“Biz; kadınız! Varız! Eşitiz! Haklarımızın bilincindeyiz. Yineliyoruz; kadın örgütlerini ve İstanbul Sözleşmesini hedef gösterenler, öldürülen tüm kadınların katilidir. Kadınların hayatını kendi siyasi çıkarlarınız için malzeme yapmanıza izin vermeyeceğiz! Kadınların ‘Ölmek istemiyorum', 'Ölmeden koruyun beni', ‘Beni öldürdükten sonra mı tutuklayacaksınız' çığlıklarının yükselmediği bir hayatı hep birlikte kuracağız!” diyerek partisinin konuyla ilgili hassasiyetini mecliste dile getiren Elif Yılmazer oldu. CHP Grubu Ağustos ayı meclis toplantısına sözleşmeye destek amacıyla yakalarında mor kurdelalarla katıldı.
CHP Grubu Ağustos Meclis oturumuna yakalarında mor kurdelelerle katıldı. Simge İstanbul Sözleşmesine destek olarak CHP'li üyeleri yakalarında yerini alırken Elif Yılmazer, kadın hassasiyetlerini okuduğu açıklama ile şöyle ifade etti: “Kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle çok yönlü mücadele amacıyla hazırlanan “Kadına Yönelik Şiddetin ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul'da imzaya açılmıştır. Bu nedenle, uluslararası alanda “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılmaktadır. Türkiye, sözleşmeyi ilk imzalayan ve onaylayan ülke olmuştur. Sözleşme, yürürlük maddesi gereğince 10 ülkenin onaylamasının ardından 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Sözleşmeyi, Mart 2019 itibariyle 33 devlet ve Avrupa Birliği onaylamıştır.
Sözleşme, uluslararası hukukta kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet konusunda
* yaptırım gücü olan,
* bağlayıcı ve
* bağımsız bir denetim mekanizması kurulmasına yer verilen ve
* şiddetin kadın erkek eşitsizliğinin bir sonucu olduğunun vurgulandığı ilk Sözleşme niteliğini taşıyor.
İstanbul Sözleşmesi; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ TARTIŞMAYA AÇANLAR KADIN CİNAYETLERİNİN SORUMLUSU OLARAK TARİHTE YERİNİ ALACAKTIR”
Kadınların hayatta kalmasını sağlayan, 2011 yılında Türkiye'nin de ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'ni tartışmaya açanlar kadın cinayetlerinin sorumlusu olarak tarihte yerini alacaktır.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN DEVLETİN İMZASINI ÇEKMESİ İÇİN UĞRAŞANLAR, KATLEDİLEN KIZ KARDEŞLERİMİZİN CİNAYETLERİNİN SORUMLUSUDUR”
İstanbul Sözleşmesi'nden devletin imzasını çekmesi için uğraşanlar, öldüreni değil, öleni suçlayanlar, katilleri yargılamadan, hak ettikleri en ağır cezaları vermeden, toplum içine bırakanlar, katledilen kız kardeşlerimizin cinayetlerinin sorumlusudur.
“SÖZLEŞMEDEN ÇEKİLMEYİ TARTIŞMAK KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ TEŞVİK EDECEKTİR”
İstanbul Sözleşmesi kadınların hukuki güvencesidir. Sözleşmeden çekilmeyi tartışmak kadına yönelik şiddeti teşvik edecektir.
