Pazar günü akşam saatlerinden ofisten sahile gitmek niyetiyle çıktım… İş bitiminde çalışırken ertelediğim telefon görüşmelerini de bir yandan yapayım diye çevirdim numarayı… Ben telefonla konuşuyorum arkamdan, yanımdan bir takım sesler, mırıltılar geliyor… Telefon görüşmesini bitirince etrafıma şöyle bir bakındım… Üç tane esmer çocuk, “Abla şunu al, abla bize bunu al…” sayıyorlar ve birlikte yürüyoruz…
Ama hazırlıklıyım bu defa…
Çünkü…
Bundan birkaç hafta önce yine havanın karardığı akşamın erken bir saatinde ofisten kendimi atar atmaz bir tanesi “Abla ekmek parası” deyince, saniye düşünmeden elim cüzdanıma gitti… İki adım atmama kalmadı arkadan “Abla ona verdin bize de ver” diye sayıları bir anda çoğaldı… Bir verdim; üç borçlandım…
Derdim o değil de belli ki bu çocuklar sokakları bir şekilde kendi aralarında bölüşmüş ve mesken tutmuş…
Pazar günü ilkinden ders aldığım için etrafımı saran sevimli esmer arkadaşlara; onlara yardımcı olamayacağımı kesin bir dille söyledim…
İlk karşılaşmamızdaki kadar ısrarcı olmadılar ve de ben ilkinde bonkörlüğümün beni düşürdüğü sevimsiz durumdan dersimi almıştım!
Tiyatro saatine zaman var diye sahilin yolunu tuttum… Bir kafede arkadaşlarla sohbet edip, hasret gidereceğiz… Cafenin kapısını dakika başı aralayan madde bağımlılığı pek çoğumuza aşina olan bir başka arkadaş para istiyor, ısrar ile birlikte talebine karşılık verilmeyişine tepkisi büyüyor…
Her gözümüzü kapattığımız sorun zaman içinde çoğalarak önümüze daha da büyümüş bir sıkıntı olarak çıkıyor…
Kısa bir süre önce gazete binamızdaki merdivenleri bağımlısı oldukları maddeyi kullanmak için mesken tutan gençlerin su saati yuvasını da malzemelerine zula ettiklerini fark ettik.
Geçen bir başkası anlatıyor apartman girişinde aldığı maddenin etkisiyle kendinden geçen genci kaldırmak için polis ve ambulans yardımı almışlar…
Sahilde birçok esnafın başında benzer sorunlar baş gösteriyor…
Öyle bir sorun ki bu uyuşturucu; kişi bağımlılığını çok zor kabulleniyor…
Tedavisi zorlu bir süreç, bağımlının rızası olmadan ne anne- babası ne de bir başkası onu hastaneye yatıramıyor.
Olay hastaneye yatmakla da bitmiyor zaten…
Emniyetin bir projesi vardı FİDE… Bir şey mi? Evet ama ancak mağarada, mum ışığı ile ısınma olarak düşünebilirsiniz…
Kimsenin tek başına hiçbir şey yapamayacağı bir mevzu aynı zamanda dilencilik ve bağımlılıkla mücadele…
Yasalar değişmeli, cezalar gözden geçirilmeli, denetimler sıklaştırılmalı, eğitim sistemi iyileştirilmeli, aile bağları geliştirilmeli…
FİDE'ye gelene kadar ocağımıza incir ağcı dikildi korkarım farkında olmak için geç kalıyoruz…
HADİ ŞİMDİ BIRAKALIM...
Yalnızlık korkusuyla sonlandıramadığımız ilişkileri
Bir türlü affetmeye yanaşmadığımız insanları
Soğuk yenecek intikam yemeklerini
Olacaktı ama son anda olmadıları
Takılıp kaldığımız o olayı
Düşünüp durduğumuz o lafı
Cevabı olmayan soruları
Amaları, keşkeleri, belkileri
Enerjimizi aşağıya çeken insanları
Bir türlü "hayır" diyememekten tutamadığımız sözleri
Gelecek kaygılarımızı, endişelerimizi
Her şeyi kontrol etme merakımızı
Kaçırdığımız fırsatları, yürütemediğimiz ilişkilerimizi
Herkesi memnun etme çabalarımızı
Herkese "evet" deme huyumuzu
Kendimizi hep sona bırakmamızı
Geçmişte yaşama alışkanlığımızı
HADİ ŞİMDİ BIRAKALIM.
Bakın ne güzel hafifliyoruz işte…
*Güzin Yeğin