CNN Türk'te yayınlanan, Sait Gürsoy tarafından sunulan “Başarıya Doğru” adlı programa konuk olan Mektebim Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kalko, “Çocuklarımızın yeteneklerini keşfederek geliştirebileceğimiz bir sistem kurgulamalayız” dedi.
Mektebim Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kalko, 25 Temmuz 2018 tarihinde, saat 16.10'da CNN Türk TV'de yayınlanan Sait Gürsoy tarafından sunulan “Başarıya Doğru” adlı programa konuk oldu. Kalko, eğitimde başarının yollarını tarif etti, eğitimci Milli Eğitim Bakanından umutlu olduğunu paylaştı.
Gürsoy'un Kalko'ya ilk sorusu özel eğitim sektörü ve yıllardır tanıdığı, Prof. Dr. Ziya Selçuk'un Milli Eğitim Bakanlığı görevine getirilmesiyle ilgiliydi.
EĞİTİMDE BAŞARININ SIRRI
Kalko, eğitimde başarıya ulaşmak isteyenlere şu tavsiyede bulundu: “Eğitimde özel sektörü yatırım yapmak isteyenler, eğitimden kazandıklarını yine eğitime yatırmaları, eğitim dışında başka bir sektörle uğraşmamaları gerekiyor. Vatanını, milletini seven, toplumun tüm kesimleriyle eşit mesafede olmaları gerekiyor. Bunları sağladıktan sonra başarı kaçınılmaz olur.”
KALKO: ZİYA HOCADAN ÇOK UMUTLUYUM
2006 Yılından bu yana eğitim sektöründe olduğunu ve birçok bakanla çalışma fırsatlarının olduğunu paylaşan Ümit Kalko, “Ziya hocadan çok umutluyum. Öğretmen kökenli bir Milli Eğitim Bakanımızın olması, bizler için çok büyük bir şans. Bize yeni bir vizyon katacak. Konuşmalarında sistemi anlatırken öğretmen odaklı, öğretmenlerin önemini anlatırken sadece öğreten değil yol gösteren olduğunu, her şeyin öğretmenle başlayacağını, tüm sistemlerin temelinde öğretmenin olduğunu, öğretmeni içine almayan hiçbir çalışmanın başarılı olamayacağını ifade etmesi çok güzel. Milli Eğitim sektörüne yatırım yapan girişimciler olarak konuya hakim bir bakanla çalışacak olmaktan çok memnun olacağız. Milli Eğitim Bakanımızın işi çok olacak. Yapacağı çok iş var. Planlamaya ve zamana çok ihtiyacı var. Kendisine destek olmalıyız.”
“SINAV BAŞARISI ODAKLI YERİNE, YAŞAM BAŞARISI ODAKLI BİR NESİL YETİŞTİRİLECEK”
Kalko, Sait Gürsoy'un “Özel okullar ne durumda? Nereye doğru gidiyor? Bu işe yatırım yapacak girişimcilere hangi tavsiyelerde bulunursunuz?” sorusu üzerine Kalko şu değerlendirmelerde bulundu: “Ziya hocamızın Milli Eğitim Bakanlığı görevine gelmesinden sonra önüne bir perspektif koyacaktır. Üç yıllık bir eğitim sisteminin değişiklik ve yol haritasını çizecektir. Kendisi daha orta vadeli bir takvim sunacağını söyledi. Yaptığı konuşmalarda anlattığı anekdotlarıda seçtiğimiz zaman Sınav Başarısı odaklı yerine, Yaşam Başarısı odaklı bir nesil yetiştirme planı olduğunu zaten biliyoruz.
