Belediye hoparlöründen yapılan çirkin provokasyon ve özel yemek faturalarını oğlunun şirketine verdiği yönündeki iddiaları yalanlayan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, önemli açıklamalarda bulundu.
“YAZAN DA ÇİZEN DE KENDİSİ”
“Işıklar'ın içinde bulunduğu durum üzücü” şeklinde basın açıklaması yapan muhalefet lideri Rıfat Kutlu'ya şöyle cevap verdi: “Bu, herkesin normalinde yaptığını, kara deliğim olarak çalışan, bütün bunları hazmedemeyen, birini itibarsızlaştırarak kendinin itibarlı olacağını sanan zihniyetlerin ürünü. Yazan kendisi, çizen kendisi, haberi yapan kendisi, arkadan “Üzülüyorum” diye demeç veriyor.
“RAPOR BAŞINA 50 BİN TL ALIRKEN SESİN ÇIKMIYOR!”
Telsizli bir arkadaşıma desem ki, “Rüzgârgülü Rıfat” diye anons yapın. Bunu anons ettirsem, videoyu Youtube'a versem. Üstüne gazetede yayınlatsam ve arkasından, “Rıfat bey sizin böyle anılmanıza üzülüyorum” desem nasıl olur? Ben tarihçiyim. Benim mesleğim belli ama jeolojiyle de kumar oynandığını size burada söyleyeyim. Yenilenebilir enerjiye ve enerji çeşitlemesine karşı değilim. Ama biz belediye olarak ‘Hayır' görüşü veriyoruz. Beyefendi rüzgârgülü hakkında yazdığı olumlu rapor başına 50 bin TL alıyor. Sen 50 bin alacaksın, benim 1375 TL'lik köfteyi üç senedir söyleyeceksin. Böyle bir ikiyüzlülük var. Bu ikiyüzlülüğü onların yüzlerine vurmam lazım.
“FATURA KESMİŞ BİRİNE HESAP SORMAYA KALKIYOR”
Köfte faturasının araştırılmasına asla karşı değilim. Tepkim sanki ortada büyük bir suistimal varmış, büyük bir soygun yapılmış gibi gösterilmesine. Fatura da 1375 TL. “Doyamadı köfteye” lafını yapmak nasıl bir bakış açısıdır? O kardeşimiz çıkmasaydı soracaktım, emlak işi yapıyor, beş kuruş vergi faydan var mı diye. Fatura kesmiş birine hesap sormaya kalkıyor.
“ESNAFLAR BELLİ SORABİLİRSİNİZ”
Kaç tanesinde kredi kartımı verip ödediğimi biliyorum. Fen işleri gece kar çalışması yapmıştı, işi saat10.00'da bitmiş açık bir yer bulması lazımdı. 10-15 kişi toplanıyor açık olan esnaflara gidiyorlar. Esnaflar da belli, hepsine sorabilirsiniz. Ben ona rağmen, “Sakın kesmeyin ben ödeyeceğim” dedim çünkü özel bir durum var. 1375 liralık para belki 5-10 günün toplamıydı.
“HAVUZ MEDYASININ TETİKÇİSİNE YAYINLATMAKNE KADAR AHLAKİ?”
Gelip burada hepimizin huzurunda söyleyebilirdi. Ama cep telefonuyla faturayı çekip, havuz medyasının tetikçisine onu yayınlatmayı tercih etti, bu ahlaki midir? 3 senedir köfteyle yatıyorsun, köfteyle kalkıyorsun. Denetim Komisyonunun görevi bu mu?
“ALINMAYAN HİZMETİN FATURASINI BULDUM”
Ben 9 belediye teslim aldım. 500 bin liralık lokum paraları, 300 bin liralık lahmacun paraları, daha neleri gördüm. Alınmayan hizmetin faturasını ikinci günde buldum. BS formlarından çektiler göremedik sonra.
“HİÇBİR ŞEYİ SIFIRLATMADIM!”
1375 lira faturanın toplanarak buraya gelmesi için kaç imza altına alınması gerektiğini biliyor musunuz? En az 10 tane imza var. Komisyon var, oraya gönderen var, destek hizmetleri müdürü var, başkan yardımcısı var yani hepimiz toplanacağız 1375 lirayı götürmek için organize mi olacağız? Sonra da telefon açıp, “Ahmet sıfırla bu faturaları” falan mı diyeyim yani o meşhur olay gibi? Ben hiçbir şeyi sıfırlatmadım, orada duruyor hepsi. Bakıyor, görüyor, fotoğrafını çekip gazeteye yayınlatıyor.
“EDERİ ÇOK UCUZMUŞ”
Beni zan altında bırakıp sanki burada bir yolsuzluk yapılıyor gibi kendi yönetme iddiasındaki bir belediyeyi nasıl ayağa düşürdüğünü gösteriyor. Kap içerisinde ne varsa onu sızdırır. İçinde o var, o kadar düşük çünkü fiyatı da o kadar ucuzmuş o rakamı gördüğü için.
“UZATILAN ELİ ISIRAN BİR MAH-
LÜKATLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Peşinde ne getirmiş? Silivri'de bir insan ziyanlığı mahlûkat var. Daha önce kabahatimiz var mı? Evet. Birine olduğu gibi değil olması gerektiği gibi davranmak gibi bir alışkanlığım ve kültürüm var. Bir insana nasıl olunması gerekiyor? Öle davranırsanız, onun öyle olma çabasını arttırırsınız. İyi davranalım belki faydası olur. Olduğu gibi değil olması gerektiği gibi davranayım. Bizde bir el uzatalım. Ama bu uzatılan eli ısıran bir mahlûkat. Gelmiş beni teslim alacak, “Ver parayı susayım” diyor. Böle bir şey yok. Bunun adı gazetecilik değil.
