AK Parti Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ı, yönetim zafiyetinin ardından
karakter zafiyeti yaşamakla eleştirdi. Mehmet Balcı'ya imzalanan Kültür merkezi
protokolünde yaşanan sürecin bir yönetim zafiyetinden kaynaklandığına dikkat
çeken Karakaş, "Sayın Başkan, bir gazeteci bozuntusu ile aralarında geçen ve
benim bile okuyunca utandığım iğrenç mesajların ardından girdiği abi-kardeş
ilişkisi ile karakter zafiyetini de ortaya koymuştur” şeklinde sert konuştu.
KARAKAŞ: KÜLTÜR MERKEZİ TAM BİR FİYASKODUR
AK Parti Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş, dün sabah düzenlediği basın toplantısında Mehmet Balcı protokolüne
ilişkin yaşanan süreç hakkında şöyle konuştu: "Kültür Merkezi tam bir fiyasko
oldu. Çünkü Sayın Belediye Başkanı seçildiği günden bu yana bizim hakkımızda
hangi iftira ve yalan söylemlerde bulunduysa, birebir olarak belediyecilik
hayatında bunları uygulamakta ve yaşamaktadır. Sürekli olarak Öztekler ile
yapılan anlaşmayı ortaya sürmekte. Oysaki Öztekler ve Balcı olayını aynı kefeye
koymak hiç doğru değil. Abesle iştigal bir durum. Biz, Öztekler ile yaptığımız
protokolün her zaman arkasındayız. O günkü şartlarda vatandaşa verilmiş bir
rant yoktu. Uygulama planları yapılmamıştı, inşaat ruhsatları verilmemişti. Ve
vatandaşta imalata başlamak için belediyeye yazısını vermişti. Zaman dilimi ve
ödeme planlarını yapmak suretiyle müteahhitle anlaşmıştı. Taşeronu tarafımıza
bildirmişti. Ve imalata da gıro beton dökmek suretiyle başlanmıştı. Yerel seçimlerin
ardından Sayın Belediye Başkanı, "Ben böyle bir şeyi kabul etmiyorum” dedi.
Dolayısıyla firma geri adım attı. Öztekler'le yapılan görüşmelerde, ki ben
hiçbir görüşme yapmadım bu konu hakkında, benden sadece ricası oldu ve eski
belediye başkanıyla bir görüşme gerçekleştirdiler. Ben sadece Işıklar'a,
Öztekler'in bir dilekçe gönderdiğini, belediyenin cevap vermemesi nedeniyle de
işi askıya aldıklarını ifade ettim. Öztekler söyledikleri sözün arkasında
olduğunu ve Silivri'ye verdikleri sözü tutacaklarını söyledi. Ama Belediye
Başkanı "Ben bu rantı geri alacağım, böyle bir şeye girmem” demek suretiyle, o
protokolün altında ezilerek, bu işi beceremediğini ve bir yönetim zafiyeti
içerisinde olduğunu ortaya koydu. Bunu da Silivri halkı gördü.
"KİRLİ İLİŞKİLER VAR MI….?”
Kültür Merkezi mevzusunda kirli ilişkiler var mı? Yoksa yok mu? Bu konuyu yargıya intikal ettirdik. Şahsımın da
içinde anıldığı bir meseleden dolayı bu konuların aydınlatılması için müfettiş
talebinde bulunduk. Hatta sahte imza iddialarının araştırılması için de
girişimlerimizi yaptık.
"VERDİKLERİ ÖNERGE BENİM ARKADAŞLARIMIN ÇALIŞMALARINI İÇERİYOR”
Geçtiğimiz hafta, CHP tarafından verilen önerge, AK Partili arkadaşlarımızın yapmış oldukları çalışmaları başlıklar
altında toplayan bir teklifti. O önergede kısaca bu konuya ilişkin AK Partili
arkadaşlarımın yaptıkları çalışmalar tek tek anlatılmış. Onlar böyle bir
çalışma yaptılar mı? Bilmiyorum.
"TARİHİ BİR HATAYA İMZA ATTILAR”
Protokol konusunda Silivri Belediyesi geçtiğimiz hafta tarihi bir hata yaptı. Buradaki amaçlarının ne olduğunu
açıkçası bilmiyorum. Hesapsız kitapsız bir şekilde 50 milyonluk bir Kültür
Merkezi yapmaya çalışmak da yönetim zafiyetinin en önemli göstergelerinden bir
tanesi. Belediye bütçesinin bugün 100 milyon TL olduğunu düşünürseniz, yemeden
içmeden bütçenin yarısının oraya ayrılarak merkezin yapılmaya çalışılması, iki
yılda bitireceklerini söyleyip de ileriki yılları da ipotek altına almaları
bugüne kadar kendi söyledikleriyle düştüğü çelişkinin de en önemli göstergesi.
Kaynak mı kullanılarak yapılacak? Bu kaynaklar bir şeyler satılarak mı
yaratılacak? Bunları belki 3 yıl önce getirmiş olsaydı oturup konuşabilirdik.