“ARTIK YAŞAM BAŞARISINA GİDEN YOL BİLGİ YERİNE, BECERİDEN GEÇER”
Bunun özel okulla yansımaları çok ciddi olacak. Ne açıdan olacak? Velilerimize başından “Çocuklarınız sınavda mı, yaşamda mı başarılı olmalarını istersiniz?” diye soruyoruz. Tabi ki, yaşamda başarılı olmalarını istiyorlar. Peki, Matematik'ten 2 aldı ama Resim dersinden 5 aldı. Mutlu olur musunuz? “Hayır, canım öyle şey olur mu?” deniyor. Peki Matematikten 5, Resim 2 sizi rahatsız eder mi? “Yok, rahatsız etmez.” Ne yazık ki yıllardır Resim, Müzik, Beden dersleri az önemli olarak görüldü. Onlardan 5 almak ekstre bir durum değil. Sayın Bakanımızın da vurguladığı gibi artık yaşam başarısına giden yol bilgi yerine, beceriden geçer. Bu yüzden 10-15 sene sonra en kıymetli dersler Resim, Müzik, Beden Eğitimi olacak. Sosyal yönden gelişmemiş, kendisine yatırım yapmamış, sadece ezber yaparak sınavlara hazırlanarak ancak sınavda başarılı olur, ama yaşamda başarılı olamaz.
“OKUL GİBİ OKULLARA İHTİYACIMIZ VAR”
Akademik başarının yanında, sosyal başarı da lazımsa sizin sunacağınız özel okul, hayat imkânlarına da sahip koşulları barındıracak. “Akademik Okul” kavramı gerekli imkânları(laboratuvar, atölye, konferans salonu, havuz, spor salonu) sunamayınca biraz zorunluluktan ortaya çıkan bir kavram. “Sınava çok iyi hazırlıyorum” diyor. Peki, sadece sınava hazırlanan bir nesil vatana ve millete ne kadar faydalı olacak? Bunun cevabı net, olamaz. Tek başına sınav başarısı yetmez. Özel okullar hızla çoğalıyor. Bu büyümeyi çok sağlıklı görmüyorum. Okul gibi okullara ihtiyacımız var. İyi bir eğitim iyi bir eğitim ortamında verilir. İyi bir eğitim ortamı sunulmadan “Akademik Eğitim” kavramı hikâyeden öteye gitmez.
“ÇOCUKLARIMIZIN YETENEKLERİNİ KEŞFEDEREK, GELİŞTİREBİLECEĞİMİZ BİR SİSTEM KURGULAMALAYIZ”
Bizim okulumuzun hikâyesi Millet Mekteplerinden gelir. İlk açıldıklarında şöyle güzel bir söz vardı: “Hiçbir kuşa uçmayı, hiçbir balığa yüzmeyi öğretmeyeceksin.” Örneğin Fen Bilgisine yetenekli olan bir çocuğu, farklı bir sözelle boğarsanız o kendini o alanda yetiştiremez. Dolayısıyla Ziya hocamızın üzerinde çok büyük bir yük var. Çocuklarımızın yeteneklerini erkenden keşfetmemiz ve onları geliştirmemiz için sistemlerimizi kurgulamamız lazım. Geçenlerde Kanada'daydım. Toronto'da okul ziyaretlerinde bulunduk. Çok enteresan, bir ortaokula gittim. Bir derslikte bir araç motor bakımı bölümünü, bir başka odada matbaa vardı. Tabi, çok şaşırdım. Ortaokul çağında, 10-13 yaşlarındaki çocuğa ne eğitimleri veriliyor? Dediler ki, “Biz bu yaşlardaki çocukların yeteneklerini yeni yeni öğreniyoruz, liseden itibaren kurgumuzu ona göre yapıyoruz, tekrardan sınava gerek kalmıyor.” Açıkçası bizim bunu, hiçbir mağduriyet yaşatmadan, şimdiden kurgulamamız ve eğitim sisteminde yer vermemiz lazım. Böyle bir sistemde müfredatlar değişse bile sistemi çökertmeyecek.”
“RESİM, MÜZİK, SPORLA UĞRAŞAN NESİLLER YETİŞTİRMELİYİZ”
“Endüstri 4.0'nın eğitime adaptasyonu nedir?” sorusunu Kalko şöyle cevaplandırdı: “Toplumun gelişmişlik seviyesi zaman içerisinde değişiyor. Son yıllara bakacak olursak internetin de bulunmasıyla çıta hep yükselmiş. Yıllar önce hayalini bile kurmadığımız şeyler bugün hayatımızın içinde olmaya başladı. İnternetin gelişmesiyle yazılımlar ortaya çıkmaya başladı. İhtiyaçlarla birlikte hayat değişiyor. Meslekler değişiyor. İşte bu Endüstri'nin 4.0 devrimi. Endüstri 4.0'ın anaokulundan itibaren kodlaması, finansal okur yazarlığı v.s. yani kas gücüyle yapılan işleri 20 sene sonra artık insanlar yapmayacak, robotlar yapacak. Bizim artık girişimci, yaratıcı zekâlara ihtiyacımız var. Bunların yanı sıra sosyal bireyler yetiştirmemiz lazım. Resim, müzik, sporla uğraşan, kendine yatırım yapan, kişisel gelişime açık nesiller yetiştirilmeli. Endüstri 4.0 diyor ki bu nesiller olduğu müddetçe kimse işsiz kalmaz.”
