
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri programı kapsamında sivil toplum kuruluşlarıyla buluştu. Silivri Belediyesi Yaşar Kemal Sergi Salonu'nda düzenlenen toplantıda demokrasi, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve STK'ların toplumsal dayanışmadaki rolü öne çıktı. Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu ve Anadolu İl Dernekleri Federasyonu Başkanı İrfan Yıldırım da konuşmalarında, derneklerin birlik ve beraberliği pekiştiren önemine dikkat çekti. İmamoğlu, STK'ların demokrasinin teminatı olduğunu vurgulayarak, "Yerelde güçlü yönetim, güçlü Türkiye demektir" dedi.
Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri ziyaretinin ikinci ayağında sivil toplum kuruluşu (STK) üyeleriyle bir araya geldi. Silivri Belediyesi Yaşar Kemal Sergi Salonu'nda düzenlenen buluşmada, sırasıyla; Anadolu İl Dernekleri Federasyonu Başkanı İrfan Yıldırım, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. Demokrasinin, fikir beyan etme ve eleştirme kavramlarını bünyesinde barındırdığını belirten İmamoğlu, “Demokrasiyi ne kadar güçlendirir, ne kadar güzelleştirirsek, toplumdaki huzuru ve mutluluğu da o kadar güçlü hale getiririz. O bakımdan işte bu bir araya gelişleri ne kadar nitelikli ve kaliteli, sürdürülebilir, amasız, fakatsız, benden, senden, ‘Ben onu sevmiyorum.' Niye? ‘Beni eleştiriyor' vesaire falan demeden… Fikir hürriyeti, konuşma özgürlüğünün kısıtlanmadığı bir ortamın varlığı, aslında hepimizi güçlendiren bir mekanizma. İşte o demokrasi” dedi.
“STK'LARIN KAPILARINA KİLİT VURULMAYA ÇALIŞILAN BİR DÖNEMİ YAŞIYORUZ”
STK'ların bu kapsamdaki önemine dikkat çeken İmamoğlu, “Son dönemde Türkiye'de sivil toplum kuruluşlarının çürütülmeye, içi boşaltılmaya, engellenmeye, hatta kapılarına kilit vurulmaya çalışılan bir dönemi yaşıyoruz. STK'ların güçlendirilmesi yerine, kapısına kilit vurmak. Ya da ‘Açık olsun ama bana bağlı olsun. Ben ne diyorsam onu yapsın!' Hâlbuki STK'lar, dünyanın güçlü demokrasi ve yönetim sistemi olan ülkelerin en dinamik, en ana omurgası halindedir. Bakın siyasi partiler demiyorum, sivil toplum kuruluşları… Çünkü sivil toplum kuruluşları, uyarıcı mekanizmalardır, önerici mekanizmalardır. Yöneticiyi, seçilen, seçilmiş insanları kendine getirir. Onların o pür dikkat hali, sizi takip eden, denetleyen, öneride bulunan o vücut bulmuş hali, demokrasinin teminatı olduğu kadar hizmet kalitesinin, siyaset kalitesinin, hatta siyasi siyasetçi kalitesinin de teminatıdır” diye konuştu. Bu anlamda STK'ların Silivri'nin, İstanbul'un ve Türkiye'nin inşasında çok önemli olduğunun altını çizen İmamoğlu, “İşte tam da bu misyonla Sivil Toplum Kuruluşlarıyla İlişkiler Müdürlüğü'nü kurduk ve geliştirdik. Yani bu ilk kez kuruldu ve geliştiriliyor” bilgisini paylaştı.
“O ZAMAN NİYE YEREL YÖNETİM VAR?”
