
KAGİD'in 8 Mart programında konuşan Dernek Başkanı Gülgün Narinç, kadın sorunlarını çözen toplumun diğer sıkıntılarının çözümünü de nasıl kolaylaştıracağını anlattı.
Silivri Kadın Girişimciler Derneği 8 Mart programlarına kadın sorunlarına dikkat çekerek devam ediyor.
7 Mart 2018 Çarşamba akşamı Jasmine Restaurant'ta gerçekleştirilen toplantıda Silivri Girişimci Kadınlar Derneği Gülgün Narinç Başkanlığında bir kez daha kadınların toplumsal sorunlarına ışık tutarak hak ettikleri koşullarda yaşamlarını sürdürmelerinin önemine işaret ettiler.
KATILANLAR
Genel Sekreter Gizem Özkanlı Çellikol'un sunduğu programa Dernek yönetimi ve üyelerinin yanı sıra AK Parti Kadın Kolları Başkanı Ülkenur Büke, CHP Kadın Kolları Başkanı Elif Yılmazer, MHP Kadın Kolları Başkanı Sema Arcan, İYİ Parti Yönetim Kurulu Üyesi Yeşim Selimoğlu, Kent Konseyi Kadın Meclis Başkanı Esin Yalçıntaş, Danışma Meclisi Başkanı Esma Işıklar, geçmiş dönem Silivri Kaymakamı Ahmet Mesut Demirkol'un eşi Güneş Demirkol da katılanlar arasındaydı.
NARİNÇ: KADININ YOK SAYILDIĞI BİR TOPLULUĞU, MEDENİYET STANDARTLARI ÇERÇEVESİNDE DEĞERLENDİRMEK MÜMKÜN DEĞİL
Toplantı Dernek Başkanı Gülgün Narinç'in günün anlam ve önemini ifade eden açılış konuşmasıyla başladı. Narinç, duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti: “Kadınlara özgü bir günün var olması düşüncesi ilk kez, 26-27 Ağustos 1910'da Kopenhag'da düzenlenen Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında ortaya atıldı ve kabul edildi. Birçok ülkede her yıl kutlanmaya başladı.
Ancak ilk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde ama her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı tarafından olmuştur. İki Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Kadınlar Gününü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1977 yılında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti. Dünya Kadınlar Günü'nde şu an bizim de farkındalığına katkıda bulunmak için, kadınların fırsat eşitliği için, uğradığı haksızlıkların ortadan kalkması için çalışılmaktadır.
Kadın, toplumu oluşturan en önemli halkadır. Kadının katılmadığı, kadının adının yok sayıldığı bir topluluğu, medeniyet standartları çerçevesinde değerlendirmek ve görmek mümkün değildir. Hiçbir ülkenin kadınların emeği ve katkısı olmadan sağlıklı bir şekilde gelişmesinin, kalkınmasının, demokratikleşmesinin mümkün olmadığı aşikardır.
“KADINLARIN SORUNLARINI ÇÖZMEK DİĞER TOPLUMSAL SORUNLARIN ÇÖZÜLMESİ KOLAYLAŞABİLİR”
Kadın sorunları, diğer toplumsal ve insani sorunlardan ayrı tutulamaz. Yaşanan her türlü ekonomik ve toplumsal problemler birbiriyle aynı zamanda kadınların sorunlarıyla da ilgili ve bağlantılıdır. Ancak kadınların yaşamış olduğu sosyo-kültürel sorunları çözmekle diğer sorunların çözülmesi kolaylaşabilir.
Kadınlarımız; ekonomik ve sosyal hayatta var, iş yaşamında var yani her alanda var. Ancak sorunlarıyla var, açmazlarıyla var, çözümlenememiş dertleriyle var. Kadınlarımızın taleplerinin, isteklerinin temelinde eşitlik vardır. Elbette bu anatomik ya da duygusal bir eşitlik değildir. Arzu edilen eşitlik, hayata katılma, kendini gerçekleştirme ve geliştirme; üretme ve üretimin sonuçlarından hak ettiği payı alma anlamında fırsat eşitliğidir.
