Şarbon olayı üzerine ulusal medya kanallarına açıklamalarda bulunan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “Bir musibet, bin nasihatten iyidir” derken, “Bir şarbon vakası ile Türkiye ayağı kalktı. Ama asıl bizi ayağa kaldıracak olan şey; kent ve kent çevresi tarımın bir an önce hayata geçirilmesidir. Bununla ilgili düzenlemeler ivedilikle gündeme gelmeli. Yoksa şarbon vakaları gündemimizden eksik olmaz” sözleri ile yönetim şeklimizdeki sorunlara dikkat çekti.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, ilçemiz sınırları içinde Çanta'nın iki mahallesinde ilan edilen şarbon karantinasına ilişkin süreci bölgemizin özel bir yapıda yönetime ihtiyacına dikkat çekerek şöyle değerlendirdi: “İlçemizde 3500 tane şüpheli hayvanın olduğu söyleniyor. Ancak karantina altına alınan bölgede bu kadar sayıda hayvan zaten bulunmuyor. Bu bilgiye İlçe Tarım Ve Hayvancılık Müdürlüğünden de ulaşılabilir.
Söz konusu olay çok lokal bir bölgede, Çanta Mahallemizde 5 tane hayvanı bulunan besicimizin, 1 hayvanında ortaya çıktı. Hayvan burada kesilerek Bağcılar bölgesine gitmiş. Zaten dikkatinizi çekmek isterim ki hastanelere giden 22 başvurunun bulunduğu bölge Silivri değil, Bağcılar.
İlçemiz ile ilgili, karantina altına alınan bölgede “3500 vaka” denmesini çok anlamsız ve mümkün görmüyorum. Çünkü köy tüzel kimlikleri kapatılarak mahalleye dönüştürüldü ve yerleşik hayata başlandığı günden bu yana ilk defa bu denli az canlı hayvan sayımız var.
Kent ve kent çevresi tarımının çok etkin olduğu Silivri, Çatalca ve Şile gibi yerler konumları itibariyle son derece özel. Bizim iki ucu 55 kilometre olan, 900 kilometrekare yüzölçümüyle İstanbul'un 6/1'i ne sahip alanımız var. Silivri ilçe sınırları içinde 500 kilometrekarelik bölümü tarım ve hayvancılık yapılacak, planı tarımdır.
“TARIM BÖLGESİYİZ AMA TAVUK BİLE BAKAMAZ HALE GELDİ VATANDAŞLARIMIZ!”
Takdir edersiniz ki buralar büyükşehir statüsüne girince Şişli'nin Abdi İpekçi Caddesi neyse bizim köylerimizde, sokaklarımız da, yollarımız da o statüye girdi! Yani bırakın hayvancılık yapmayı kanatlı bir hayvanı, tavuğu bile bakamaz hale geldi vatandaşlarımız. İşin belediyecilik tarafı bu şekilde.
Ancak vatandaşımız İlçe Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürlüğüne giderek bir işletme belgesi alarak kendi yerini kurabiliyor. 2012 yılında büyükşehir yasasıyla birlikte ilçe sınırlarımızda bulunan bu tarz işletmeler, çiftlikler ve benzeri yerlerin tamamı ruhsatlandırılmış sayıldı. Bu da yerel belediyelerin denetim yapma şansını tamamen ortadan kaldırdı. Şimdi biz gidip, “Ruhsatın var mı?”, “İskanın var mı?”, “Burada işletme açabilir misin?” diye soramıyoruz. Çünkü muaf tutuldular, iskan ve ruhsatları var sayıldı. Hal böyle olunca da vatandaş hayvanının kulağındaki küpesini ilçe tarıma tescil ettirdiği zaman hayvanını elinde tutabiliyor ama ben gidip ona usulsüzlüğü varsa kabahatler kanununa göre denetimini yapıp gerekli işlemleri yapmam gerekiyor.
