Muharrem İnce’nin Cuma günü gerçekleştirdiği Değirmenköy çıkarmasının ayrıntılarını haberinden okurken ne düşündüm biliyor musunuz? Hiç Tayyip Erdğan’ın yerinde olmak istemezdim… Siyasetçi olmaya hiçbir hevesim de yok da Muharrem İnce gibi rakibim olacaksa aklımın ucundan bile geçirmem… Değirmenköy sakinleri sanki gösteri izliyor. Karşı tarafın, hedeftekilerin sinirlerini gerim gerim geren konuşmalar, CHP’li ve normal seçmen açısından hem güldüren hem de düşündüren ince bir zekâ ve yeteneğin ürünü olarak kendini hissettiriyor. ‘Bu adam bu lafları nasıl yan yana getiriyor?’ diye aklımı rahat bırakmayan cevapsız sorular… ‘Kelime mühendisliği’ falan bile İnce örneğinde anlamsız kalıyor.
Doruk Bulut’a özel bir program oldu İnce’nin Değirmenköy ziyareti; bir de Silivri’de misafir edersek 7 Haziran öncesinde AK Parti için üzüntüm birkaç kat artacak!
AK PARTİ’DEN İSTİFA, MHP’YE GEÇİŞ HABERİ HAKKINDA
AK Parti’den istifa ederek, MHP’ye geçen 60 kişiye dair haberi geçtiğimiz hafta gazetemizde okudunuz; aynı anda birçok medya organında konu haber olarak verildi. Gümüşyaka’daki toplu istifaların ardından gündeme gelen bu gelişme bazı yanlış anlaşılmalara yol açtı sanıyorum. MHP’ye katılan isimlerin Gümüşyaka’da AK Parti’den istifa edenlerle bir ilgisi yok. Hatta birçoğunun Tokat kökenli olduğu bilgisi verildi. Gümüşyaka’dan istifa edenlerin parti üyeliği veya partiden ayrılma kararlarının gerçek olup olmadığına dair AK Parti kanadından net, resmi bir itiraz kamuoyuna açıklanmadı. Onlar arasında başka partiye giden de yok. Belki bir kısmı yaşanan belli başlı olaylara ve gelişmelere tepki istifalarının ardından yine de oylarını AK Parti’ye verecek bilemeyiz!
MHP’ye katılan AK Partililerin sayısı ve zamanı konusundaki tereddütleri tamamen ortadan kaldıracak donelere sahip değilim açıkçası. Bir ay önce de olabilir bu gelişme ama seçim etkisi açısından haber bugünlere bekletilmiş olabilir; etkisine yönelik var ama niteliği açısından değişen bir şey yok.
Sayı abartılmış olabilir mi? Seçim üstü, keşke tek sorunumuz bu olsa; özellikle AK Parti saflarında siyaset yapanlar açısından söylüyorum…
Hürhaber’de okuduklarından yüzde yüz emin olmak ve tereddütsüz güvenmek isteyenlere saygı duyuyorum. Bizim de tek derdimiz bu... Sadece siyasilerin beyanatlarını doğru kabul ederek haber yapma konusundaki iyi niyetimizin kurbanı oluyoruz ara ara… Biz siyasetçilere güvenmek istiyoruz, onlar da kamuoyunu yanıltmadan hedeflerine yönelik çalışma ve söylemleri benimserse hiç bir sorunumuz olmayacak.
YANLIŞ ZAMAN, YANLIŞ KİTAP…
Seçimlerime hayranım! Siyasi olan değil genel olarak hayatımda her konuda ve kitaplar hakkında acayip seçimler yaptığımın farkına vardım!. Bundan üç yıl önce tatil kitabı olarak Mustafa Balbay ile Tuncay Özkan’ı seçmişim; önümde muhteşem bir deniz, altımda altın bir kumsal ve ben Silivri’de hapsedilen iki aydının esaret hikayelerini, demokrasi ve yargının yerle bir oluşunun notlarını tüm ayrıntılarıyla okudum.