“KADIN CİNAYETLERİNİ GERÇEKLEŞTİRENLER HAK ETTİKLERİ CEZALARI ALMIYORLAR”
Kadın cinayetlerini gerçekleştirenler hak ettikleri cezaları almıyorlar. Özgecan Aslan, Şule Çet, Ceren Özdemir, Gülistan Doku, Pınar Gültekin… Ve daha binlerce kadın… Hepsinin hikayesi aynı! Sırf hayır dediği için boşandığı, ayrıldığı veya hiç birlikte olmak istemediği için katledildiler. Boşanan kadınları sapkın hayatlar yaşamakla suçlayanlar, boşanmalarını ne pahasına olursa olsun engellemek için Melis'te komisyonlar kuranlar, aileleri parçalatmayacağız diye dört bir yerden açıklamalar yaptıranlar, nafakayı kaldırmak için yasa hazırlıkları yapanlar, şiddete ilişkin koruma kararları almamızı sağlayan 6284 sayılı yasayı kaldırmak isteyenler, İstanbul Sözleşmesi'nden devletin imzasını çekmesi için uğraşanlar, öldüreni değil, öleni suçlayanlar, katilleri yargılamadan, hak ettikleri en ağır cezaları vermeden, toplum içine bırakanlar, katledilen kız kardeşlerimizin cinayetlerinin sorumlusudur.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİ TARTIŞMAYA AÇMAK CUMHURİYET DEĞERLERİNİ TARTIŞMAYA AÇMAKTIR”
Cumhuriyet bir kadın devrimidir; İstanbul Sözleşmesini tartışmaya açmak cumhuriyet değerlerini tartışmaya açmaktır. Biz kadınlar haftalardır, aylardır, yıllardır "Yasalar etkili uygulanmıyor, erkek şiddetine karşı acil önlem planı yapılmalı" diyoruz; ancak tüm bu çağrılarımıza kulak tıkayanlar, kadınlar için hayati öneme sahip İstanbul sözleşmesini tartışmaya açıyor. Oysa İstanbul Sözleşmesi, hukuki güvencemizdir. İstanbul Sözleşmesini hedef alıp sözleşmeden çekileceğini tartışmak kadına yönelik şiddeti teşviktir. Susmaya, itaat etmeye, birbirimizi yalnız bırakmaya, şiddetle yaşamaya ya da canımızdan olmaya hiç niyetimiz yok!
“KADIN DÜŞMANLARI İLE YAŞAMAK İÇİN SAVAŞACAĞIZ”
Evimizdeki, iş yerimizdeki, memleketimizdeki tüm kadın düşmanları ile yaşamak için savaşacağız. Örgütlenerek, birbirimize kenetlenerek, yaşamı elinden alınmış katledilmiş kız kardeşlerimizin gülüşünü yüzümüze yerleştirerek mücadele edeceğiz.
“KADINLARIN KANI İLE YAZILMIŞ VE KAZANILMIŞ HİÇBİR HAKKIMIZDAN VAZGEÇMEYECEĞİZ!”
Kadınların kanı ile yazılmış ve kazanılmış hiçbir hakkımızdan vazgeçmeyeceğiz! Cumhuriyetle kazandığımız haklarımızı kısıtlayan zihniyete, birlikte karşı koyacağız.
Cumhuriyet bir kadın devrimidir! İstanbul sözleşmesini tartışmaya açmak cumhuriyet değerlerini tartışmaya açmaktır. Biliyoruz ki; kadın, ne zaman siyasette, yerel yönetimlerde, sendikalarda, karar mekanizmalarında yani toplumun her alanında %50 oranında temsil edilecek işte kadınlar o zaman özgürleşecek!
Biz; kadınız! Varız! Eşitiz! Haklarımızın bilincindeyiz. Yineliyoruz; kadın örgütlerini ve İstanbul Sözleşmesini hedef gösterenler, öldürülen tüm kadınların katilidir. Kadınların hayatını kendi siyasi çıkarlarınız için malzeme yapmanıza izin vermeyeceğiz! Kadınların ‘Ölmek istemiyorum', 'Ölmeden koruyun beni', ‘Beni öldürdükten sonra mı tutuklayacaksınız' çığlıklarının yükselmediği bir hayatı hep birlikte kuracağız!
Yan yana gelerek, dayanışarak, yılmayarak, mücadele ederek kazanacağız. Hiçbir kadının saçının teli zarar görmeyene kadar, tam eşitlik sağlanana kadar meydanlarda olacağız! İstanbul Sözleşmesi'ne ve 6284'e dokunma demeye İstanbul sözleşmesi yaşatır demeye devam edeceğiz! Yaşasın kadınlar! Yaşasın Kadın mücadelesi!”