Geçen hafta ki yazımızda “krizlerden olumsuz etkilenen piyasalar ve gayrimenkul” üzerine bir yazı kaleme almıştık. Devam edelim.
Kaotik ortamlar ve krizler genel anlamda sermaye ve para piyasalarını etkiler ve ticaret başka bir anlayış ve mecraya doğru yol alır.
Bu tür kaotik ortamlarda faizler yükseldiği için ticaret zorlaşır, üretici malını satamaz.. satsa da istediği fiyatı bulamaz. İşin vahim tarafı fiyatlar da artar. Diğer taraftan da mal stoklama ve karaborsacılık hortlar...!
Para tahsilatı vadeli ise bu sefer çek, senet ödenir mi, bilinmez. Evrak hükmünü yitirir.
Bir de bu ortamda kamuoyunda tartışılan “af yasası” ile ‘nasıl olsa bir şey olmaz, afla yırtarız' düşüncesi hakim olmaya başlar ki, bu düşünce toplum nazarında itibar bulmamalıdır..!
Ticaretin belirli kuralları hatta teamülleri vardır. Piyasalar genel anlamda güven ve istikrar arar. Adalet de hukukla sağlanır, devlet olmanın da şartı budur.
***
Tabi ki her dönem kendi şartları içinde değerlendirilir. İstikrarsız geçen yıllara dikkat edilirse koalisyon dönemlerinde yaşanan sıkıntılar ve krizler tamamen siyasiydi ve piyasalar da hemen tepki verdi. Tabi ilk genel seçimde -2002 yılında yapılan genel seçimler- siyaset kurumunu temsil eden partiler, Millet tarafından tasfiye edildi.
Yönetim ve istikrarı sağlayan siyaset kurumudur ve erkidir. Başaramayan ise gider.
Fatura da Millet tarafından sandıkta kesilir.
Parlamenter sistem ile başkanlık sistemi mukayese edildiğinde irade, erk ve kriz yönetimi farklıdır. Parlamenter sistemde hükümet istifa eder, başkanlık sisteminde ise istifa falan yoktur ve görev süresi bitene kadar da yola devam eder.
İşin kısa özeti şudur; döviz ne kadar artarsa artsın yönetim yerinde kalır.
Fakat işin tuhaf tarafı eski anlayışların halâ devam ediyor olması ve halâ bu ülke de ‘teslimiyet' sahibi fikirler ve düşünceler veya ‘bu milletten adam olmaz' anlayışının tarihe gömüldüğü anlaşılmaz bir kompleksle devam ediyor..!
***
Dikkat edilirse ekonomiye dair veriler ve sayısallar incelendiğinde ortada ciddi bir mali disiplin vardır ancak para ve sermaye piyasa aktörleri bir taraftan devamlı öngörü ve tahminlerde bulunur fakat neredeyse birkaç istisna dışında pek tutmaz..!
Piyasalar genel politikaların etki alanındadır ama operasyonlar istinaidir..!
Bundan dem vuranda bir elin parmaklarını geçmez.
***
Bu tür dönemlerde uygulanan operasyonlar ve algı yönetimleri/atraksiyonlarla terbiye edilmek istenen ülkelerde ekonomik durum ve parametreler tabiatıyla emlak sektörünü de olumsuz etkileyecektir.
Devam... İç ve dış siyasetteki başarı ve güven ortamı, toplumda yaşayan insanların kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacak ve harcama yapmalarını kolaylaştıracaktır.
Fakat bir taraftan ‘af yasası', diğer taraftan piyasalara salgılanmak istenen ‘domino etkisi' gibi algı yönetimleri ile toplumsal direnç kırılmak istenmektedir..!
Eğer ülkede ekonomik olarak problemler yaşanıyor ve kaos ortamı oluşmuşsa, ev almak ve yatırım yapmak için yeterli imkânı olan insanlar dahi elindeki nakit parayı çıkarmaktan çekinecekler ve bu da emlak piyasasını ciddi şekilde etkileyecektir.
Aynı zamanda gayrimenkulü üretenlerin istediği fiyatları alamaması durumunda yeni yatırımlar yapmak konusundaki iştahları kaçacak ve piyasa inanılmaz bir daralma içine girecektir.
Ekonomik gelişmeler gayrimenkul sektörünün geleceği açısından da büyük önem arz etmektedir.
Gayrimenkul sektörünün gelişiminde ekonomik iyileşme Türk Lirası'nın değerindeki istikrar ile enflasyonun gelişmiş ülke oranlarında olması sektördeki gelişmeyi hızlandıracaktır.
