev süresince yitirmediyse, rakip ya da muhaliflerin seçimlerde yapacaklarıyla ‘kan kaybeder' ama ‘hayatta kalır'…
Siyasetin cilvesine bakın hem 10 yıldır iktidarsınız hem de seçimlerde en büyük yük yine sizin omuzlarınızda… Işıklar'ın sırtında yaptıkları ve yamadıkları, sıfır km adayın kolunda sadece vaatleri! Kimin daha kolay mesafe alacağı, rahat hareket edeceğini tahmin etmek hiç zor değil…
MHP'yi bu hesaba katmadığım için yine sitem işiteceğim : ) Sadece onlar değil İYİ'ler, Demokratlar, Saadet Partisi, HDP ve cezaevi oyları önümüzdeki süreçte her biri her zamankinden daha önemli ve etkili olarak kulislerde yerini alacaktır.
Afşın Düğencioğlu'nun dünkü yazıma yaptığı ilave ile noktayı kayabiliriz bugünlük: “Stratejik hatalar taktik başarılarla düzeltilemez.”

YORUM YAP