Şu an yapılacak olan imalat ile Balcı protokolünün boşa çıkartılacağının da
altını özellikle çizmek istiyorum. Yapacağı imalatın nevi, kaba inşaatı
içerisine alan bir imalattır. O protokol de zaten kaba inşaatı bağlayan bir
protokoldür. Hangi imalatın yapılacağı protokol şartlarında yer almaktadır.
Yarın öbür gün müteahhit firma "Ben bunu söz vermiştim, bunu yapmıyorum' dediği
zaman, sizin bu konuda yapabilecek hiçbir şeyiniz kalmayacaktır.
"KANDEMİR'İN DAVRANIŞI TAKDİRE ŞAYANDIR”
Dolayısıyla Belediye Başkanı burada bir şark kurnazlığı yapmak suretiyle protokolü boşa çıkartıp, imalatı belediyenin
yapması yönünde kararlar alıp hareket ederek meclis üyesi arkadaşlarını da bu
suça ortak etmiştir. Ancak, Kandemir'in meclisteki tavrı ve açıklamaları takdire
şayandır. Geçmiş dönemdeki Pak-Su
meselesinde de bazı meclis üyesi arkadaşlarımızın aynı davranışlarını görmüştük.
Sıkıntılı bir sürece dahil olmamak ve halkın çıkarlarını koruma noktasında bir
uyarıcı vazifesi görmüştür. Kişisel çıkarı var mıdır bu çıkışlardan, ona ben
bir şey diyemem. Ama örnek bir davranış sergilemiştir. Biz alınan bu kararı da
ek delil olarak mahkeme dosyasına sunuyoruz.
"IŞIKLAR, BU İŞTEN PAÇAYI SIYIRMANIN ÇABASINDADIR”
Bu Kültür Merkezi projesi, AK Partili meclis üyelerinin ortaya çıkarmış olduğu bir olaydır. Belediyenin kendi iç sorgulamalarıyla ortaya
çıkmış bir durum değildir. Süreci iyi takip etmemeleri, yasal anlamda hiçbir
adım atmamaları bunun kanıtıdır. Hangi bürokrat hakkında soruşturma açtılar?
Belediye Başkanı artık paniklemiştir. Bu panikle olayı biz ortaya çıkarttıktan
sonra bu hamleyi yapmaya mecbur kalmıştır. Bu işten paçayı sıyırmanın peşinde
cebelleşmektedir.
"TELEFONLARI KESİLEN BİR BELEDİYE!”
Silivri Belediyesi'nin telefonları borç yüzünden kesilmişti. Yeni açıldı, haberiniz var mı? Belediyeye mazot
vermiyorlar. Ben bu konulara grip de belediyenin prestijini düşürmek
istemiyorum. Silivri sanayisinde araçlarını tamir ettiremeyecek kadar prestijini
kaybetmiş durumdalar. Ve siz 50 milyon TL'lik bir imalat için kolları
sıvıyorsunuz. İşte bu yönetim zafiyetinin resmidir. Laf ebeliğiyle Silivri
Belediyesi'nin geldiği nokta işte budur.
"BELEDİYE BAŞKANI KAMUYU ZARARA UĞRATMIŞTIR”
Belediye Başkanı plansız programsız yaptığı bu işlerin karşılığını yerel seçimlerde görecektir. Kandırmaca anketlerden çıkan sonuçlar yerine,
halkın kendisine gerçek cevabı vereceğini de belirtmek istiyorum. Yoksa yüzde
51 alan bir Belediye Başkanı neden bu kadar panikleyerek Kültür Merkezi işine
giriyor? Hiç inandırıcı değil. Seçimden sonra kesin kazanacağını bilen,
kazandıktan sonra yapacağını söyler. Silivri Belediye Başkanı, 4 milyon TL'lik
bir imalatı yaptırmama noktasında kamuyu zarar uğratmıştır. Bu şekilde de çok
ciddi bir yönetim zafiyeti olduğunu tekrar kanıtlamıştır.
"KARAKTER ZAAFİYETİ DE ORTAYA ÇIKTI”
Belediye Başkanı'nın yönetim zafiyetinden sonra karakter zafiyeti olduğu da son gelişmelerden sonra ortaya
çıkmıştır. Bunu da ben değil, en yakın çalışma arkadaşları Yılmaz Kandemir ve
Abdullah Yıldırım söylüyor. Bir gazeteci bozuntusuyla aralarında geçen olayları
tüm kamuoyu biliyor. Kendisine o dönemlerde karşılıklı seviyelerin en aşağılara
çekilmesine neyin neden olduğunu sorduğumda, cep telefonuna gelen mesajları
okuttu bana. Ben okurken çok utandım. Mide bulandırıcı, ailesine, çoluk
çocuğuna varana kadar çirkin mesajlardı. Ben bu konulardan muzdarip olan bir
kardeşiniz olarak tavrını çok iyi koymuş ve tavrını değiştirmeyen bir çizgi
izledim. Hatta gazeteci bozuntusu olan ve bu kisve altında yaşayan kişilere en
sert tepkileri de yine ben verdim. Bu sıfatla sizlere bunları anlatıyorum.”
