Dün gazetemizin imtiyaz sahibi Sevginar Sali'nin köşesini okurken bir kısım çok dikkatimi çekti. Altını çizmek adına sizlerle da paylaşayım dedim.
“Hükümet, İBB ya da ilçe belediyesine ait herhangi bir hizmetin ilçe başkanlıkları ve siyasiler tarafından sahiplenilmesi asıl absürt olan. Takibi yapılmış olabilir ihtiyaç halkın, kaynak halktan, siyasetçinin görevi zaten yerine getirilen, bu konuları fazlaca tartışma malzemesi yapmak işin suyunu çıkarmaktan başka bir şey değil.”
Bu sözlerin altına tam anlamıyla imzamı atarım. Maalesef ilçemizdeki siyasi atmosferde ilçe başkanlarının görev ve yetkilerine dair çok yanlış algılar var. İlçe başkanının görevleri nelerdir? İlçelerinde partilerini ve genel başkanlarını temsil etme, partilerine kayıtlı olan üyeleri organize etme, parti ile bağlarını kuvvetlendirme, ilçe örgütünü yönetme, örgüt toplantılarını düzenleme, örgütlenme çalışmalarında bulunma, ilçede seçim çalışmalarını ve kongre süreçlerini yürütme.
Peki, neler bir ilçe başkanının görevleri değildir?
- Eğer hükümet veya belediye sizin partinizdense, hükümetin/belediyenin ilçenize yaptığı tüm yatırımları sahiplenme, yatırımları “koordine ediyorum, teftiş ediyorum” cümleleri arkasına sığınarak zerre anlamadığınız, uzmanlık alanınızın çok dışında kalan, normalde size Çince gibi gelmesi gereken plan ve projelerin başında poz verme, şov yapma.
- Belediye başkanı sizin partinizdense belediyenin tüm açılışlarında kurdele kesme.
- İlçe başkanlığının sosyal medya sayfalarında ilçe başkanlığının çalışmalarından çok belediyenin çalışmalarına yer verme.
- Hükümetin/belediyenizin ilçenizde yapacağı her türlü çalışmada birinci dereceden yetkiliymişçesine havalara girme, böyle bir algı yaratmaya çalışma.
- Belediyenizde işe girecek kişilere karar verme.
Bu maddeler incelendiğinde sağdan da soldan da ilçe başkanlığı yapan pek çok ismin, ilçe başkanlığı algılarına ciddi problemler olduğu çıkarımına varabilmemiz gayet mümkün.
Maalesef ilçe başkanlığını bu şekilde yürütmekte ısrarcı olan siyasilerin bende yarattıkları algı, ilçe başkanlığını her zaman birer basamak olarak gördükleri, asıl hedeflerinin belediyelerin, devletin yağlı kapılarından birine çöreklenmek olduğu yönünde. Bu da partilerinin ilçelerinde örgütsel açıdan başarılı olmalarını engelliyor. Zira partilerinden çok hükümetle/belediyeleriyle ilgileniyorlar. Ama kendini kurtarıp rahata ermek varken partinin örgütsel başarısını kim ne yapsın değil mi?
il ve ilçe başkan ve yardımcılarının yanı sıra yönetim kurulundaki yedek üyeler hatta ve hatta parti içinde aktif çalışan bireylerinde GÖREVLERİ NELER DEĞİL'dir diye açık ve net yorumlarda da bulunurmusunuz? örneğin kamuda çalışanlarına partilinin biri kendini daha üstün ve denetliyici görmesi, hesap sorması yada aba altından sopa göstererek kendi menfaatlerine göre çalıştırmaya zorlaması uygun bir örnekmidir.tabiki bu ne etiktir nede ahlaki ama bu partililer kendilerini kamu çalışanlarını denetleyebileceğini sanması hatanın başlangıcı gibi gelmekte. nedersiniz?