“SİLİVRİ GİBİ YERLER AYRI BİR ŞEKİLDE ELE ALINARAK YÖNETİLMELİ”
En başından beri söylüyoruz. İstanbul'da Silivri, Çatalca ve Şile ayrı bir şekilde ele alınarak yönetilmesi gerekiyor. Biz, İstanbul'daki 39 ilçenin içerisinde tek Tarım Müdürlüğü kuran belediyeyiz. 2 yıldır müdürlüğümüz var, ilçemizde bir tarım plantasyonu kurduk, tarım lisemiz var, Tarım ve Yaşam Bilimleri Üniversitesi'ni de yakın zamanda kuracağız. Şimdi hal böyleyken biz, hep birlikte, Büyükşehir'inden ilgili bakanlıklara kadar, beraber bir koordinasyon ile yaşadığımız sıkıntıları aşabilmeliyiz. Bir musibet bin nasihatten evladır derler.
“BİZİ ASIL AYAĞA KALDIRACAK OLAN ÜRETİMDİR, TARIMDIR, HAYVANCILIKTIR”
Bu vaka gösteriyor ki, İstanbul'un hemen yanı başında kent ve kent çevresi tarımı noktasında, İstanbul'un 20 milyonluk nüfusundan kat be kat fazlasını besleyebilecek, Ar-Ge'si yüksek akıllı tarım ve hayvancılık yapabilecek potansiyel var. Bakın burada 6 tane manda çiftliğimiz var, 12 bin tane manda ile Türkiye'nin manda popülasyonu en yüksek kent İstanbul ve bu Silivri ve Çatalca sayesinde. Şimdi böyle büyük bir potansiyeli olan, ülkemizin içinde bulunduğu bu darboğazdan üreterek çıkılacağı noktadan bir şarbon vakasıyla Türkiye ayağa kalkıyor. Bazı düzenlemeleri acilen yapmamız lazım. Bizi asıl ayağa kaldıracak olan üretimdir, tarımdır, hayvancılıktır. Ayağa kaldıracak olan budur, akıllı tarımdır, doğru hayvancılıktır, üretimdir. Bu denetimlerin yapılmasındaki yasal boşluğu bu vesileyle bir kez daha dile getiriyorum.
“ABARTILACAK BİR DURUM YOK, HER ŞEY KONTROL ALTINDA”
Abartılacak bir durum yok, her şey devletimizin kontrolünün altında. Bir kez daha söylemek isterim karantina ilan edilen bölgede bahsedildiği gibi “3500 hayvan” gibi bir rakam kesinlikle yok. Bundan kesinlikle emin olmalarını rica ediyorum. Nereden biliyorum? Çünkü kurban bayramı sırasında 45 noktaya kesim izni verdik. Bunun dışında münferit kesimleri de toplasanız bu rakamın karşınıza çıkmaz. Hayvan aşılaması başlandı. En fazla 500 hayvan çıkacağını ve bunların tamamının aşılanacağını bildirmek istiyorum. Yine tekrar tekrar ediyorum. Bir hayvanda şarbon vakası görüldü ve onun da kesildikten sonra Bağcılar'a götürüldüğünü biliyoruz.
“KENT VE KENT ÇEVRESİ TARIMIN BİR AN ÖNCE HAYATA GEÇİRİLMESİ”
Esas sorunu bu vesileyle gündeme getirmek gerekiyordu. Kent ve kent çevresi tarımın bir an önce hayata geçirilmesi. Bu, büyük kentlerin çevresinde yapılır. Çünkü bilgi, teknoloji, ar-ge gibi konular büyük şehirlerde elde edilir ve Anadolu'muza da buradan iletilir. Bu konuda bilgi paylaşımı, koordinasyonu ve gerekli tüm konularda bir an önce yol almalıyız. Biz tarım ilçesiyiz. Tarım plantasyonu olan, Tarım Lisesi kuran, Üniversite için yol kat eden, ki burada bahsettiğim bir ziraat fakültesi değildir, akıllı tarımı hayata geçirecek bir yerden bahsediyorum.
Bu ilçede evinde ili tane tavuk bakamaz oldu insanlar. Bu şekilde insanları illegaliteye iterseniz, var olan yasaları hızlı bir şekilde düzenlemezseniz, vatandaşları yer altına itersiniz ve böyle vakalarla karşılaşmak zorunda kalırsınız.
İstanbul'un bu tarafı farklı bir şekilde yönetilmeli, çünkü bu taraflar 4 İstanbul'u besleyebilecek bir potansiyele sahip.
Halkımıza tedirgin olmamalarını ve her şeyin kontrol altında olduğunu belirtmek isterim.”