Osman Hamdi Beyin ünlü tablosu... Evimin salonunda asılı duran Kaplumbağa Terbiyecisi'nin röprodüksiyonuna uzun uzun baktıktan sonra, bu yazıyı yazmaya karar verdim. Bilmem nedendir bu tablo beni çok derinden etkiler. Belki eğitimci olduğum için, belki de çok sabırlı bir insan olduğum için... Tablonun orijinali Pera Müzesindedir. İki versiyonu vardır.
Belinde sıkı bir kemerle bağlanmış kırmızı uzun bir giysi giyen sakallı bir adam tablomuzun kahramanıdır. Mavi çinilerle kaplı eşyasız ve bakımsız bir odadadır bu adamcağız, izleyiciye arkası yarı dönük biçimde dikilmektedir. Başına, etrafına gelişigüzel bir yemeni sarılmış ince külah takmış. Adamın ayaklarının dibinde, yerdeki yaprakları yemekte olan kaplumbağalar var. Bursa'da, Yeşil Camii'nin üst katında bulunan odanın duvarlarındaki sıvalar ve çiniler yer yer dökülmüş. Tablonun tek ışık kaynağı adamın önündeki alçak pencere... Ellerini arkasında kavuşturmuş olan adam bir ney tutmakta... Sırtında bir nakkare asılı ve buna bağlı bir mızrap boynundan aşağıya sarkıyor. Tabloya dair resim sanatı eleştirmenleri onlarca yorum yapmışlar. Müşterek kanaatleri; düşünceli biçimde dikilen adam, sabır gerektiren zor bir iş olan kaplumbağaları terbiye etme işini yapmaktadır. Yorumlara göre, terbiyeci Osman Hamdi Beydir. Osman Hamdi Bey, Osmanlı Toplumunda Sanat Okulu ve Müze açmaya girişmiş bir Osmanlı aydınıdır. İlk Türk arkeoloğu kabul edilir. İstanbul Arkeoloji Müzesinin 30 yıla yakın bir süre müdürlüğünü yapmış ve müzeye değer katmıştır. Çağdaş Türk Müzeciliğinin kurucularından kabul edilir. Bazı eleştirmenlerimize göre, Osmanlı Toplumunda değişime direnenler karşısında Osman Hamdi Bey kendi ruh halini bu resimde yansıtmıştır. Halkı eğitme çabaları olarak da görenler vardır bu tabloyu. 19. yüzyıl Osmanlı Toplumunu düşünerek yapılan yorumlar bunlar...
Osman Hamdi Beyin ilham kaynağı nedir? Bu konuda iki referans var aslında. Osman Hamdi Bey'in Paris'teyken sokaklarda dolaştıklarını gördüğü, Charles Baudelaire'in Modern Hayatın Ressamı kitabında da bahsi geçen kaplumbağalar olduğu da öne sürülmüştür. Bir görüşe göre de Osman Hamdi Bey, Tour du Monde isimli Fransızca bir derginin 1869 tarihli sayılarından birinde gördüğü bir gravürden esinlenerek bu tabloyu çizmiştir. Sonuçta bu güzel tablo ortaya çıkmış.
Bu tablo bende daha farklı duygular uyandırıyor. Kaplumbağaların eğitilme işi, tam bir sabır işidir. Belki de imkânsızdır... Resim benim nazarımda eğitimde sabırlı olmak gerektiğini ifade ediyor. Bir eğitimci olarak ben tablodan kendime göre bu mesajı çıkarıyorum. Hani Ahmet Haşim'in şiir anlayışı gibi, sanat eseri ona bakan gözde uyandırdığı duyguları barındırır. Bir resme bakarken, bir şiiri okurken, bir besteyi dinlerken sizde uyandırdığı duygular ve düşünceler... Tabloda sabırlı bir öğretmen görüyorum. Çok çok ağır ilerleyen talebeler... Eğitimin bir sabır işi olduğu gerçeği... Osman Hamdi Bey, Kaplumbağaları bile eğitmeyi imkânsız görmemişken, insanı eğiten biz eğitimciler için de eğitimde imkânsızlık ve sabırsızlık kavramı olmamalı. Hızı ve hazır bulunuşluğu hangi seviyede olursa, olsun her çocuk adım adım ilerler.
Öğretmen dünyanın en sabırlı insanı olmalıdır. Bütün sabrımızı öğrencilerimiz için kullanmalıyız. Kaplumbağa hızında bile ilerleseler ki asla bu kadar yavaş olmayacaklardır, sabırlı olmalıyız. Eğitim, çiçek yetiştirmek gibidir. Nasıl ki büyümeleri, açmaları için zamana ve sabra ihtiyaç var, işte çocuk da zamanla ve sabırla öyle eğitilir.
Hoşça Kalın.