Dikkat edilirse tüm krizlerden olumsuz etkilenen borsa ve gayrimenkul fiyatlarında düşüşe sebep olur.. döviz, altın, petrol ve türevleri ise hızla artar.
Geçen hafta içinde döviz fiyatlarında yaşanan gelişmeler ve düşüşün 6 nedeni üzerine basında çıkan bir alıntı dan devam edelim;
• Küresel gelişmelerin yanında ABD ve AB ile ikili ilişkilere yönelik artan iyimserlik,
• Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz artışı ve likidite adımlarıyla sonrası TL'de kısa pozisyonun maliyetinin yükselmesi,
• Yatırımcı endişelerinin önemli bölümünün geride kalması,
• Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ABD ve dün başlayan Almanya ziyaretleriyle birlikte ikili ilişkilerdeki olumlu beklentiler,
• Döviz borçlanmalarının çevrilmesinde yoğun bir süreç olan Eylül ve Ekim aylarının yarısının geride kalması,
• Katar Çin ve AB başta olmak üzere önümüzdeki dönemde doğrudan yatırımların artabileceği beklentisidir.
Yukarıda gerekçeler yazılı filmi başa alalım; Kurban bayramına Dünya borsaları ve piyasaları açıktır. Biz ülke olarak 9 günlük tatildeyken 6 lira olan dolar, bayram sonrasında gene yükselişe geçti. Türkler tatilde, piyasa beklemede..!
İniyor, çıkıyor bu meret.. sonra geçen hafta ki düşüşten sonra dolar bir anda 6.20 seviyelerine yükseldi.. bunun niçin yükseldiği konusunda ekonomistler bile neden olduğunu bilmiyor..!
Bu işin siyasetle, ekonomik verilerle veya istikrarla olmadığı ortada.. bu iş büyük bir operasyon..!
Büyük resmi hep beraber görelim; Takvim gazetesi, 5.10.2018 tarihli nüshasında sayın Ergün DİLER'İN yazısından bir bölümle devam edelim;
“Venezuela (Yüzde 97), Arjantin (Yüzde 43), İran (yüzde 60), Rusya (Yüzde 32) ve Türkiye'de (Yüzde 55) oranında dolar değer kazandı.
Saldıranlar ikinci hamle için plan yapmakta!
Bu operasyonda merkezde yer alan şirket Vanguard Group olacak!
2.3 trilyon dolarlık varlıkları yöneten Vanguard Group, Lockheed Martin'in yüzde 16'sına sahip, yani Pentagon'un ortağı gibi!
Ancak ortaklığı sadece Lockheed Martin ile sınırlı değil, başta Coca Cola olmak üzere, Microsoft, Oracle, Ford, Apple, General Electrics, McDonald's, P&G, IBM'de yüzde 6 ile yüzde 20 arasında değişen hisseleri var.
ABD, Avrupa ve Asya'da 200'ü operasyonel olmak üzere 16 bin çalışanı olan Vanguard Group'un hedefinde de Venezuela, Arjantin, İran, Rusya ve Türkiye bulunmakta.. Amaç operasyon sonrası, Avrupa ve Asya'da çok ciddi değişiklik meydana getirmek. Vanguard Group, birçok ülkeye ekonomik kriz ihraç ettikten sonra, o ülkelerdeki şirketleri gerçek fiyatının 5'te 1 fiyatına kendisinin belirlediği işadamına verir.
Krediyi de oldukça uygun oranda gönderir.
Vanguard Group, operasyon için kaynağı belli olmayan parayı kullanacak. Şu anda resmi finans sistemine dahil olması için bekletilen yaklaşık 632 milyar dolar, bu operasyonla yasallaşacak.
Vanguard Group, Dünya'nın en büyük şirketleriyle ortaklığı sürerken dünyanın en önemli 3 kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Standard and Poor's ve Fitch'in de karar verenidir.
Vanguard Group operasyona bu 3 kredi derecelendirme kuruluşunun not indirmesiyle başlar.
Yazılı olmayan kural budur! Venezuela, Arjantin, İran, Rusya ve Türkiye'nin arka arkaya notlarının düşürülmesi, Vanguard Group'un operasyon için hazırlığa başladığını da gösteriyor. Kulaktan kulağa yayılan fısıltılara bakılacak olursa Aralık ayı gibi ikinci saldırı hesabı yapmaktalar... Artık hiç kolay değil gelmeleri ama adamların planı bu!.”
İşin özeti budur; büyük resim ortadadır ve bu operasyon kim veya kimler tarafından çekiliyor, görün..!
İyi haftalar...