Dünyanın birçok noktasında yerel yönetimlerin güçlendirildiğini kaydeden İmamoğlu, Türkiye'de ise uzun yıllardır tersi bir sürecin yaşandığını aktardı. İktidarın, “Olabildiğince yetkileri yerelden alalım, merkeze verelim” anlayışında olduğuna vurgu yapan İmamoğlu, “Yani aslında insanı merkez alan, ‘ademi merkeziyet' dediğimiz, insanı odak alan bir düzenden ve sistemden; tamamen her şeyi merkeze taşıyan, her şeyi Ankara'dan yapmaya… Olmaz böyle. O zaman niye yerel yönetim var? Tam aksine Silivri'yi güçlendireceksin, İstanbul'u güçlendireceksin. Ankara'dan da işler doğru yapılıyor mu; gece-gündüz denetleyeceğiz. Yapılmıyorsa hesabını soracaksın. Ama yetkiyi yerelde tutacaksın. Yereldeki yönetimin güçlü olması, yani vücuttaki kılcal damarların çalışıyor, ellerin, kolların, ayakların, gözün, insanın uzuvlarının her birinin sağlıklı olması anlamına gelir. Bitkisel hayat yaşa, kalple beyin çalışsın; hiçbir anlamı yok. Bu bağlamda biz, her uzvuyla, vücudun her hücresiyle güçlü bir Türkiye istiyoruz. Yereldeki demokrasinin işte güçlenmesi meselesi tam da böyle bir şey” ifadelerini kullandı.
“KONUŞANIN KAFASINA VURMA, KONUŞANA BİR GÜN SORARIZ SORUŞTURMA AÇMA ÇABASI İÇİNDE OLAN BİR DÖNEM YAŞIYORUZ”
“Sivil toplumun sesini kısan bir dönemden geçiyoruz” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi: “Bırakın kısmayı, konuşanın kafasına vurma, konuşana bir gün sorarız soruşturma açma çabası içinde olan bir dönem yaşıyoruz. İki; merkeze yetkileri topla, kimsenin yetkisi kalmasın, her şeye ben karar vereyim! Çuvallarsınız. Siz çuvallasanız umurumda değil. Bir kişi çuvallasa bana ne? Ama milleti perişan ediyorsunuz. Ama ekonomide ama tarımda ama yaşamda ama eğitimde ama liyakatte ama istihdamda ama meslek edinmede; her hususta. Bunu da sivil toplumlarla, işte yerelin güçlendiği yerde daha hızlı aşarız. Fakirimize daha hızlı koşarız. Hep birlikte hizmeti daha hızlı çözer hale getiririz. Derdimiz; İstanbul'da ortak aklı büyüterek, iş birliğini arttırarak çözüm üretme meselesi. Baskı altında olan sivil toplum kuruluşlarının, merkezine insanı koymayan, hep şeyi merkeze toplayan bir yönetim anlayışının tam tersine, biz, konuşan sivil toplum kuruluşlarını istiyoruz. Yereli güçlendiren bir mekanizma istiyoruz ve birlikte daha güzel bir yaşam inşa etmek istiyoruz.
“BUGÜN ALDAN, YARIN ALDAT… BÖYLE DAVRANIRSAN HER ORTAMDA VE HER KOŞULDA KAYBEDEN OLURSUN”
Hepimizin geldiği yöreler vardır. Hepimizin farklı etnik kökenleri, hatta inançları da vardır. Olmalıdır da. Çünkü bu söylediğimiz şeyler, insanımızın kendi özeli, gurur duyacağı sahası. Bizim Kürt vatandaşımız da var, Boşnak vatandaşımız da var, Çerkez vatandaşımız da var. Ama biz, birlikte çok yüce bir milletiz. 86 milyon insanıyla, aynı bayrak altında gücünü bir araya getirmiş, çok güçlü bir milletiz. Bunu unutmayacağız. Bu gücümüzü birbirimizden alacağız. Ve bu gücümüzü, ulusal barışımıza ve uluslararası barışa dönük bir merkez olmaya namzet bir ortam olarak organize edeceğiz. O bayrağın altında güçlü olduğumuzu unutmayacağız. Ne bayrağımıza ihanet edeceğiz ne de bu vatanın tek bir metrekaresinin bölünmesine müsaade etmeyeceğiz. Bu olduğu zaman, bizim bileğimizi kim bükebilir? Hiç kimse. Ama bir gün oraya, bir gün buraya, bugün aldan, yarın aldat… Böyle davranırsan her ortamda ve her koşulda kaybeden olursun. Bizim milletimiz de bu güzel coğrafyada kaybetmeyi hak etmiyor. Kolay kurulmadı. Çanakkale'de ne İstiklal mücadelesinde hayatını kaybeden büyüklerimizin, dedelerimizin, ninelerimizin o kanları, o şehit kanlar altında boğuluruz. Onun hakkını vermek zorundayız. Bunun da tek yolu var; bir ve beraber olmak.
