Haftalardır süren kötü gidişata dur dedikten sonra artık puan kaybına tahammülümüz kalmadı.
Onun için içerde ve dışarda bir puan, üç puan fark etmez her maçtan alınan puanlar bizi ligde kalma mücadelesinin içinde tutar ve tutmalıdır da.
Bunca yaşananların ardından da dolayısıyla Altay maçından alınan bir puan kesinlikle kötü değildir.
Birlikte oynama alışkanlığı olan, oyuna ve skora ortak etki-tepki koyabilen işin içine biraz daha fazla duygusal direnç katan oyuncular sahada olunca puan almak zor değilmiş demek ki!!!
Herkes penaltıya takılıp keşke diyecektir. Evet, keşke gol olsaydı ama bence asıl Sercan'a bakmak lazım. O da zamanla bol bol oynadıkça çok çok daha iyi olacak.
İsmail de öyle.
Aldığımız 5 puanın dördü onun golleriyle geldi.
Barış'ta, Güray'da, Fuat'ta, Yunus'ta, Oğuz'da, kaleci Sercan'da bu takım için önemli oyuncular. Onlara biraz daha hoşgörülü, toleranslı bakabilirsek bu takımın direnci daha yüksek olacaktır.
Kaybetmemek için önce direneceğiz.
Peki, kazanmak için ne yapmak lazım?
İşte zurnanın sırt dediği yer orası.
Kazanabilmek için pek çok faktör var.
Hepsinin maliyeti yüksek, önce en ucuz olanından başlamak lazım.
Bizim sahanın zemini gelen takımlar için büyük handikap.
Burada çalışıp oynadığımız halde bizim takım için bile avantaj sağlayamıyor.
Oyuncuların ve oyunun bu kadar sıradanlaşmasının nedeni de kesinlikle sentetik zemindir.
Zemini değiştiremeyeceğimize göre her maç öncesi ve devre arası zemin sulansa, ıslak zeminde topun hızı şiddeti, sekişi oyunun akışı değişecektir.
Oyuncuların performansına da yansıyacaktır bu zemin sulama durumu.
Bana göre denemekte fayda var…
Bunun maliyeti de yok.
Dipnot olsun: Geçtiğimiz hafta yazmıştım aldığımız puanlar ve bu maçlarda oynayan oyuncuların varlıkları ile ilgili. Beni yanıltmadır ya helal olsun onlara.