“BELEDİYEYİ DEĞİL
KENDİLERİNİ AYAĞA
DÜŞÜRDÜLER”
Öbürü de diyor ki, “Üzülüyorum.” Duyuran kendisi, gazeteye gönderip bastıran kendisi, ayıklamaya çalışan da kendisi! Kuruma hiçbir helal getirecek bir anlayış içerisinde olmadığımı herkes biliyor. Silivri'yi ve Silivri'nin itibarını bu hale getirip aslında kendilerini ayağa düşürdüklerini çok iyi anlamaları lazım.
“KORKACAK BİR ŞEYİM YOK”
Benim korkacak bir şeyim yok ki, niye açıklamaktan imtina edeyim?
“NEDİR BU TİYATROYA
OLAN ALERJİN?”
Tam da açılışın yapılacağı gün (Silivri Belediyesi Tiyatrosu Önder Yılmaz Sahnesi) yapıyor bunları. Arkasından o gün basın toplantısıyla masumane bir şekilde, “Tiyatro salonu hayırlı olsun” diyor. Açılışa neden katılmıyorsun? İlçe Başkanı gelemeyebilir ama onu temsil edecek meclis üyeleri gelebilir. Sen tiyatronun açılışına gelmiyorsan eğer siyasi olarak ya içine sindiremiyorsun oraya yapılan hizmeti ya da, hani vampirler vardır sarımsaktan korkar ya, sanattan, kültürden mi korkuyorsun da gelmiyorsun nedir tiyatroya olan alerjin?
“NE ANLAMA GELDİĞİNİ
BİLSE BENDEN ÖNCE GİDERDİ”
Tiyatronun, o binaların Silivri için ne anlama geldiğini bilsen, 400 yıllık Silivri tarihini yaşatan, tek tek köylerden toplanan taşlara benden önce gelip bakardın çünkü yönettiğin ve yönetmek istediğin, iftihar ettiğin yerin ne anlama geldiğini bilmesi lazım. Sevmek zorunda değilsin ama saygı göstermek zorundasın.
“LÜTUF YAPILMADI KENDİ
YASAL PAYIMIZI ALDIK”
Tiyatro binası hakkında konuşurken yeri İller Bankasından proje karşılığı 3 Milyon TL borçlanarak kamulaştırdığımızı özellikle söylüyor. “Devlet benim, ben istersem veririm” deniyor. Lütuf yaparmışçasına. İfadeye bakar mısınız? Hiç öle değil. İller Bankasından kendi yasal payımızı aldık.
“22 YILDIR BİTİRİLMEYEN SİT PROJESİ PLANINI BİTİRDİK”
Geçen söyledim Edirne'den nüfusumuz fazla Edirne'nin ayda aldığı para neredeyse 6 Milyon bizimkisi 800 bin lira. Büyükşehiri finanse ediyoruz demektir yani biz oraya gönderiyoruz. Bunlar oradan aldığımız parayı bile lütuf olarak gösteriyor. Şimdi yine yaptığımız projelerde alacağız. İşte Fatih Mahallesi, Kaymakamlığın arkasındaki yer altı otoparkı, Silivrispor'un arkasındaki otopark, New Center'ın kaldırılması, tiyatro binamızın yanına iki binamızın daha yapılması, Fatih Mahallesinin tamamlanması, iki tane Kapalı Pazar yerinin yapılması… İki sene içerisinde oralar halkımızın hizmetine sunulacak. 22 yıldır bitirilmeyen bir sit projesi planını bitirdik. Geldiğimizden bu yana kan kustuk Fatih Mahallesi sit planını bitirmek için şimdi kale duvarı da dâhil 40 bin metrekare alanı Fatih Mahallesinin tarihi dokusuna uygun olarak yapacağız. Oraya sahilden daha fazla insan çıkacak, din ve kültür turizminin kalbi bu bölgede atacak.”
“KÜÇÜK HESAPLARIN İÇİNDE OLMAYACAĞIZ”
Işıklar, konuşmasını Nazım Hikmet'in şiiriyle sonlandırdı. “Denizin üstünde ala bulut yüzünde gümüş gemi, içinde sarı balık, dibinde mavi yosun, kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür. Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa? Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.” Küçük hesapların içerisinde olmayacağız. Silivri, insani gelişmenin merkezi haline gelecek. Büyük bir deniz olacak. Bu denizde huzur içerisinde, zenginliği, refahı ve kent rantlarını şehrin her yerine yayarak birlikte yaşamaya da çalışmaya da azim ve kararlılıkla devam edeceğiz. Atatürk, “Ben hayatımın hiçbir anında karamsarlık nedir tanımadım” diyor. Bende aynısını söylüyorum. Karamsarlığa yer yok! Ülkemin içinde bulunduğu ağır şartlara, ekonomik krizlere, bütün bu yıpratıcı baskılara rağmen balığıyla, sebzesiyle, meyvesiyle, insan sıcaklığıyla, tarlasıyla, tarımıyla, havzasıyla, camisiyle, kilisesiyle, yollarıyla, umut ve geleceğini Silivri'ye bağlayabilen insanların yarattığı bir deniz olacağız.”
Hazal BAŞARAN