“EFENDİM TÜSİAD, EKONOMİDE CUMHURBAŞKANI'NI ELEŞTİRMİŞ”
Efendim TÜSİAD, ekonomide Cumhurbaşkanı'nı eleştirmiş. Yahu işi o; eleştirecek zaten. Bazen önerecek. Geçmişte övdüğü toplantılar da oldu. Övecek. Övebilir. Yanlış bulduğunda da eleştirecek. Vay eleştirdin; soruşturma. Niye? Senin evinle ilgili bir şey mi söyledi? Ailenle ilgili, eşinle ilgili, çocuğunla ilgili bir şey mi söyledi? Git dava aç, o ayrı. Ülkeyle ilgili bir şey diyor. Diyor ki; şunu yanlış yapıyorsun. Adaleti eksik yapıyorsun, yanlış yapıyorsun, yanlış uyguluyorsun. Böyle akşamdan sabah insanları tutup da hapse at; yanlış. Ekonomiyle ilgili yanlış politikalar üretiyorsun. E yanlış. Ben de diyorum; ekonomi yanlış. İnsanlara, efendime söyleyeyim ‘Faiz sebep, enflasyon, sonuç' diye diye, kur korumalı mevduatı önümüze koydun. Yani 100 milyar dolara yakın milletin parası -sadece 50 milyar dolar civarı kur korumalı mevduattan geliyor- bu yanlış politikalardan uçtu gitti. Ne kadar zamanda? 5-6 yılda, 7 yılda. Kim verecek bunun hesabını? Tabii ki sen vereceksin. E bunu TÜSİAD diyecek. Başka bir STK da diyecek. Diyenin; ağzını kapatacaksın. Diyenin; hemen soruşturma yapacaksın. Olur mu böyle saçma şey?
“KOLTUKTA OTURAN KİŞİ, KENDİNİ PARANIN, PULUN, KURUMLARIN SAHİBİ ZANNEDİYOR”
Şöyle bir anlayış gelişti: Sanki o koltukta oturan kişi, kendini sahibi zannediyor. Paranın, pulun, kurumların sahibi. Yani millete parmak sallanır mı? Ben milleti temsil ediyorum. Bora Başkan ne dedi? ‘Enerjimi sizden alıyorum' dedi. Çünkü sizin işinizi iyi yapmak için seçtiniz onu. Yahu buraya zorla mı getirdiniz bizi. Biz dedik ki, ‘Ben İstanbul'a iyi hizmet etmeye talibim.' Siz de beğendiniz ve görev verdiniz. Aynı şekilde Bora Başkan. Ve biz size hizmet ediyoruz. İstemediğiniz zaman da gitmek zorundasınız. Siz seçilirken, ‘Seçildin, hayırlı olsun' demedik mi? Dedik. E biz seçildik, ‘Haydi görevden alın!' Ne oldu? 13 fark 806 bin oldu. Sonra 1 milyon oldu. Şimdi sayamayacağın kadar olacak. Onun için ‘İnsanların, vatandaşın iradesine ben baskı kurarım, set koyarım' falan filan; geç. Devlet baki, bu ülke baki; insan fani. Bunu unutma. İnsan fani. Yani bu ‘saltanat maltanat işleri Sultan Süleyman'a kalmadı' diye güzel bir söz vardır. Fani olduğunu unutma. Ama devlet baki. Bu canım bayrak, insanlık var oldukça dalgalanacak gökyüzünde. Meselenin gözü bu kadar basit. Verdiğimiz mücadele bu. Başka bir mücadelemiz yok.
