Eğitmen ve Yazar Nagihan Şanlı

İstemediğime Hayır! Kendime Evet

Bir önceki yazıda ‘Sınırını çiz alanını koru' demiştik.
Şimdi de bu sınırları nasıl çizeceğimizi konuşalım biraz.
Öncelikle neden sınıra ihtiyacımız var buna değinelim.
Sınır, bize ait alanlarla diğerleri arasına çizdiğimiz ince çizgilerdir.
Derimiz bir sınırdır, içeri ile dışarıyı ayıran.
Olmazsa eğer organlarımız dağılır.
Sınırlar da böyle, belli olmazsa enerjimiz dağılır.
Kim ne kadar beslenir enerjimizden bilemeyiz bu durumda.
Sınırlarımız olmazsa isteyen istediği gibi davranma hakkını kendinde görebilir.
Peki, nasıl sınır koyacağız? Sınırlara saygı duyarak demiştik önceki yazıda.
Biraz burayı açalım.
Sana nasıl davranılmasını istiyorsan öyle davran insanlara.
Evine habersiz gelinmesini istemiyorsan, kimseye habersiz gitme.
O kişi, “Arama, gel” dese bile sen ara.
Sen ara ki o kişi de bilsin sana gelirken araması gerektiğini, “Müsait misin?” demeyi.
Bazı insanlar herkese davrandığı gibi davranmaz sana. Neden?
Bu onunla değil senin sınır koymanla alakalıdır.
İnsanlara seni eleştirmeleri için ne kadar alan tanıdığına dikkat et.
Sen kendini eleştirdiğin için dışarıdan eleştiriye maruz kalırsın.
Alanını korumadığında, insanlara seni eleştirmeleri için de kapı açmış olursun.
Onları sınırsızca eleştirdiğinde bir başkası da seni eleştirecektir.
Başkasının alanına da girme.
Hakkında konuştuğun herkesin de alanına girmiş olursun, bu da kul hakkıdır.
Bir başkasına da seni konuşma hakkı vermiş olursun.
Sana nasıl davranılması gerektiğini sen öğreteceksin insanlara.
Karşımdaki kişinin bana ne mesafede durmasını gerektiğini benim duruşum belirler. Tokalaşmak mı sarılmak mı gerektiğini beden hareketimden enerjimden hisseder.
Ben istemezsem eğer sarılmamalı.
Peki, hayır demekte zorlanıyor musun?
İstemediğin şeyleri sırf başkaları istiyor diye, yapmak zorunda hissediyor musun?
Hayatınızda hayır diyemediğin alanları bir gözden geçir.
Çünkü hayır diyememek sınır ihlalidir. O istiyor diye değil, sen istediğin için yapmalısın. Aksi halde kendi kul hakkına girmiş olursun.
Hayır demekten neden korktuğunu düşün.
Kendinle yüzleş.
Onları kaybetmekten mi korkuyorsun?
Seni sevmezler diye mi hayır diyemiyorsun?
Burayı kabul etmekte ne kadar zorlansak da,
İnsanlar bizi sevsin, kabul etsin diye onlara evet diyoruz.
Ve insanlara her evet dediğimizde, aslında kendimize hayır demiş oluyoruz.
Hayatındaki insanların her ihtiyacını onlar istemeden yaptığın sürece, bu senin vazifen olmuş olur. Yapmadığında ise suçlu olursun.
Bu da sınır koyamamak olur. Başkasının küçücük yaptığı kocaman olur, senin kocaman yaptığın ise küçücük olur. Bu da senin kendi yaptığın işe değer vermemenden kaynakladır.
Sen yaptığın işi, değerli bulmadığında karşındaki de yaptığın işe değer vermez.
Burada ki asıl görülmesi gereken, aslında kişinin değersizlik algısıdır.
Kişi kendisini değersiz hissettiği için, yaptığı her şeyde değersiz görülür.
Değer algımız, ya da tanımımız bir başkasının görüşüne göre oluşmamalı.
Kendi değerimizi kendimiz belirlemeliyiz. Ve değerli hissetmeliyiz.
Bu da başkalarının bize nasıl davranması gerektiğine etki edecektir.
Bir sonraki köşeye kadar;
Kendine EVET demeye var mısın? : )

YORUM YAP