Perşembe akşamı Silivri Belediyesi'nin organizasyonu ve ilçemizdeki sağlık kuruşlarının desteği ile 220 sünnet çocuğu için bir program düzenlendi. Sünnet çocukları ve yakınlarının dışında şöleni seyretmeye gelenler de vardı kalabalığın içinde. Seneye düzenlenecek olanda yer almayı düşünenler de bu yıldan göz atmaya geldiler muhtemelen.
Tıpkı iftar programları gibi bir tablo çıktı ortaya bana sorarsanız. Yalnız ihtiyaç sahipleri değil bu şehrin ortak hafızasında kendini görebilen, yer edinenler vardı organizasyonun içerisinde. Gündemimizdeki ekonomik şartların zorluğu bireysel yerine toplu ve belediyenin ilçemizdeki sağlık kuruluşlarının desteği ile sünnete aileleri yöneltmiş olabilir tabi. Bunun etkisini asla göz ardı etmiyorum. Zorlukların bir araya gelme ve dayanışmayı arttırma özelliğine dikkat çekiyorum. Hayatta hiçbir şeyin saf iyi ya da kötü olmadığı, her kötü şeyin mutlaka içinde iyi şeyler barındırdığını, bunları görmeye de odaklanmakta yarar var diyorum.
Günümüzde yaşama dahil olan yeni enstrümanların (sosyal medya gibi…) yol açtığı kendimiz için yaşamak yerine başkalarına bir şey göstermek çabasının bizi ne kadar yorduğunu ve hatta yıprattığını fark edip tedbir almamız gerekiyor.
Bir evlilikte düğünün şatafatının değil birliktelikteki aşk, sevgi ve sevginin mutluluğun kaynağı olduğunu geç kalmadan idrak etmemiz gerekiyor. “Bunu biliyoruz” diyenler çok şanslı, “Uygulayamıyoruz” diye düşünenler için bile umut var, “Hiç de öyle değil” diyenler mahkum oldukları mutsuzluktan bile habersiz.
Var olan şeyin gösterilmeye ihtiyacı yoktur. Onu herkes görür zaten. Olmayan şeyi varmış gibi gösterme çabasının yararı da anlamı da yok. Niteliği olmayan şeyin, niceliği zaten olamaz.
Toplu sünnet programına dönecek olursak…
Ailelerin kafasında gündelik konuların getirdiği kim bilir ne hesaplar ve düşünceler vardı kuşkusuz ama gözleri minnet ve mutlulukla, işlemeli pelerinini kuşanıp, yaldızlı asasını eline alan, başında yaldızlı şapkasını takıp, etraflarında gamsız ve sevinçle koşturan çocuklarının üzerindeydi. Ve ta derinden onlar kadar çok olmasa da içtenlikle yönettiği şehirde bu çocuklara güzel bir gelecek bırakabilme kaygısını Başkan Volkan Yılmaz'ın programda yaptığı halka seslenişte ifadelerini toparlama güçlüğünün içinde hissettim. Onlara ne söyleyeceğini değil onlar için ne yapabileceğinin yoğunluğu altında, yönettiği kentin çocuklarını kendi evlatları gibi gören, kadınlarının beklenti ve mutlu yaşamını önceleyen, gençlerini ihmal etmeyen, babalarının gururunu hesaba katan hassasiyet ilaç gibi bu kentin yaralarını hızlıca iyileştiriyor.
Sevginar SALİ