“TÜRKİYE'NİN GÜÇLÜ BİR HUKUK VE DEMOKRASİ DEVLETİ OLMASINA UKRAYNA'NIN, SURİYE'NİN, FİLİSTİN'İN, AVRUPA'NIN İHTİYACI VAR”
Ülkemizin güçlü olması lazım. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin güçlü bir hukuk devleti, güçlü bir demokrasiye sahip olmasına, sanmayın ki sadece bizim ihtiyacımız var. Çevremizdeki her ülkenin ihtiyacı var. Ukrayna'nın ihtiyacı var, Suriye'nin ihtiyacı var. Filistin'in, Filistin'in bize var ya, yana yana ihtiyacı var. Lübnan'ın ihtiyacı var, Irak'ın var, İran'ın var. Her ülkenin. Avrupa'nın bile. Bilemediğiniz kadar var. Ama bu şekilde davranırsan, sadece içinde yaşayan insanlara zarar vermekle kalmazsın, uluslararası itibarını da yerle bir eder, birçok masaya artık davet edilmez hale gelir. Halbuki biz, gerçek gücümüzde ve kuvvetimizde olsak bugün, ki olmalıyız, bırakın masaya davet edilmeyi, biz masa kurarız masa. Masaya davet edilen değil, masa kuran devletiz biz. Böyle olmalıyız biz. Bu bakımdan meselenin gerçekten özünde siz varsınız sevgili hemşerilerim. Zannetmeyin tek başına bir kişi sorumlu. Hep beraber sorumluyuz.
“SORUMLULUK NEREDE?”
Sorumluluk nerede? Hep beraber ayağa kalkmakta. Birlikte ayağa kalkacağız. Silivri'de ayağa kalkacağız, İstanbul'da ayağa kalkacağız, Türkiye'de ayağa kalkacağız; bu ülkenin gerçek gücünü birlikte olarak göstereceğiz. Milletimizin, demokrasinin bize bahşettiği en güçlü, kimsenin karışamayacağı yer de sandık. Sağlıklı bir biçimde sandığa gideceğiz. Ve sağlıklı bir biçimde gittiğimiz sandıkta, ülkenin geleceğini hep birlikte inşa edeceğiz. Ülkenin geleceğini hep birlikte, ikinci yüzyılın mutlu, huzurlu, refah içinde, adil, eşit, iyi eğitim, iyi tarım, iyi yaşam, kaliteli şehirler, güzel köyler şeklinde inşa edilmesinin temellerini hep beraber atacağız. Yapmak istediğimiz bu. İstanbul, bizim ortak evimiz. Burayı güzel hale getirmek istiyoruz. Ama artık Türkiye, vatanımızı güzel bir alan haline getireceğiz. Bu büyük milletin hakkıdır. Ve dayanışmanız çok önemli. Dayanışmanız baki olsun. Dayanışmanız, güzel ve güçlü olsun. Silivri'de olsun, sonra İstanbul'a yansıtsın, sonra ülkemize, milletimize. Bu dönemde yaşadığımız bütün kötü olaylar, bütün kötü vakalar hepimize ders olsun.”
BALCIOĞLU: DERNEKLER SAYESİNDE DAYANIŞMA RUHUMUZU HEP CANLI TUTUYORUZ
Programda yaptığı konuşmada hemşeri ve yöre derneklerinin toplumda önemli bir yere sahip olduğunu ifade eden Başkan Balcıoğlu, “Hepimiz doğduğumuz yerleri seviyoruz, oranın havasını, suyunu, toprağını özlüyoruz ama aynı zamanda yaşadığımız yere de aidiyet duyuyoruz. İşte bu aidiyeti büyüten, bizi birbirimize kenetleyen en önemli unsurlardan biri de derneklerimizdir. Bu dernekler sayesinde birbirimize bağlı kalıyor, dayanışma ruhumuzu hep canlı tutuyoruz” dedi.
Göreve geldiği günden bu yana sivil toplum kuruluşlarına kapılarını her zaman açık tuttuğunu dile getiren Başkan Balcıoğlu, sivil toplum kuruluşlarını yol arkadaşı olarak gördüğünü söyledi.Ortak akıl ve dayanışmanın önemine dikkat çeken Başkan Balcıoğlu, sivil toplum kuruluşlarının fikirleriyle ve desteğiyle Silivri'yi daha ileri taşıyacaklarını ifade etti.
YÖRE DERNEKLERİ FESTİVALİ MÜJDESİ
Gelecek yıllarda “Yöre Dernekleri Festivali” düzenlemeyi planladıklarını müjdeleyen Başkan Balcıoğlu şöyle konuştu:“Silivri'de bir araştırma yaptırdık. İnsanlara ‘Nerelisiniz?' diye sorduğumuzda, ankete katılanların yüzde 80'i ‘Silivriliyim' diyor. Yani Tokatlısı da Karslısı da Trabzonlusu da Sivaslısı da ‘Ben Silivriliyim' diyor. Çünkü biz artık burada ortak bir hayat kurduk, ortak bir geleceğe yürüyoruz.Bunu bir adım daha ileriye taşıyarak,Önümüzdeki yıllarda “Yöre Dernekleri Festivali” düzenlemeyi planlıyoruz.
