İkili arasındaki durum tam unutuldu derken, zamanın her yaranın ilacı olduğu gerçeği kendini bir kez daha gösterdi. Bildiğim kadarıyla tesadüfi bir karşılaşma ve sonrasında iki medeni insandan beklenen bir sohbet. Tabi ki kimin kime ne yaptığının şaka karışık hesap sorulduğu ve cevabının verildiği bir ortam. Yaşanan şeyler çok hoş olmadı. Konuşan taraf Yıldırım, susan Işıklar oldu. Ben insanın kendi kendine yaptığını ordu gelse yapamayacağı inancından hareketle Yıldırım’ın yaşadıklarından kendini sorumlu tutmayı denemesini önerebilirim bunun için çok geç kalınmış olsa bile. Işıklar, Yıldırım’ın kendisine verdiği desteği unutmadığını tüm süreçte tek kelime etmeden sabrederek zaten kanıtladı. Ne Yıldırım’ın yaptığı iyilik ve dostluğunu ne de bunun bedeli olarak kendisine ödettirileni unutacak bir yapısı yok Işıklar’ın. Bundan sonra çok şey olur da hiç bir şey eskisi gibi olmaz. Onlar unutsa bile çevrelerinde yaşanan ve yaşatılanları hatırlatanlar hep olacak.
Aynı partide olmak veya onun başarısı adına çalışan herkes birbirini sevmek zorunda değil. Ama saygı yitirilmemesi gereken bir şey. Her şeyden önce kişi bunu kendisine borçlu.
Haberin devamı 13.03.2012 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…