İYİ Parti Silivri İlçe Başkanı Refik Bek ve yönetim kurulu üyeleri İl Başkanlıklarının Çağlayan Adliyesinde düzenlediği “Murat Ağırel yalnız değildir” basın açıklamasına katılım sağladı.
Tutuklu gazeteciler İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde ikinci kez hakim karşısına çıkarken İYİ Parti de destek için oradaydı. Silivri İlçe Başkan ve yöneticilerinin de hazır bulunduğu süreçte İYİ Parti İl Başkanı Buğra Kavuncu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“ÖZGÜRLÜKLER KONUSUNDA, EN HASSAS OLUNMASI GEREKEN KONU ÖZGÜR BASIN”
“Değerli vatandaşlar, Basınımızın henüz tutuklanmayan kıymetli mensupları… “Özgür basın iyi ya da kötü olabilir; ama özgürlük olmayınca basın ancak ve ancak kötü olacaktır.” Bu sözler, dünyaca ünlü Fransız yazar Albert Camus'a (Albert Kamu) ait. Belki de insanlık açısından yüz yıllardır tartışılan özgürlükler konusunda, en hassas olunması gereken konu özgür basın…
“ “UCUBE” OLARAK NİTELENDİRDİĞİMİZ BU SİSTEMDE NE MEDYA KURULUŞLARINA NE DE ÖZGÜR BASINA YER VAR”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak adlandırılan fakat bizim “ucube” olarak nitelendirdiğimiz bu sistemde ne medya kuruluşlarına ne de özgür basına yer var.
Cesarete ve yenilikçiliğe karşı olan iktidar, Türkiye'de modernleşme sürecinin en önemli dinamiklerinden olan basını ve bir bütün olarak basın kültürünü, geçmişini hedef alıyor.
“ BASIN, BUGÜN TÜRKİYE'DE KORKUNÇ BİR BASKI ALTINDA”
Yasama, yürütme ve yargının ardından dördüncü kuvvet olarak değerlendirilen “basın”, bugün Türkiye'de korkunç bir baskı altında.
Bu baskının etkisini, bugün tutuklu bulunan Murat Kardeşimizin ve diğer basın emekçilerinin davasında görüyoruz.
Öyle bir ülke ki; yerel basından ülkenin en tepesindeki isme kadar herkesin bildiği, herkesin zikrettiği bir olayı gündeme getiren basın emekçileri, her türlü hukuki zorlamayla hapsediliyor ve yargı karşısına çıkarılıyor.
Peki, burada hapsedilen ve yargılanan gerçekten Murat mı, yoksa Murat'ın fikirleri ve korkusuzluğu mu?
“MURAT AĞIREL, BİR HUKUK GARABETİYLE HAPSEDİLDİ”
Her gün, kendisine ayrılan köşede; yetimin hakkını, devletin malını gasp edenleri çarşaf çarşaf ifşa eden Murat Ağırel, bir hukuk garabetiyle hapsedildi ve COVID-19 şartları altında, cezaevinde çektiği sıkıntılarla, fiziki olarak bir başına kaldı.
Fakat biz, her zaman Murat'ın yanındaydık ve yanında olmaya da devam edeceğiz.
Bundan aylar önce gerçekleştirilen ilk davada, “Covid-19 şartlarında taktığımız maskeler, gerçekleri örtemeyecek, çığlığımıza engel olamayacaktır. Ne sosyal mesafeler ne de hapishane duvarları Murat kardeşimizle aramıza giremeyecektir” demiştim.
Yine buradan sesleniyorum; Murat'la aramıza ne mesafeler ne de duvarlar girdi.
FETÖ kumpaslarında zindana atılan Murat, cezaevinden çıktığında daha haklı, daha güçlü bir ses olarak yeniden kalemini eline aldı.
Şimdi, yeniden cezaevinden çıkacak ve kalemini daha gür bir şekilde kullanacak.
Murat, milletin malına, ekmeğine el uzatanları; yetimin hakkını yiyenleri yeniden ifşa edecek.
Yenilikçi ve cesur insanların, İbrahim Şinasi'nin, Namık Kemal'in açtığı ve zulme karşı milletin, haklının sesi olan basın geleneğini sürdürecek, ne sürgün ne de cezaevleri onu yıldıracak.
“HAKSIZ YERE HAPSEDİLEN BÜTÜN GAZETECİLERİN HER ZAMAN YANINDAYIZ”
Başta Murat Kardeşimiz olmak üzere, haksız yere hapsedilen bütün gazetecilerin her zaman yanındayız.
Murat, bize bir çağrı yaptı: “Susmayın, korkmayın, alışmayın”
Biz de ona sesleniyoruz: Susmuyoruz, korkmuyoruz, alışmayacağız!”