Bu festivalde tüm derneklerimiz kültürel zenginliklerini sergileyebilecek, yöresel lezzetlerden halk oyunlarına, el sanatlarından müziğe kadar her yönüyle kendi kültürünü tanıtacak. Aynı zamanda, farklı kültürleri tanıyacak, birbirimizle daha da kaynaşacağız. Çünkü inanıyorum ki kültürümüzü yaşatmanın en güzel yolu, onu paylaşmaktır.”
Başkan Balcıoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun öncülüğünde,İstanbul'un dört bir yanında olduğu gibi, Silivri'de de halkın yönetime doğrudan katıldığı, ortak aklın ve dayanışmanın esas alındığı bir belediyecilik anlayışının yaşatıldığını vurguladı.
YILDIRIM: ANADOLU İNSANI; SAMİMİYETİ İLE HER ZAMAN ÖRNEK OLMUŞTUR
Silivri Anadolu İl Dernekleri Federasyon Başkanı İrfan Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun dernekleri yalnızca birer gönüllü oluşum olarak değil, toplumsal dayanışmanın ve yerel yönetimlerin önemli bir paydaşı olarak gören yaklaşımının kendilerine güç kattığını belirtti. Yıldırım, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na sunduğu destekler ve sağladığı katkılar için teşekkür etti.
Anadolu'nun kadim bir coğrafya olduğunu ifade eden Yıldırım “Anadolu insanı; samimiyeti, çalışkanlığı, dayanışma ruhu ve misafirperverliğiyle her zaman örnek olmuştur. İşte bizler de bugün burada, bu ruhun bir yansıması olarak bir aradayız” şeklinde konuştu.
Yıldırım, derneklerin sosyal sorumluluk üstlenen, yardımlaşmayı ve dayanışmayı yaşatan birer toplumsal güç olduğunu belirtti. Sürdürülen temel faaliyetleri dile getiren Yıldırım, “Öğrencilerimize burs desteği, yaz şenlikleri ile kültürümüzü yaşatma çabası, sporun ve kardeşliğin gelişmesi için futbol turnuvaları, iftarlar ve dayanışma yemekleri, ramazan ayında ihtiyaç sahiplerine kumanya ve alışveriş kartları ulaştırma çalışmaları...” dedi.
BALCIOĞLU'NA TEŞEKÜR
Yıldırım, Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu'nun her zaman desteğini hissettiğini belirterek teşekkür etti. Başkan Balcıoğlu'nun cenazelerde, taziyelerde, masa, sandalye, çadır, ikram aracı, yemek desteği, araç yardımları ve eğitimde öğrencilere sağladığı katkılarla her zaman yanlarında olduğunu belirten Yıldırım, “Sayın Başkanımız, hemşeri derneklerini sadece birer sivil toplum kuruluşu olarak değil, aynı zamanda Silivri'nin karar alma sürecinin birer ortağı olarak görmekte, bizlerin fikirlerine değer vermekte, taleplerimizi dikkate alarak çözüm üretmektedir” şeklinde konuştu.
Yıldırım, hemşeri derneklerinin ortak bir çatı altında toplanabileceği bir dernekler yerleşkesi ve ihtiyaç sahibi hemşeriler için sosyal düğün salonu projelerinin büyük önem taşıdığını belirtti. Başkan Balcıoğlu'nun projede gerekli adımları attığını belirten Yıldırım, şöyle konuştu:“Bu projenin İstanbul Büyükşehir Belediyemizin desteğiyle daha güçlü ve kapsamlı bir şekilde hayata geçirilmesi, bizleri çok mutlu edecektir.Sizlerin, Silivri'mize kazandırdığınız diğer projelerde olduğu gibi, bu projede de Bora Başkanımızla iş birliği yaparak Silivri'de sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerinden birini daha hayata geçirmenizi temenni ediyoruz.Desteğinizle birlikte, bu anlamlı projeyi ilçemize kazandıracağınıza yürekten inanıyor, şimdiden teşekkür ediyoruz.”
Haber MERKEZİ