Uzun bir yazı olacak. Hazırlıklı olmanızı, vaktinizin bol, kafanızın dingin bir zamanında okumaya başlamanızı tavsiye ederim.
Belediye meclisi ile ilgili her yazımdan sonra, bir daha yazmamayı düşünsem de yapamıyorum. Nasıl olsa bir dönemlik seçilmişlerin, ikinci dönem tekrar yer alabilmek için elli takla atmalarına rağmen gelemeyenlerin; bu günkü koltuklarına liyakatten ziyade eş, dost, ahbap ilişkisiyle ve torpille gelenlerin, siyasetten başka işlerle meşguliyetleri çok olanların kalplerini kırmaya, üzülmelerine neden olmaya gerek yok diyorum. Heyhat öyle gelişmeler, garip yaklaşımlar oluyor ki; yazmamış olsam okuyucuma nankörlük etmiş olurum.
Belediye meclisimizin Haziran ayı oturumları birbiriyle çelişen sahneler sergiledi. Bir saat süren ilk oturumun yarım saati Ak Parti önergeleriyle, geri kalanı gündemdeki konuların ilgili komisyonlara havalesinin oylanmasıyla geçti. Ak Parti Gurubu dinleyiciler arasına objektifliğine güvenilir birini oturtmalı, ya da baştan sona kayda alınan oturumu İl Başkanlığında işi bilenlerle birlikte inceleyip düştükleri aciz durumdan kurtulmanın yolları aranmalı.
Üzüm yemektense bağcıyı dövmeyi tercih etmek, yararlı olmaktansa, iş yapılmasını engeller görüntüyü üstlerinden atamadılar. Verdikleri önergelerle meclisi kilitlemeyi, gerginliğe neden olan taraf olmayı rahatlıkla göze alabiliyorlar. Sürekli yeniledikleri “yönetim zafiyeti” sözüyle, kendilerindeki zafiyeti kamufle etmeye çalışsalar da; çuvala sığdıramıyorlar.
Bütün bunlara karşın sergilediği soğukkanlı tutum, kibarlığı elden bırakmayan yönetim tarzıyla ve de bilhassa Filistin konusunda yaptığı milli değerlere sahip çıkan konuşmasıyla Başkanımızı kutluyorum. Ak Partililerin yoğun gündemleri nedeniyle akıl edip, önergelerin arasına sıkıştıramadıkları Filistin konusundaki eksikliği, CHP’li başkan olarak zafiyet sergilemeden çok güzel giderdi. Demokrasi dışı davranışları konusunda şüphelerim olsa da; meclisteki demokratlığının, milli konulardaki hassasiyetinin şahidiyim. Tüm suçlamalar karşısında “Belediye başkanının görev ve yetkilerini bilmiyorsunuz, okuyun” sözleri; ayağa kalkamayan Ak Partilileri daha da çiviledi. Hatta başlarını bile eğdi.
Bize sormadan Kızılay’la ve Namık Kemal Üniversitesiyle görüşmek, meclisin iradesini hiçe saymaktır yaklaşımı nasıl bir iştir? Kaba kaçacak ama bir adım ötesi; bizden izin almadan lavaboya gidemezsin olur ki, bilesiniz bütün Silivri ayağa kalkar. Aklınızı başınıza alın. Bir ara Keskin meclis üyemize hak verecek oldum, derhal vazgeçtim. Neme lazım kendisine de yalamalık yaptığımı düşünürde, yorumunu oturtursa ne yaparım?
Salı günü yapılan oturumun ardından Çarşamba ve Perşembe günleri ilgili komisyonlarda görüşmeler yapılıp, Cuma günkü oturuma komisyon raporları oybirliğiyle kabul edilerek gelinmişti. Kızılay’ın değişiklik teklifini değerlendirmek istemesi üzerine, CHP’nin ilgili maddeyi bir sonraki mecliste görüşme teklifine Saffet Sert’in “yangından mal kaçırırcasına” sözleri ağızları açık bıraktı. Başkanın “bu sözü yanlış yerde kullandınız herhalde” ikazı, eski Çanta Başkanını meclise döndürebildi mi, bilmiyorum. Önergeler kötü bir üslupla hazırlanmıştı. Kötüyü tamir edebilmenin zorluğunu anlıyorum. Dört lastik için kelepçe taktıran zihniyet; oy birliğiyle destekleyecekleri konulara demokrasi dışı davranış, bekletme teklifine yangından mal kaçırma diyebilme garabetine devam ediyor.
