Mektebim Okulları Kurucusu Ümit Kalko, Silivri ile Ümit Eğitim Kurumları vesilesiyle tanıştı, daha büyük bir kesim Silivrili kendisinden Mektebim vesilesiyle haberdar oldu. Silivrispor Kulüp Başkanlığı ile popülerliği ilçemizde daha da arttı. Yatırımları ve iş dolayısıyla tanınan Kalko'ya ilişkin yaklaşım popülerliğinin artışı ile bir nitelendirme mecburiyeti kazandı. Seven, sevmeyenler, destekleyenler, desteklemeyenler kendini daha net belli etti.
Nefretin, sevgiden daha güçlü bir duygu olduğunu mutlaka duymuşsunuz. Aralarında yıkıcılık ve yapıcılık farkı var tabi… Nefret yıkıyor, sevgi yapıyor, iyileştiriyor…
İletişim psikolojisi dersinde hocamız haber veya köşe yazıların olumsuz tepkinin, tepkisizlikten daha etkin bir geri dönüşüm sayılması gerektiğini teferruatıyla izah etmişti. ‘Niye benden nefret etsinler okumasınlar olsun bitsin' tercihim her türlü profesyonellik ve mesleki öncelikten bağımsızlığını halen ısrarla koruyor…
Şimdi şimdi o kadar yaşanmışlık ve mesleki tecrübe ile birlikte insanlar arası iletişimde de aynı şey geçerli noktasına geliyorum. Kalko söz konusu olunca Silivri'de çok az insan artık nötr, kayıtsız kalıyor. Önemli bir kesimin onunla ilgili görüşü, tutumu, yaklaşımı var… Kalko'ya destek de tepki de onun bilinirliğini arttırıyor… Tartışılması, gündemde bu denli yer bulması önemli. Hakkındaki algıyı birincisi yönetmesi, ikincisi bunu doğru şekilde yapması şart… Kontrolsüz güç, güç değildir...
Kamuoyunda egosu, birebir iletişiminde içtenliği dikkat çekici… İlki karşıtlarını besliyor, ikincisi onu anlamak ve hak vermek isteyenleri… Kendisi aklın zaafların varlığına mani olmayışının ispatı bir yandan da…
İyi niyet çabasını görmezden gelemem, tıpkı onun da kötü niyetleri ayırt etmesi gerekliliği gibi…
İçinde; içtenliği ve samimiyetinin hızla yükselen kariyer ve ondan da süratli büyüyen egosu ile mücadelesi, görmesini bilenler için, ayan beyan.
‘İnsan karşısındakini kendisi gibi bilir' anlayışı her ne kadar beni defalarca dumura uğratsa da inatla terk etmiyorum, etmeyeceğim…
Kalko, memleketine yapma niyetine girdiği yatırımı şöyle anlatıyor: “Bugün çok anlamlı bir gün benim için. 1960'lı yıllarda rahmetli babam, okuma yazmayı dahi öğrenemeden bir yorgan alıp yanına, Kars Kağızman Karabağ Köyü'nden bir kamyonun kasasında Ankara'ya gelmiş. Şimdi ise ben oğlu olarak hayatımda ilk kez Kars'a geldim ve burada rahmetli annem ve babamın adına birisi Kars merkeze 24 derslikli bir Anadolu Lisesi, diğeri de köyümüz olan Karabağ'a 5 derslikli bir ilkokul ve öğretmenler için de bir lojman bağışlayacağım. Ulaştırma Bakanımız değerli büyüğüm ve hemşerim Sayın Ahmet Arslan'a ve Milli Eğitim Bakanımız Sayın İsmet Yılmaz'a bu hayra vesile oldukları için çok teşekkür ediyorum.”
***
Nereden ve nasıl geldiğini unutmayan insanların gideceği yollar asla bitmez…
Not: Konuyu siyasete bağlamadan bitireceğim... Evet... Herkese de tavsiye ederim; eğitime, spora, camiye, kültüre, sanata siyaseti sokmayın! En azından bizim elimizdeki, koşularımızdaki siyaseti... Daha iyi bir hale gelene kadar kendi alanında kalsın! Başka alanlara sıçramasın çarpıklığı... Çok şey istiyorum biliyorum ama bunu yapamayacak insanlardan istemediğimi de biliyorum...
YAŞAR KÖSE
‘Hemşericilik yapmıyorum…' desem tam olarak doğruyu söylemiyor olabilirim… Ama yalan da değil… Kabul edelim köyler biraz ihmal ettiğimiz bölgeler… Gözden uzak, gönülden de ırak olabiliyor… Muhtarlar Derneği ziyaretinde tanıştığımız Beyciler Muhtarı Yaşar Köse ile biraz daha zorlasak akraba çıkardık muhtemelen; Bulgaristan, Silistra derken Pıtraklar'a kadar dayandık…
Köyünün hakkı, hukuku için canla başla mücadelesine hayran kalmamak mümkün değil. Derdini, meramını son derece etkili bir biçimde iletmesi, doğru iletişimin geri dönüşümler sağlaması kaçınılmaz…
İnşallah Beyciler daha da güzelleşir, yönetim yetkilerini teslim ettiği zihniyet olağan üstü…
Emeğinize sağlık Yaşar Köse…