AK Parti’nin Cumartesi günkü organizasyonunda Belediye Meclis Üyeleri Yalçın Yönet, Yusuf Köroğlu ve Lütfü Vardar’ın bu resmini görünce Ebru Gündeş’in "Kaçak” isimli parçası düştü aklıma… Üçlünün yüzü gülüyor ama içleri kan ağlıyor gibi bir duyguya kapıldım nedense… Şarkının sözlerini hatırlayalım mı? Bakalım siz de bana hak verecek misiniz?
"Bir daha bu yolları aynı hevesle yürür müyüm?
Kim bilir ne bekliyor kalır mıyım ölür müyüm?
Ne malum dünya gözüyle bir daha görür müyüm?”
Kısmette varsa her şey olur elbet…
YAPABİLENE AŞK OLSUN!
18 Mart Şehitleri Anma ve Çanakkale Zaferinin 98. Yıldönümünü kaydetmemize rağmen AK Parti tarafından "Çanakkale Zaferi’nin 88. Yıl dönümünde Şehitlerimizi Şükran ve Rahmetle anıyoruz” yazılı afiş iki partinin siyasi çekişmesinde yerini aldı. CHP, "Müjde hepimiz 10 yıl gençleştik mi?” sorusuyla AK Partililerin hatasını gündeme taşıdı.
Hata mıdır evet… Ancak hepimiz insan olduğumuza göre bunda şaşılacak bir şey yok. Bugün AK Parti’nin başına, yarın CHP’nin, öbürsü gün bizim başımıza gelebilir. Bazen o kadar net ve iyi bildiğiniz konularda ezbere hareket ederek, hata yapabiliyorsunuz ki şaşıp da kalırsınız. Bu tarz durumlarda benim aklıma ilk gelen "Gülme komşuna gelir başına” sözü olur… Nitekim çok da geldi…
O değil de 10 sene gençleşebilsek ne kadar iyi olurdu diye hayallere daldım bir an. Silivri’yi 10 yıl gençleştirmeyi vaat edip bunu yapması mümkün olan iktidar otomatik olarak kazanır. Bütün kadınların oyunu alırlar zaten kafadan…
Bunlar basit konular, daha ciddi şeylerle uğraşmakta, hak edenleri önemsemekte yarar var. Silivri’yi 10 yıl gençleştiremeyeceğine göre kimse ve seçimlere bir yıl kalmışken!
VE AYRILMAZ İKİLİ
Hüseyin Kapısız ve Özer Manavoğlu, kaç gündür bilgisayarımda bekleyen bu fotoğrafa ne yorum yazacağım diye düşünüyorum. İkili arasındaki bağı daha tam çözemediğimden olsa gerek yorumlayacaklarım hakkında da kararsızım… Ortak noktaları çok ama yazmak ve yazmamak arasında gelip gidişlerim de az değil. Kişisel ilişkileri onları ilgilendirir de kamuya dönük bağlamda bir ‘seçim’ ve ‘AK Parti belediye başkan adayı’ bağlamına girmek kaçınılmaz. AK Parti’nin Silivri’deki geleceği konusunda duyulan kaygılar, seçim öngörüleri son derece enteresan özellikle Özer Manavoğlu’nun. Hüseyin Kapısız’a adaylık konusunda en güçlü presin de Manavoğlu ve onun gibi düşünenler tarafından uygulandığı aşikar. Siyasette genelde bir kişi adaylığa karar verin ve çevresindekilerden başlayarak daha geniş kitlelere ulaşmak suretiyle bu sürece destek toplar. Kapısız örneğinde farklı; onun dışında herkes adaylığı için uğraş içinde sanırsınız. AK Parti’nin istikbali ve seçim sürecine ilişkin beyin fırtınaları tüm hızıyla farklı noktalar ve bakış açılarında esmeyi sürdürürken, zaman kimin haklı kimin haksız olduğunu gösterecek tek unsur.
Manavoğlu deyince onun dilinden düşürmediği bir de Çörçil (Winston Churchill) benzetmesi var. Önce gerçekteki İngiliz siyasetçi Churchill’in en tanınan özelliğini hatırlayalım; 1904’te Liberal Partiye girdi. 1911’de Bahriye Nazırı oldu. Başarılı siyasi kariyeri 1916 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazının geçilebileceği, ardında rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, İngiliz halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Ancak 1917’de Cephane Bakanlığına ve Harbiye Bakanlığına getirildi…” Vesaire…
Manavoğlu, yerli Çörcil’in (düşman demeyelim) rakiplerini küçümsediğini ve bunun onun kaybetmesine yol açacağı düşüncesinde anlaşılan…
Daha tam değil ama AK Parti’deki yarış önümüzdeki günler mutlaka çok enteresan bir hal alacak. Silivri siyaseti bu zevkten liderliğe oynayan kimseyi mahrum bırakmadı bugüne kadar!