Saffet Sert’in iyi bir sözcü ve hatip olduğu konusundaki düşüncemin devam etmesini istiyorum. Kendisinin yanlış yapmayacağına ve doğruları çok güzel savunacağına eminim. Başkalarının yanlışını temizlemede düştüğü zor durumu kavrayabiliyorum. Yine de “kendin yaptın, kendin temizle” diyebilme dirayeti göstereceği günleri bekliyorum.
SUS, Karakaş konusunda “dışarıda aslan, mecliste kuzu” tespitinde bulundu. Kısmen katılıyorum. Karakaş kendisinden çok şey bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattı. Kaçınılmaz mukadderat! Hatalı başlayan, hata yapıyor. Hata yaptıkça, daha çok hata yapacağım korkusu sarıyor. SUS son basın toplantısını baz aldığı için haklı. Biraz araştırsa “dışarıda keçi, mecliste kuzu” kıvamında olduğunu anlayacak. Doğruları söylemeye çalışanları (karanlık odalarda toplanıyorsunuz) suçlayacağına, tüm projektörlerin üstüne çevrilmesinin şaşkınlığını yaşıyor. İlçe Başkanı olurken, meclis üyeliğinden istifası yeterliydi. Şimdi Ak Parti’yi sürüklediği uçurumundan çıkartabilmek için, siyasetten tamamen çekilmesi gerekecek. Yazdığım için oluyor sanmayın. Aptal olduğumu kabul ediyorum, siz de kabullenin…
Yalçın Yönet – Osman Umuç – Lütfü Vardar muhteşem üçlü. CHP’li Belediyenin düzenlediği yurtdışı gezide Silivri’yi ve Ak Parti’yi başarıyla temsil ettiler. Kutluyorum! Geçmiş dönemde tüm yurtdışı gezilere CHP’li üyeler davet edildikleri halde, hiçbiri katılmamıştı. Kulakları çınlasın, çok büyük kabalık etmişler. Ya da bugünküler omurgasız davranmışlar. Karakaş’ın “isteyen gidebilir” iznini; İlçe Başkanı olarak mı, Meclis Gurup Başkanı sıfatıyla mı, yoksa İBB Meclis üyesi yetkisiyle mi verdiğini anlamadım. Yalçın Yönet aynı zamanda İBB Ak Parti Gurubu üyesi olarak da Kadir Başkanını bilgilendirmiştir, umarım. Kadir Babanın izniyle, CHP’li Silivri Belediyesi’nin gezisine katılımı, İBB’nin Silivri’ye desteği olarak da değerlendirebiliriz. Karakaş’ın (Kaymakamlığın organizesi) sözleri tam bir çarpıtma. Bu konuda İlçe Yönetimi, mahalle yönetimleri ve tüm üyeler bilgilendirilmiştir. Ben kaçırdım herhalde.
Bütün siyasilerin yurtdışı gezileri basının ve kamuoyunun ilgisini en çok çeken konuların başında gelir. Hele buna bir de atanmışlar dâhil olunca tadından yenmez. Düşünüyorum da (İstanbul 2010 Kültür Başkenti) çalışmaları kapsamında İBB Başkanı ile İstanbul Valisini hiçbir yurtdışı gezisini bulamıyorum. Öyle bir şey olmuş olsa genel basında manşet hazır olurdu. İstanbul Valisi mi, Ak Parti Valisi mi? Yapılacak eleştirilerin, yazılacak köşelerin hesabı bile tutulamazdı. Şimdi ben Devletin Kaymakamı, CHP’nin Kaymakamı desem tonton Kaymakamımıza ayıp olacak.
İş bu nedenle: Silivri’ye kardeş şehirler bulmak mülki amirin görevleri arasında mıdır? Bahsi geçen gezinin organizesi, masrafları, katılımcıları, davet edenlerini, alınan izinler konusunda ve kafalardaki soruları giderici, tatmin edici bir açıklama bekliyorum. Hiç olmazsa yargısız infaz yapmaktan kurtulmuş olurum.
Uzun olacak dedim, çok uzadı. Hâlbuki İl Başkanının katıldığı Ak Parti Danışma Meclisini de yazacaktım. Perşembe günü okusanız çok geç kalmış olmazsınız. Baştan sona basına açık yapıldığı için de mahrem sayılacak bir konu olmadığının rahatlığını yaşayabilirsiniz.
Perşembeye kadar huzur içinde kalın, seyahatsiz kalmayın.