Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı vesilesi ile bölgemizdeki medya mensupları ile bir araya geldi…
Çok çalışıp, halkın içinde çokça bulunup medya mensupları karşısında gardı hep yüksektir. Siyasetçiler genelde yaptıklarını anlatmayı sever, bizim başkan eylem insanı duruşundan taviz vermiyor. İcraatta olduğu kadar ağzı laf da yapıyor ama tercihi sorsanız ikincisi olmaz. Gel gör ki basın mensupları ile buluşma kaçınılmaz ve zorunlu her belediye başkanı, siyasetçide olduğu gibi.
Halkla ve medya ile ilişkilerinde popülizmden uzak Yılmaz… Sarf ettiği her cümleyi itinayla aklında tarttığı duygusunu veriyor. Kontrollü sözlerinde de duygularında da… Renk vermemek için özel bir çaba içinde. Ne kadar hissettirmemeye çalışsa da eleştiriden hoşlanmıyor her insan gibi, bunu da pek gizleyemiyor.
Medya yorumları adresli “Herkesin canı sağ olsun”, tüm yazılanlardan gerektiği noktalarda faydalandığı ifadesi, ekip çalışması vurgusu, kızarak değil genel çerçevede olup bitenleri analiz yeteneği ile biz Yılmaz'ı tanırken o da yerel siyaset ile Silivri'nin şifrelerini çözüyor demek yanlış olmaz.
Volkan Yılmaz zor bir dönemin, başarılı belediye başkanı en azından 3,5 yıllık performansı hele bir de sahip olunan şartlar düşünülünce olağanüstü… Yaptıkları da azımsanamayacak şeyler. Azmi, gayreti, iyi niyeti göz ardı edilemez. Silivri'ye gelişi ile pek çok alanda çıtayı yükseltti. Bununla da yetinmedi her geçen gün daha yukarıya taşımak için yılmadan mücadelesini sürdürdü. En çok zorlandığı alan da tahmin ediyorum karşısındakiler değil, yanındakileri temposuna ve anlayışına uydurmak hususunda olabilir.
Bazı siyasetçilerin hedefi seçim kazanmaktır, Yılmaz'da esas olay ondan sonra başladı… Kazanınca rahatlayanlardan değil, daha çok hırslanan ve çalışanlardan çünkü. Ender rastlanan, kaybolmaya yüz tutan siyasetçi ve devlet adamı tipi.
***
Kemal Tahir'in Kurt Kanunu kitabını okumakta geç kalmış biri olarak şiddetle tavsiyemin yanına toplum olarak değer yargılarımızın iyileştirilme zorunluluğunu ifade etme gereği duyuyorum.
Siyasetçileri ve gazetecileri suçlamak kolaylığı alışkanlığa dönüşürken toplumun kaybettiğimiz değerlerde etkisi ve sorumluluğu çokça göz ardı ediliyor. Hayatımızda iyi şeylerin mimarlarına hakkını teslim etmek kadar şikayet ettiğimiz hususlarda ortak sorumluluk ve düzeltme çabasını da geliştirmeliyiz.