SİAD’ın cuma akşamı verdiği iftarın konuk konuşmacısı ISO Başkanı Tanıl Küçük’tü. Kadir Baran hoş geldiniz derken gururluydu. Nasıl olmasın ki? İlk beş yüz içinde iki, ikinci beş yüzde dört üyesi yer alan bir kuruluşun başkanlığını yapmak övgüyü ve övünmeyi hak ediyor. Sonraki yıllarda bu sayının çoğalacağının, onları bulacağının heyecanını bu günden yaşıyor Kadir Başkan.
SİAD böyle mutlu bir güne ve önemli bir konuğa ev sahipliği yaparken yalnız bırakıldı. Kaymakam yoktu, Ak Parti yoktu, CHP yoktu. Belediye Başkanı varmış, bir başka yere yetişmek için ayrılmış. Konuşma yapmadan, katılanlara selam vermeden. Başkan, eksikliğini nöbetçi bıraktığı belli sayıdaki meclis üyesi ile gizlemeye çalıştı. Belli ki herkesin SİAD’dan daha önemli, katılmak zorunda olduğu etkinlik vardı.
Siyasette kaş yapayım derken göz çıkarıldığı durumlar oluyor maalesef. Zaman geliyor il başkanı validen daha öncelik alabiliyor. Gün geliyor partili üyenin, başarılı sanayiciden daha çok önemsenmesi gerekebiliyor. Hele bazı durumlarda muhtarlar hepsini solluyor, ilk sıraya yerleşebiliyorlar. İl başkanı, partili üye, muhtar başkanlarına güveniyor, başkanda bu güveni hissediyorsa daha faydalı gördüğü adımları atabilmeli. Böyle olmadığı içindir ki, son zamanlarda gariplikleri sıkça yaşar olduk.
ISO Başkanı yaptığı konuşmayla 2009 yılını ve 2010’un ilk yarısını değerlendirdi. Yaptıkları konuşmaların ve rakamlara temkinli yaklaşıyor olmalarının bazı çevrelerce yanlış anlaşıldığının sitemini dile getirdi. İftar yemeği üstüne fazla konuşmanın sıkıcı olacağını düşünmüş olmalı ki kısa ve tadında kesti. Benim aklım sigarada, salondakilerin hayırda olduğu için soru cevap kısmı da çok kısa sürdü. Anlayacağınız çok daha anlamlı ve iz bırakması gereken iftar, diğer kampanyalara kurban edildi.
Çay servisinde bile zorluk yaşayan bir tesis, SİAD üyesi olmanın rahatlığıyla hareket etti diye düşünüyorum. Kendi dalında haklı bir üne kavuşmayı bu kadar hoyratça yok etmemeli. İlk bine girebilecek işletmenin Silivri’ye çok faydası olur.
Başarılı üyeleriyle, üyelerini başarıya teşvik etmesiyle bu günlere gelen SİAD’ı desteklemeli ve sahip çıkmalıyız. SİAD yöneticileri de tırnaklarıyla kazıyarak geldikleri yerin kıymetini bilmeli, bazı basit davranışlara yem etmemeli. Yerleşmeye başlayan “Işıklar’ın arka bahçesi” tedirginliği derhal fark edilmeli. Tedbir alınmazsa ortaya çıkacak durumun SİAD üyelerine ve Belediye Başkanına hiçbir faydası olmayacak.
DİĞER KONULAR
Evet-Hayır yarışında iyi ve kötü gelişmeler at başı gidiyor. Ramazan ayına rastlamış olması bu yarışı dengede tutuyor gibi. Aksi halde kötü gelişmeler fark atmış olurdu. Farkında mısınız bilmem ama ben Türkiye’ye şeriat gelmediğine ve gelmeyeceğine inandım. İlk defa bir ramazan ayını olması gerektiği gibi dayaksız, kavgasız, gürültüsüz geçiriyoruz. Hiç kimse birbirine “Niçin tutuyorsun?” veya “Niçin tutmuyorsun?” sorusunu sormuyor. Tutanın, tutmayanın haklarına saygılı olduğu bir ramazan ayını yaşayabilmek çok güzel. İnşallah bu güzelliği referanduma borçlu değilizdir de bundan sonraki her ramazan bu şekilde devam eder.
Kötü gelişmelere fazla girmek istemiyorum. 13 Eylül günü bir yarımızın, diğer yarımızı hain olarak gördüğü bir gelişmeyi kabullenemem. Evren’le aynı doğrultuda oy kullananları darbe yanlısı yakıştırmasından kaçınırken; hain olarak görülmek zoruma gider, kanıma dokunur. Sükûnetimi acizlik olarak görmeyin lütfen. Neticenin garanti olmasının rahatlığı olarak kabul edin. Hain olmadığımızı ispatlayacak güzel günlerin ayak seslerini duyuyorum. Sizin postal sesi hassasiyetinizi cahilliğinize veriyorum.
On beş gün kala seçmen bilgi kâğıtları elimize ulaşmış değil. Seçim günü sandıklardan alacağız herhalde. Son seçimlerde muhtar adaylarının kapı kapı dolaşarak dağıttıkları bilgi kâğıtlarını, muhtarların dağıtma mecburiyetleri yok. Yok da onu da yapmazsan yüzünü unutacağız be muhtarım. Benden söylemesi… Şimdilik aşağıdaki gibi kalın diyeceğim. Bir sonraki seçimdeki sözü muhtarlar belirleyecek!
İnternetsiz kalın, muhtarsız kalmayın.