Geçmişe dönüp Türkiye'ye baktığımız zaman, Anadolu kadınının, kurtuluş savaşı yıllarındaki gösterdiği üstün gayreti görüyoruz. İşgale direnişi örgütlemek üzere Anadolu'ya geçen Mustafa Kemal'in Havza'dan yaptığı “her yerde protesto mitinglerinin düzenlenmesi” çağrısını sahiplenen kadınlar, büyük mitinglerde yaptıkları kitleleri harekete geçiren konuşmalarla büyük ve yürekli bir işe imza atmışlardır.
“ATATÜRK, KADIN HAKLARI KONUSUNDA PEK ÇOK ÜLKEYE İLHAM KAYNAĞI OLDU”
Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, dünyada bir ilk gerçekleştirilmiş, bir hukuk devrimi yaşanmış, kadınlara eğitim alanında eşitlik sağlanmış, medeni hakları verilmişti. 5 Aralık 1934'te Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmış, 1935 yılında yapılan seçimlerde kadınlar 17 sandalye ile Meclis'te temsil hakkını kazanmıştı. Böylelikle Ulu Önde Mustafa Kemal Atatürk, bu konuda dünyanın pek çok gelişmiş ülkesine de ilham kaynağı olmuştur. Bütün bu sancılı mücadelelere ve kazanımlara rağmen, eğitimli de olsa; eğitimsiz de olsa, ülke gelişmiş de olsa; gelişmemiş de olsa kadınlara yönelik baskı ve şiddet gibi haksızlıklar halen devam etmektedir.
Kadın erkek arasındaki eşitsizliğin yüreğimizi dağladığı konu ise şiddet… Şiddetin ilk hedefiyse çocuklar ve kadınlar… Kadına yönelik şiddetin temelinde, tarih boyunca kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan güç ilişkisinin yattığı bilinmektedir... Bugün pek çok ülkede kadının toplum hayatındaki yeri, alışılagelmiş geleneklere ve dini kültüre göre belirleniyor, namus kavramı toplumsal kurgu dolayısıyla kadın üzerinden algılanıyor.
Türkiye'de de kadın, taraf olduğumuz uluslararası belgelere ve yasal düzenlemelere rağmen şiddetle karşı karşıya bulunuyor ve bu şiddeti en fazla kendi ailesi içinde ve yakınlarından görüyor. Yani en güvende ve kendisine korumak zorunda olmaması gereken yerde, en güvendiği kişilerden bu travmayı yaşıyor… Aile büyüklerinden veya kocalarından… Aile içi şiddet; fiziksel, psikolojik ya da cinsel şiddet olarak ortaya çıkıyor; kızlar çocuk yaşta evlenmeye zorlanıyor, namus veya töre adı altında canlarına kıyılıyor. Ülkemizde töre cinayetlerinin işlendiği, genç kız ve kadınların intihara zorlandığı biliniyor. Şiddetten en fazla payını alan kız çocukları okumak istediği için, giyim tarzı için, herhangi bir düşüncesi veya tavrı yüzünden dövülebilmekte, genç kadınlar aynı ya da benzer nedenlerle fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddete uğramaktadır. Erken yaşta evlendirilen kız çocukları; eğitim, sağlık gibi en temel haklarından mahrum bırakılmakta ve bireysel özgürlükleri kısıtlanmaktadır.
Toplumun en temel taşı ve hayati unsuru olan, sağlam temellere oturmuş aileler olduğu gibi, sosyolojik yapının kabiliyetindeki can damarını besleyen olgunun yoksunluğu da “aile” içinde baş gösteren bozukluklardır. Toplumsal ilerlemenin itici gücündeki gerileme ve çürüme, kendisini aile içinde gösterir. Aile içi şiddet, çocukların gelişme döneminde ruh sağlığını bozmakta, şiddet ortamında ve mutsuz, örselenmiş annelerin yanında yetişen çocuklar, geleceğin şiddet uygulayıcıları olmaktadır.