MEKTEBİM'DE ENDÜSTRİ 4 ADAPTASYONU
“Bu devrime uyum sağlamak için sizin okullarınızda neler yapılıyor?” sorusunu Ümit Kalko, “Bizim liselerimizde Girişimcilik Derslerimiz var. Alanında başarılı olmuş, çeşitli mesleklerdeki kişileri, öğrencilerimizle buluşturuyoruz. Onlar, mesleklerinin püf noktalarını çocuklarımıza anlatıyor. Bazen yerine gidiyor onların başarı hikâyelerini dinliyoruz. Girişimcilik Derslerini ortaokuldan vermek için şu an çalışma içerisindeyiz. Endüstri 4.0 Derslerinde kritik düşünme becerilerini geliştiriyor, M+Statıon, inovasyon, e-stem, 3 D ve kodlamayı öğreniyorlar. Finansal Okuryazarlık derslerimiz var. Ekonomik konularda karar verme, kaynakları doğru kullanma ve hayat tercihlerinde bilinçli davranma becerilerini geliştirmelerine destek oluyoruz. Küresel Farkındalık Derslerimiz var. Burada da kendi coğrafyalarına ait kültürü, değerleri, sanatı, sporu tanıyarak küresel dünya ile ilişkilendirir ve farklı kültürler tanımalarını sağlıyoruz. Bize göre ilkokulda çocuk bu sanal kavramları öğrenmeli, ilkokuldan sonra bütün alanlarda yavaş yavaş kendini keşfetmeli ve yetiştirmeli.
“ÖĞRETMENİN SAHİPLENMEDİĞİ HİÇ BİR SİSTEM YAŞAYAMAZ”
Bütün bunları konuşuyoruz ama bunlar tabi ki öğretmene dayanacak. Örneğin Fatih Projesi vardı. Çok ciddi yatırım da yapıldı, ancak istenen başarıya ulaşılamadı, çünkü öğretmenler sahiplenmedi. Öğretmenlerin hizmetiçi eğitimlerine zaman ve bütçe ayrılmalı. Öğretmenin sahiplenmediği hiçbir sistem yaşayamaz. Finlandiya Eğitim Modelinden söz ediyoruz. Örneğin Japonlar çok başarılı. Markaları var. İnanılmaz bir iş disiplinleri var, bu yüzden de çok başarılılar. Her kimi örnek alırsak alalım, aynı sistemi uygarsak uygulayalım önce mutlaka yerli, milli, manevi değerlere önem veren, atalarına saygı duyan bir nesil yetiştirmemiz gerek.
“EĞİTİM FAKÜLTELERİNDEN BAŞLAMALIYIZ”
İyi öğretmenler yetiştirmek istiyorsak Eğitim Fakültelerinden başlamalıyız. Burada öğretmen adaylarımıza öğretmenlik yapan kişilerin hiçbiri öğretmen değil. Hiç biri tahta başında ders anlatmamış. Sahada çalışmamız. Eğitim Fakültelerindeki hocalarımız eğitim kökenli olmalı ve iki yılda bir sahaya inip staj yapmalılar. O havayı, teneffüs etmeleri ve sorunları yerinde görmeleri lazım. Türkiye'de öğretmen sorunu var. Öğretmenlerimiz kendilerini geliştirmeli, işine odaklanmalı. Başlarındaki yöneticilerin de çok ciddi eğitimlerden geçmeleri gerekmekte. Örneğin çok güzel bir lokanta açarsınız ama işletmeci iyi olmayınca iş yapmaz. Okullarımız da öyle. Müdürlerimiz ve öğretmenlerimizi çok iyi yetiştirelim” yanıtını verdi.
Renginar SALİ