Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, yaptığı basın açıklamasıyla eğitimde yapılmak istenenin cevabını veriyor.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, bir basın açıklamasında bulunarak eğitim alanında yapılanları değerlendirdi. Karaca'nın açıklaması şu şekilde: “ Ülkede hepimizin gözleri önünde toplumsal ve siyasal alanda geriye doğru bir dönüşüm hayata geçirilmeye çalışılıyor. Gerici darbe yönelimi taşıyan bu yaklaşım üzerinden tüm kurumlar ve toplum büyük bir çalkantı yaşıyor. Zorla dayatılan bu tutum ve uygulamalar her alanda her gün onlarca sorun ve çatışmaya neden oluyor.
“BU SİYASAL YÖNELİMİN EN ÖNEMLİ AYAKLARINDAN BİRİNİ DE “EĞİTİM ALANI” OLUŞTURUYOR”
Zaten eğitim, yıllardır çözülmeyen, birikmiş sorunları ile toplumun geleceğe dair kaygılarını büyüten alanların başında gelmektedir. Eğitim, toplumda var olan bütün farklılıkları ilgilendiren bir alandır. AKP'li siyasal süreçte toplumsal ve siyasal dönüşüm zorlamasının en önemli uygulama alanı haline getirilmek istenmektedir. Bu nedenle AKP'nin ve Hükümetin bu alanı salt kendi ideolojik kalıpları ve politik öncelikleri üzerinden yönlendirmek, belirlemek ve düzenlemek veya toplumun geneline dayatmalarda bulunmak kabul edilemez bir tutumdur. Böyle bir tutum ve ruh hali toplumda tedavisi güçleşen yaraların açılmasına neden olmaktadır. Bu zorlama yaklaşımlar ve uygulamalar üzerinden bakıldığında onlarca eğitim sorunu ve çatışma noktası ortaya çıkmaktadır. Sadece en yakıcı olarak gündemde olanlara değinirsek;
PROJE OKUL UYGULAMASI
Milli Eğitim Bakanlığı'nca, 2015 yılı Haziran ayında Milli Eğitim Bakanlığı Doğrudan Merkez Teşkilatına Bağlı Kurumlara Yönetici Görevlendirilmesine ve Öğretmen Atamasına İlişkin Yönerge yayımlanmıştı. Yönergede, yönetici olarak görevlendirileceklerde aranacak genel ve özel koşullar ile duyuru ve başvuru koşullarına yer verilmemiş, yine öğretmen atamalarında duyuruya yer verilmemiştir.
Ayrıca Yönergenin geçici 1. Maddesinde yer alan “(1) Bu kurumlarda halen görev yapan yönetici ve öğretmenler, bu yönergenin 6 ncı ve 7 nci maddeleri kapsamında görevlendirme/atama yapılmasından itibaren durumlarına uygun eğitim kurumlarına görevlendirilir/atanır” hükmü uyarınca da öğretmen ve yöneticilerin hukuksuzca görevden alınmasının yolu açılmıştır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun, proje okullarının belirlenmesi ve bu okullara yönetici ve öğretmen atama ve görevlendirmelerinde Milli Eğitim Bakanı'na sınırları belli olmayan, herhangi bir ölçüte dayanmayan geniş yetkiler verilmesini Anayasa'ya aykırı bularak Anayasa Mahkemesi'ne başvurması, proje okullarında yaşanan hukuksuz uygulamaların yüksek yargı tarafından iptal edilmesini ihtimalini güçlendirmektedir. Anayasa Mahkemesi'nin olası kararı beklenmeden, proje okullarında yaşanan hukuksuz uygulamaların derhal durdurulmasını, yaşanan mağduriyetlerin en kısa sürede sona erdirilmesi gerekmektedir.
DERS KİTAPLARI SORUNU
Okullar açıldı. 4. hafta bitmek üzere. Ancak halen öğrencilerin çok büyük kısmının okullarda ders kitapları yok. Örneğin ilkokul 1.sınıfların “Okumaya Başlıyorum” kitabı, 2. sınıfların “Türkçe” kitabı ile birlikte birçok kitap yok. Liselerde özellikle büyük kentlerde kitapların hemen hepsi yok. Öğretmen ve öğrencilere “PDF” formatında kitaplardan yararlanın deniyor. Gene liselerde birçok kentte 11. sınıflar için coğrafya kitabı, 10-11. sınıflar için demokrasi ve insan hakları kitabı, astronomi ve uzay bilimleri kitabı yoklar arasında.
Hükümet ve MEB, bu alanda zorlama ve baskılarını bitirip, çağın ihtiyaçları üzerinden bilimsel, laik ve demokratik temelde çocuklarımızı ve ülkemizi yarınlara hazırlayacak kitaplar için süreci hızla yeniden ele almalıdır. Gerekirse daha önceki yıllarda yararlanılan kitaplar öğrencilere dağıtılarak ” kitap sorunu “bitirilmelidir.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ZORUNLU VE PARASIZ OLMALIDIR
Ülkemizde okul öncesi eğitim ağırlıklı olarak 5 yaş için kullanılmaktadır. Ancak eğitim bilimciler, psikologlar, çocuk sağlığı ve sosyal hizmet uzmanları 3 ve 4 yaş içinde okul öncesi eğitiminin önemine vurgu yapmaktadır. Erken çocukluk eğitimi de denilen bu dönem çocuğun gelişimi ve sosyalleşmesi için önemli bir dönem olarak görülmektedir.
Okul öncesi eğitimin devlet okullarında paralı olmasından dolayı toplumun gelir düzeyi düşük aileleri isteseler de çocuklarına bu eğitimi aldıramamaktadır. Okul öncesi eğitimi sadece öğretmen ve derslik olarak düşünmemek gerekmektedir. Okul öncesi eğitim planlaması yapılırken yardımcı personel, servis, rehberlik ve psikolojik danışmanlık hizmeti, beslenme oyun ve dinlenme alanlarını içine alacak geniş bir tasarım olarak düşünmek gerekmektedir.
Özetleyecek olursak, Başbakanın açıklamaları ve MEB'in zorlama uygulamaları yönüyle eğitim gündeminin ilk sırasına yerleşen bazı konu başlıklarına ilişkin düşüncemizi özetlemeye çalıştım.
Başta hükümet ve yürütme ve yasama organları var olan sorunlar ve yenilikler konusunda toplumun ekseriyetinin talepleri doğrultusunda çözüm üretmekle mükelleftir. Sorunları çözülmüş, talepleri karşılanmış toplumlar geleceğe daha umutla bakabilirler. Sadece günlük siyasi hesaplar ya da sadece kendi ideolojik yaklaşımı üzerinden eğitim politikaları oluşturmaya ve bunu zorla uygulamaya çalışmak yeni toplumsal çatışma alanları yaratır. Diğer taraftan, ülkenin ve çocuklarımızın geleceğine vurulmuş çok ağır bir darbeden öteye anlam taşımaz. Bu tür yaraların açılmasına neden olacak adımlar atmak yerine ortak aklı ve yaşamı egemen kılacak çözümler üretmek gerekmektedir. O nedenle diyoruz ki, eğitim haktır toplumun bütün bireylerine eşit sunulmalıdır.”
Haber Merkezi