“SAĞLAM TEMELLER ÜZERİNE OTURTULAN TOPLUMSAL YAPI GÜÇLÜ DEVLET OLGUSUNUN EN BÜYÜK VARLIĞIDIR”
Aile içinde başlayan duygusal çatlaklar, çatışmalar, düzensizlikler ve şiddet yavaş yavaş tüm topluma yayılır. Ailenin birey ve toplum üzerindeki etkisi ve katma değeri çok önemlidir. Bu nedenle korunması mutlak bir gerçektir. İleri medeniyet seviyesine ulaşabilmek ve toplumsal refahın artırılmasını sağlamak amaçlı, gereken tedbirleri almak ve sorunlarla ilgili doğru ve kalıcı çözümleri ortaya koymak da devletin görevidir. Sağlam temeller üzerine oturtulan toplumsal yapı da güçlü Devlet olgusunun en büyük varlığıdır.
Bir insan olarak iç dünyamıza göz atacak olduğumuzda, kadınlarımızın, fiziksel olarak naif yaradılışlarının altında aslında, güçlü bir dayanıklılık, üretkenlik ve çok yönlülük barındırdıklarını görmek, hiç de zor olmayacaktır. Yaşamın temel anlamı, duygularımız ve yaşadıklarımız doğrultusunda hissettiklerimiz değil midir? Günlük hayatın zorluğu, sıkıntısı, rutinliği sırasında, bazen hayatın gerçek anlamını ıskaladığımız zamanlarda, hayatın gerçekliğinin ve zorluklara karşı göğüs gerebilme gücünün sevgi kaynaklı olduğunu bizlere sürekli hatırlatan ve dayanma gücümüzün kaynağını oluşturan, analarımız, kızlarımız yani bütün kadınlarımız değil midir?
Tüm bu kadınca duygularımla birbirimize, ailemize, çevremize, çocuklarımıza ve tüm dünyaya duyduğumuz sevgi dolu ruhumuzun hiç azalmaması dileğiyle tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.”
GEÇMİŞ DÖNEM BAŞKAN VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİNE TEŞEKKÜR
Programda geçmiş dönem Başkanı Aynur Süleymanoğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri İlknur Sönmez ile Bahar Acay'a birer teşekkür plaketi takdim edildi. Derya Demirdağ Alkan ve Yeşim Eroğlu Göçer'in teşekkür plaketleri programa mazeretleri dolayısıyla iştirak edemedikleri için daha sonra iletilecek.
YILIN EMEKÇİ KADINI SUBAŞI, GİRİŞİMCİ KADINI SÜLEYMANOĞLU
KAGİD'in geleneksel hale getirdiği Yılın Emekçi Kadın Ödülünü bu yıl Büyük Kılıçlı'da çiftlik kuran Aysun Subaşı alırken, Yılın Girişimci İş Kadını ödülüne de Aynur Süleymanoğlu layık görüldü.
İKİ YENİ ÜYE
Programda derneğin iki yeni üyesi Elif Özvarnalı ve Esra Yavuz'a da üyelik belgeleri ile rozetleri takdim edildi.
KÜLTÜR VE SOSYAL FAALİYETLERİ KOMİSYONUNDAN DUYGULANDIRAN, DÜŞÜNDÜREN GÖSTERİ
Gece dernek Kültür Sosyal Faaliyetler Komisyonu üyeleri Aysun Akçay, Yasemin İçer, Nazan Öztürk'ün Başkanları Öznur Kırkıcı'nın öncülüğünde hazırladıkları kadın sorunlarına ışık kutan teatral gösteri ile devam etti.
Komisyon üyelerinin gösterilerine Müzik Öğretmeni Başak İnanç ile öğrencilerinden oluşan orkestra da eşlik ederek renk kattı. İlhan İnanç gecenin sonunda katılımcılara müzik ziyafeti sundu.
Sevginar SALİ