"IŞIKLAR "ASLA” TESİLM OLMADI, DİREKT TESLİM OLDU”
AK Parti Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile malum kişi arasında yapılan
ve internete düşen mesajları da değerlendirdi. Karakaş açıklamalarına şöyle
devam etti: "Bir arkadaşımız Sayın Başkan'a konuyu soruyor ve şöyle bir yanıt
alıyor: "Tamamı onurumu, şerefimi hedef alan seviyesiz yakıştırmalar. Şahsımı
ve kurumumu itibarsızlaştırmaya yönelik bir sürü haberler yapıldı. Beni
olduğumdan farklı göstermeye çalışıyorlar. Beni tanıyanlar bilir ki, ben o
yazılarda bahsedilen yapıda biri değilim. Ben de insanım ve sabır noktam var.
Yazdıkları yetmemiş gibi bir de cep telefonuma mesaj atıyor. Sakladığım 40-50
mesaj var ancak kamuoyuyla paylaşamıyorum. İçeriği çok ucuz ifadelerle dolu.
Önemsemiyorum ama sürekli bir rahatsız edilme söz konusu.”
Arkadaşımız sonra Sayın Başkan'a mesajlara karşılık verip vermediğini soruyor. Başkan yanıtlıyor: "Ailem ve
çocuklarım var. Dostlarımız var. En çok önemsediğim, çocuklarımın babalarını
tanımadıkları bir şekilde görmelerine gönlüm asla razı olmaz. Beni en çok
rahatsız eden kısmı o. Hakkımda yazılan asılsız haberlerin ardından telefonuma
da mesaj atılınca dayanamadım, ben de içlerinden bir tanesine mesaj attım.”
Bunu bana da söylemişti Sayın Işıklar. Sonra devam ediyor açıklamalarına: ‘Gazetecilik mesleğini etik bir şekilde
yapan birisi değil ki. Şantaj ve tehditle, çıkar peşinde koşan birisi.
İnsanların özel hayatlarını, çocuklarının isimlerini, telefon numaralarını
porno sitelerine ekleyen, tuvalet kapılarının ardına milletvekillerinin
isimlerini ve cep telefonlarını yazacak kadar çirkin bir tavır içerisinde olan
birisine nasıl cevap verilir ki? Onun anladığı dil, ancak onun kullandığı dildir.
İnkar edecek değilim. Yaptıkları karşısında daha fazla dayanamadım ve onun
anlayacağı, kullandığı dilden ona mesaj attım. Emin olun ki, onun anladığı dil,
insani dil değil.”
Ve özellikle şunu da özellikle belirtiyor Işıklar: "Normal şartlarda işini emeğiyle yapan gazetecilerle hiçbir
sorunum yok. Ama böyle bakmayıp bunu bir şantaj aracı gibi görenlerle maalesef
sorunum bitmeyecek. Ve ben de onlara asla teslim olmayacağım.”
Evet, Sayın Belediye Başkanımız asla değil direk olarak teslim oldu. Sonuç olarak gelinen nokta ise, mail ortamında "Ağabey
nasılsın?” a karşılık "İyiyim kardeşim” oldu.
"BELEDİYE BAŞKANI ZAVALLI DURUMUNA DÜŞTÜ”
Aralarında ağabey-kardeş ilişkisi başladı. İşte başta da söylediğim gibi gelinen nokta karakter zafiyetinin en
önemli göstergesidir. Bu karakter zafiyetinin ortaya çıkarttığı ilişkinin ta
kendisidir. O gazeteci bozuntusu zat-ı muhteremin hangi karakterde olduğunu
zaten bütün Silivri biliyor. Bu kişi, Belediye başkanına, eşine ve çocuklarına
çok ağır hakaretler eden bir şahıs. Bu konuda mecliste kendisine destek
vereceğimizi söylememize rağmen, Belediye Başkanın içine düştüğü durum gerçekten
çok zavallı bir durum. Bu anlamda hangi mantıkla belediyenin yönetildiğini de
görmekteyiz.
"SELAMİ BEY'LE BENİM BEDDUAMI ALDI”
Işıklar, Selami Bey ve benim bedduamı
aldı, belediye içerisine sokarak bu şahsı. Selami Bey'in İlçe Başkanlığı
döneminde beraberce bu gelişmelere nasıl olur diye hayretler içerisinde baktık.
İşte bedduamızı aldığı için aynı şeyi kendisi yaşadı bu anlamda.
"BANA ARKADAŞINI SÖYLE…”
Sayın Başkan bütün bunları yiyip yutuyorsa bu arkadaşla olan ilişkilerini bu çerçeve içerisinde
şekillendiriyorsa, ben bu konuyu kendi takdirine bırakacağım. "Bana dostunu
söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diye bir atasözü var. Eğer bu şahsı
kendisine dost olarak edinmişse, ben bunu daha rahat bir şekilde telaffuz
edebilirim.”
Tolga EMEK