İki yıl önce Nar Ağacı ve İncir Kuşları; ağla ağla içim kıyıldı…
Genel seçimlere bir hafta kala Cumartesi akşamı bitirdiğim kitap Yılmaz Özdil’in ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda’sı…
Muharrem İnce’den sonra üslubu karşısında kendimi tam bir niteliksiz eleman olarak hissettiğim ikinci isim kuşkusuz Yılmaz Özdil… Yazdıklarını okuyunca kendi kendime sinir oluyorum! ‘Ben niye bu kadar iyi olamıyorum’ diyerekten… ‘Özdil zaten AK Parti karşıtı’ demeyin, öyle çünkü şu an onlar iktidar… Kitabın içinde CHP’ye de MHP’ye de yeri ve haklı gerekçeleri gündeme taşıdıklarında gerekli geçirme işlemini aynı ustalıkla yapmış. Hadi abarttığı kısımları da geçin…
Yine de demokrasi, terazisi bozulmamış bir yargı sistemi, etiği/ahlakı yerle bir olmamış bir siyaset hakkımız diye düşünüyorum. İnsan hakları, iyi bir eğitim sistemi, akıl ve mantığa dayalı, sağlıklı bir öngörüyle desteklenen iç ve dış politika. Sağlık sektöründe iyileşmelere çok acil ve zorunlu ihtiyacımız var. ‘Eskiden daha kötüydü’ diyenleri duyar gibiyim… Bugün iktidar kim olursa olsun geçmiştekilerden daha iyi olmak zorunda zaten… Dünya değişti, beklentiler yükseldi… Kimi kiminle, neyi ne zamanla kıyasladığımıza bakın… Toplum yarısının istemesiyle iyileşmez yalnız! Hepimiz isteyeceğiz. Hangi partiye sempati duyduğumuzdan farksız olarak çağdaş, demokratik, adaletli bir yönetimi hepimiz benimseyeceğiz.
Ne körü körüne biat, ne de karşı çıkış… Olanları görmekten başka çaremiz yok.
‘Çalıyorlar ama çalışıyorlar’ diye bir şey kabul edilemez… Çalışsınlar diye zaten iktidar olan parti ve süreç itibariyle yetkilendirilen kişilere devlet gerekli imkarları sunuyor. Çalışacaklar ve çalmayacaklar! Çalıyorlarsa, çalışmalarının da bir anlamı yok zaten bunu anlamak lazım…
7 Haziran’a giderken kimin ne söylediğine odaklanmaktan ziyade siz ne düşünüyorsunuz ve hissediyorsunuz ona önem verin. Aradığı bütün yanıtlar kişinin kendisinde saklıymış…
HAZİRAN AYI MECLİSİ BUGÜN
Silivri Belediye Meclisi’nin 01/06/2015 Pazartesi tarihine rastlayan Haziran Ayı toplantısının I. Birleşiminin I. Oturumu, saat 17.00’de Belediye Meclis Salonu’nda gerçekleştirilecek. Meclis toplantısında görüşülecek gündem maddeleri şu şekilde:
1-Silivri Piri Mehmet Paşa Mahallesi, 1077 ada, 5 parselde kayıtlı 51 nolu bağımsız bölümdeki belediyemize ait 1/2 hissenin SGK’ya tahsisinin görüşülmesi.
2-Silivri Selimpaşa Mahallesi, 6725 parselde kayıtlı Bedesten Çarşısındaki 11 ve 16 nolu dükkânların İnternet ve Bilgi Erişim Merkezi olarak kullanılmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı Gençlik ve Spor Müdürlüğüne tahsisinin görüşülmesi.
3-Kamulaştırma bedelinin kredi ile ödenmesi konusunun görüşülmesi.
4-Silivrispor Kulübü Halk Oyunları Topluluğunun Halkoyunları Festivallerinde görevlendirilmesinin görüşülmesi.
İyi haftalar...