2014 yılında yerel seçimler öncesinde dönemin İBB Başkanı Kadir Topbaş ile yakınlığı sebebiyle kendisine kesin gözüyle AK Parti Silivri Belediye Başkan Adayı olarak bakılıyordu. Karakaş sadece Topbaş ile yakınlaşan iletişimine güvenmedi tabi, Silivri'de temas etmediği nokta neredeyse yoktu. En az en güçlü rakibi Özcan Işıklar kadar seçmen potansiyeli avındaydı. Ancak yüksek beklenti, büyük hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Tahir Sert sürprizi AK Parti'nin bütün kimyasını bozdu, Işıklar ikinci dönemi bütün yüklerinden kurtulmuş olarak kazandı.
Topbaş'ın yaşadıkları malum… Bir zamanlar etrafındaki kendisiyle göz göze gelmek için birbirini ezen kalabalıkların yerini, İBB Başkanlığından istifa ettirilmesiyle, büyük bir tenhalık, derin bir sessizlik aldı. İktidar, gücünü kaybetmesiyle Topbaş'tan kimler kimler yüz çevirdi de Metin Karakaş, yakınlığını geliştirdi. Bu yakınlığı da gözler önüne sermekten hiç çekinmiyor, bonkörce sergiliyor, kuyusunu kazmak için kazma kürek elinde bekleyenlerin değirmenine azimle su taşıyor…
AK Parti'deki son dönem hassasiyetleri açısından, bakıldığında, değerlendirildiğinde siyasi gelecek planlayanlar Topbaş'ın semtine, kolay kolay uğramaz…
Peki, Karakaş, Silivri'ye Belediye Başkanı olma hayalinden vaz mı geçti?
Siyasi hedefleriyle vedalaştı mı?
Hiç sanmıyorum…
Peki o zaman yaptığı nedir?
Bugüne kadar oyunu kuralına göre oynadı da ne oldu?
İstediğinin olmadığı kesin.
Bence artık canı istediği gibi oyun kuruyor ve oynuyor.
“Nasipse el getirir, yel getirir, sel getirir! Nasip değilse el götürür, yel götürür, sel götürür…” diyor anlayacağınız…
Bu yakınlığı farklı nedenlere yoranlar var ama ben hissettiğim vefanın ötesine geçmek istemiyorum…
Bir insan iyi niyetliyse kötülük ona zarar veremez!
Ama kötü niyetliyse iyilik de onu kurtaramaz!
Kadir Topbaş'a eşi ve sevdikleriyle, mutlu bir hayat diliyorum. Hiç oy vermedim kendisine ama istifa ettirilme sürecinde yaşadıklarına üzüldüm. Haksızlığa uğradığını düşünüyorum… Belki uğradığından daha büyük haksızlıklara yol açtı belki de direnemedi bilmiyorum; orasını en iyi Allah bilir! Yanılıyor belki de, yanlış düşünüyorum ama fark etmez hissettiklerim bunlar, iktidarı zamanından şu anki hali bana kat kat daha sevimli görünüyor, geliyor...
İktidar elindeyken kalabalık olan insanların, yetkileri gidince yaşadıkları yalnızlığa içim kıyılıyor…
Allah'ım yokluğuyla beni sınayacağın hiçbir şeyin çokluğunu yaşatma bana! Sevdiklerim ve sevenlerime de yaşatma! Oldum olası şu ‘çok' miktarıyla barışamıyorum. İhtiyacımız olan kadar olsun her şey hayatımızda… Azı karar, çoğu zarar!
İyi hafta sonları...