Haziran ayı ilk meclis oturumu dün gerçekleşti. AKP’nin ona yakın önergesi okundukça Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, üzüntüsünü gizlemedi. “Nerede güzel bir şey yapsak, yapmak için çalışsak kötü tarafa çekiyorsunuz” diyerek burukluğunu ifade etti.
Birincisi muhalefetin görevi iktidarı sevindirmek değil. İkincisi sunulan önergelere üzülmek yerine sevinmeli Işıklar, çünkü anlatmayı ihmal ettiği şeyleri muhalefet, damarına basarak, sorduğunda sular seller gibi anlatıyor. Taşları gediğine oturtma becerisini belirtmek bile istemiyorum. Daha son yazımda kendisine dünya kadar ‘yağ çekmiş’ bir köşe yazarı olarak! (Ardından bu yorumlar geleceğini bildiğim için iyi bir şey yazarken hiç elim varmıyor. Ama eleştirilerde olduğumuz kadar övgülerde de cesur olma gereğini, sorumluluğunu hissediyorum açıkçası.)
Nedir muhalefetin sorguladığı ‘başka yerde çalışıyor görünüp sosyal güvenceler ve maaşlarını buradan alıp’ belediyede görev yapması veya diğer kamu kurumlarında. Işıklar geliştirdiği sistemle hem övünme imkanı buldu hem de geçmiş iktidarın canını sıkma fırsatını kaçırmadı.
‘Fevzi Çakmak, Fikret Gündoğan ve Şerif Sokak’ın yapılmasının maliyeti nedir?’ diye sordu muhalefet. Bunun da yanıtı son derece açıktı ihale sürecine işaret etti, amacın ne olduğunu meclis kürsüsünden anlatma imkanı buldu. Muhalefet yapılan düzenleme için ‘kötü’ diyebildi mi? Maliyetini, halka yansımasını sordu. Bu kadar olacak. Işıklar’a yaptığını, yapacağını, bunun halka hizmet ve maddi açısından yansımasına da açıklık getirdi.
Bakımsız kalan Selimpaşa korosu mevzusu. Belediye yapmış ya korunmasına vatandaş katkısı çok mu zor? Atatürk Anıtı çevresindeki çiçeklendirme örneğini ben bilmiyordum ama o da son derece mantıklı. Belediyenin yaptıklarına halkın sahip çıkması gerekiyor. CHP’li belediyenin değil, AKP’li de olsa MHP’li de olsa halk olarak, halk için yapılanlara en az yapan kurum kadar sahip çıkmalıyız.
Yapılan çalışmalar ile ilgili en kötü ihtimalle oluşabilecek tereddütleri gündeme taşıyarak muhalefet, iktidara kendini anlatma imkanı sundu. Niyetin her ne kadar bu olmasa da. İktidarın kendi kendine bir türlü fırsat bulup buluşturup anlatamadıklarını izah etme ortamına üzülmek yerine sevinmeli Işıklar. İlla üzüleceğim derse, konu bulmakta sıkıntı çekeceğini sanmıyorum.
Muhalefet sorgulama görevini, siyasetin cilvesini de işin içine katarak iktidarın damarına basarak gerçekleştirdi. İktidar da yaptıklarını anlatma fırsatı bularak, karşı tarafın taktiğini lehine çevirerek, önüne sürülenlerin altında kalmadı.
Kırılmaca, darılmaca yok. Bu işin bir kuralı da yok zaten. Herkes kendi işini, görevini yapıyor. Bir de Işıklar, muhalefetten takdir beklemekten vazgeçse daha az üzülecek gibime geliyor. Muhalefetin hizmetlerine alkış tutmasına gelince, CHP’yi tam olarak arkasına alması kendisi için daha mantıklı bir uğraş olacak.
SORUMSUZDAN, SORUMLUYA
ARACILIĞIMLA MESAJ
Son yazımla ilgili belirtmeden geçemeyeceğim bir tepki var. Yakın gördüğü biriyle isyanının paylaşımı olarak görsem de ikimiz arasında kalmasında fayda görmüyorum. Ömer Çetin, (Unvanına ne yazacağımı bilemedim. Nasıl olsa herkes tanır o olmadan da…) “Sorumlu olmadığım beceriksizliklerin sorumlusu olarak gösterilmekten bıktım” dedi açtı ağzını yumdu gözünü. Ne konuştuğumuzu, tüm olup bitenden sorumlu tuttuğu kişinin benim yazımdan değil bizzat Ömer Çetin’den öğrenmesini, dinlemesini istediğim için konuşmamız, daha doğrusu ifade ettiklerine dair daha fazla ayrıntıya yer vermeyeceğim. İşim, kişileri değerlendirmek değil, kurumların işleyişini, görevlerin icrasında yapılan olumlu ve olumsuzlukları irdelemek. Çok zorunda kalmadığım sürece kişisel gerekçelerden yola çıkarak, köşeme kimseyi malzeme yapmadım. Yaptıysam da en azından daha emin olarak bunu takıntı haline getirmediğimi söyleyebilirim.
Yürümeyen işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmeme gayretimi gazeteci olarak bugüne kadar muhafaza ettim. Asıl derdiniz ne bilmiyorum ama bir an önce çözmenizde sizin için de Silivri için de yarar var ve ben bundan yanayım.