Biz yıllardır özel bireyleri mahkûm oldukları eviçleri ile asosyallikten kurtarmayı siyasetin sosyal sorumluluk yönü olarak bilip, buna göre vaziyet almışız. Uzun süreli salgının sebep olduğu kısıtlamalar ile ağırlaşan ekonomik şartların da etkisinde esasen kadınlarımızın önemli bir bölümünün de aynı ‘cezanın sessiz mahkumları' olduğunu fark ediyorum. Silivri Belediyesi'nin sosyal tesislerinde kendilerini ağırladığı kahvaltılar, tiyatro gösterileri ve kültür gezileri misafirliklerinde kadınlarımızın coşku ve memnuniyet tam olarak bunu anlatıyor. Mutlu bir şehrin anahtarı kadınlarının mutlu ve hatta özgür olmasından (sokaklarda, parklarda rahat dolaşabilmesinden; özgürlük kıstasımız ne kadar geniş ama bu imkan bile elimizden giderek kayboluyor) geçiyor. Bunun için baskı ve kısıtlamaların azalması, hayat sorumluluklarından molalara, kendilerini geliştirmek için imkanlara ihtiyaç var.
Mutlu kadın, mutlu çocuklar ve eşler için ön şart! İnsan hayatının ana kaynağını kadına, dünyamızın temel ekseni doğaya duyarlılığı ne kadar geliştirsek o kadar iyi ederiz.
Atatürk'ün "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" sözlerini hatırlayıp Aziz Nesin'in "Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha da büyük hale getirir" tespitine bakalım, siyasetçilerimizin görmesini umut edelim;
“* Kadına bir ev verirseniz, size bir yuva verir.
* Kadına sebze verirseniz, size yemek verir, sizi doyurur.
* Kadına bir gülücük verirseniz, size kalbini verir.
* ...Ve kadın, kendisine verileni çarpıp, çoğaltarak geri verir.”
Topluma hizmet etme sorumluluğunu üstlenenlerin her daim ve öncelikle kadınları hatırlamasında yarar olduğunu belirtip konuyu noktalayalım. Önemli olan çok çalışmak değil, etkili ve verimli çalışmayı başarabilmektir bunu da unutmayalım.
Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın siyasi ve yerel yönetim stratejisinde kadın odaklı yaklaşımın yerindelik ve yararı tüm netliği ile önümüzde, gündemimizde…
“ÇALIŞMALAR DURDU…”
Valla Türkiye şartlarına herkes vakıf olduğu, gözümüzün önünde cereyan eden şeyleri Amerika'yı yeniden keşfetmiş gibi anlatmaya lüzum hissetmiyorum. Evet, AK Parti iktidarı ile bitmeme alışkanlığı olan devlet yatırımları devri kapandı. Silivri olarak mustarip olduğumuz hayata geçirilemeyen yerel projeler devri de Volkan Yılmaz'ın Başkanlığında nihayete erdi diye bakabiliriz. Öyle ki şimdi 1 yılı kolay kolay geçmeyen yatırım tamamlama süreçlerinde 3-5 gün inşaat çalışmaları dursa haber konusu oluyor. Hem de ne haber! Sanırsın ki Silivri'ye yapılan bir yatırım sekteye uğrasa, yarım kalsa zil takıp oynayacak kimseler var aramızda. Yoksa var mı gerçekten!? Çalışma denilen şeyin tabi ki bir dinamiği var, durur, başlar, yavaşlar, engele de takılabilir. Ama ne mutlu bize ki Silivri'de her saniye taş üstüne taş koyma hususunda ciddi bir direnç gösteren yaklaşım hüküm sürmekte. Bundan üzüntü duyanlar yapılanları eksiltmek, engellemek yerine daha iyisini ortaya koyma hususuna odaklansa hepimiz için daha hayırlı bir işe vesile kılarlar şahıslarını kanımca…
O duran çalışma da yakında devam eder : )
BIRAK BÜTÜN ÖMÜRLERİ GÖLGENDE GEÇSİN!
-"Sakın kinci olma Cafer," dedi Süleyman.
-"Yani" dedi Cafer, "Bana yapılan bütün kötülükler, yapanların yanına kâr mı kalsın?"…
-"Yani," dedi Süleyman, "Bütün hayatın başkalarının senin için tayin ettiği kavgalarla mı geçsin?"
-"Kaçayım mı yani?"
-"Sana kaç diyen yok. Sen kendi yolunda yürü. Bırak onlar seni izlesinler de bütün ömürleri bununla geçsin. Gölgenden yürüyerek."