Silivri SİAD’a başkan olduğu günden bu yana kaçınılmaz olarak birbirimizin yaptıklarını daha iyi takip etmek zorunda kaldığımız kesin. Ama hep bir mesafe, kurtulamadığımız bir çekingenlik vardı… Hakan Kocabaş’tan söz ediyorum.
Sonra sonra… Derneğin başına geçmesiyle birlikte toplum ve halkla daha iç içe olma yaklaşımı doğrultusunda birbirimizi daha da iyi tanıdık; yani basın ve iş adamlarımız arasındaki mesafe kısaldı…
Medya mensuplarının asıl mesaisi siyasetçilerledir. Bizim bitmeyen kavgamız onlarladır genelde. Vatandaşın derdini dinler, egoları fazla şişen siyasetçilerin havasını almayı görev biliriz : )
İş adamları ve sanayiciler farklı bir dünyadır bizim için… Erişilmesi zor, hükmedilmesi imkânsız… Ama çakışıyor işte yollarımız…
Birçoğumuzun karşı karşıya kaldığında ilkinde belki iyi niyetle konuşmayı deneyeceği, ikincisinde sesini yükseltip tepkisini sert bir biçimde koyacağı, üçüncüsünde çirkin sözler ve tehdide hatta fiziksel saldırıya kadar işi uzatacağı durumda Kocabaş halen "iyilik” diyor… Bunu derken de kesin bir biçimde tavrını etrafına ördüğü yüksek duvarlarla ortaya koyuyor… Çok zordur bir saldırı karşısında insanın ilkeli durması, genelde çirkinleşiriz, çirkefleşiriz…
Kolay kişilik sahibi olunmadığının abidesi gibi dikiliyor vicdanımın önünde Kocabaş…
Ben bir süre önce bıraktım insanlarda iyilik ve doğruluk adına değiştirme imkânlarını zorlamayı. Bu dönemde daha çok içimden geldiği gibi hareket etme özgürlüğümü korumak önceliğim… Ben kötü olmayayım, yanlış yapmayayım da kimin ne hali varsa görsün diyorum… Benciliğin hat safhası olarak bu durumu görenlere kızmamaya söz veriyorum.
Hakan Kocabaş, sırça köşkünde oturup bir şekilde kurtardığı hayatının tadını çıkartabilirken neden bir delilik sayılabilecek şekilde üstlendiği sivil toplum görevine bir de iyiliğin, doğruluğun kazanması için mücadeleyi ekliyor anlamıyorum… Ama takdir ediyorum, şapka çıkartıyorum. İyi olmakla ilgili umudunu yitirenler, kötülüğün geçerli akçe olması için elinden geleni yapmaya devam edecek…
Siyah olmasa beyazın ne anlamı kalır ki?! Bütün renkler görmeyi bilene çok güzel anlamlar aktarır aslında.
Kocabaş’ın değerlendirmesine katılıyorum… Silivri’nin acı veren yönleri bir yana önemli konumlardaki değerli insanların varlığı bizim için gerçekten büyük bir şans. Allah bir yandan alıyor, diğer taraftan veriyor demek ki… Dengemiz iyi çok şükür!
Şuna çok mutlu oldum… Uzun zamandır ümidimi yitirmişim aslında… Kötülükle kazandığınız hiçbir şey kalıcı ve uzun süreli değil. Aslında kazandığınız bir şey yok. İyilikte ve doğrulukta ısrar etmeye devam edin, kazanacağınıza ve kazandıklarınıza güvenin.
Gönül almayı, kafa kırmaya tercih ettim her zaman; hiç de pişman olmadım.
Kısa süreli üzüntüleri koyun cebinize, kalbinize uçsuz bucaksız bir ferahlık ve hayata şöyle seslenin; Seni olduğun gibi kabul ediyorum : )))
Yaşadıkça daha neler göreceğiz bakalım… Dünkü havaya aldanıp bugün biraz üşüdüm ama aksilenmeyeceğim… Sabahtan bu yana gelen kaza haberlerini de dert etmeyeceğim…
İyilik ve doğruluk eninde sonunda kazanacak inanıyorum…
Yaz da eninde sonunda gelecek : )))