Kadıköy'de bu yıl Silivri Belediyesi tarafından birincisi yapılan Karpuz Festivali'ne katılamayan üreticiler sitemlerini iletti. Festival beklentisiyle mahsullerini geç satışa çıkardıklarını ancak Kadıköy dışında bölgede bulunan hiçbir karpuz üreticisinin yarışmaya katılamamasına içerlemişler. Bu yıl ilki yapıldı zaten, seneye mutlaka bu talep ve beklentiler de düzenleyenler tarafından dikkate alınır mutlaka.
SİNEKLİ'DE ORMAN
YANGININA ERKEN MÜDAHALE
Sinekli'de pazartesi günü öğlenden sonra çıkan yangın muhtar ve köylülerin müdahalesi ile kısa sürede söndürülmüş. İtfaiye olay yerine geldiğinde sadece soğutma çalışmalarını yapmış. Müdahale etmeden İtfaiyenin gelişi beklenseydi zaten orman yangınında zarar daha da büyük olurdu. Geçmiş olsun!
BİRAZ GEÇ KALMADIK MI?
Silivri'de olup biten her şey olay mı olmaya başladı? Yoksa gerçekten sınırlarımızı aşan gelişmeler mi var gündemimizde… Gün geçmiyor ki ulusal düzeyde namımızı yürüten şeyler olmasın! Güzel gelişmeler sınırlarımızı aştığında sevinirken, olumsuzluklar can sıkıntısını katmerliyor… Furkan Eğitim ve Kültür Derneği yıllardır Silivri'de çalışmalarını sürdürmekte. İlanları görmemiz mi gerekiyordu rahatsız olmak için?! Silivri'nin tenha köşelerinde yapılanlar, yürütülen faaliyetler yıllardır devam ederken, ilan yoluna giderek kamuoyuna ulaşma cüretleri canımızı sıktı anlaşılan! Geç kaldık! Elimizi erken tutsak ne olurdu artık asla bilemeyiz… Zamanında müdahale gerekir.
TERBİYE VE HUKUK
İlber Ortaylı'nın Milliyet Gazetesi'ndeki köşe yazısında yaptığı ve Silivri'nin ülke çapında tanıtımda maalesef ağır basan yüzü alakadar eden bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum… Bakın son Askeri Şura sonrasında emekli edilen Hasdal'da tutuklu bulunan general ve amirallerin Silivri Cezaevi'ne aktarılmasına ilişkin gazetelerde atılan bazı manşetler konusunda Ortaylı'nın tespiti ne;
"Birçok toplumda ve birçok durumda geleneklere dayalı edep hukukun önünde gelir. Çünkü kanunların müeyyide (yaptırım) sahibi olmadıkları yerde gelenek ve edep kurallarının çok etkili olacağı açıktır. Türkiye maalesef edepsizliğin kol gezdiği bir ülke haline dönüştü. Bunun medyada da çarpıcı örnekleri görülüyor.
Son hafta gazetenin biri başlık attı; "Silivri'ye tayin edildiler” diye... Şûrada emekli edilen general ve amirallerin askerî cezaevi Hasdal'dan alınıp sivil hapishaneye nakledildiklerine güya nükte ile temas ediyor gibi. Başlıktaki nükte kenar mahalle kokuyor. Ama aslında manasız bir kin de var. Silivri'nin adî suçlar için bir ceza ve tevkif evi olmasına telmihte bulunuyor. Zamanla geçer veya geçmez. Yüksek rutbelileriyle bu şekilde hesaplaşmaya kalkan toplumlar için bu hareket ve üslup bir yüz karasıdır. Terbiye dediğimiz sadece köfteye değil, en başta insanoğluna, bilhassa kendisini gazeteci diye takdim edenlere lazımdır. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin eski kâtip şöhretlerinden biri de bu sefer kendini hukukçu zannetmiş; eski genelkurmay başkanının ifadesinin her şeyi açıkladığını ve asıl önemlisi hakimlerin ve savcıların buna dayanarak darbe zanlılarını mahkum etmeleri (!) gerektiğini buyuruyor. Aklımızı başımıza toplayalım. Bu tip hafiflikler ve manasız üslup acaba Mareşal Petain'i mahkûm eden Fransa'da hatta Stalinist terörün ortalığı kasıp kavurduğu 1937 Rusya'sında rastlanabilecek cinsten midir? Bazıları demokrat yaftasıyla ağzına geleni söyleyebiliyor.”
GÜNÜN SÖZÜ
Yolun var mı da, yoldaş bulamadım diye feryat ediyorsun? Gönlüne erdin mi de, gönüldaşım nerede diye sızlanıyorsun?
Önce kendini bir bul bakalım!
Ayağında diken yarası olmayan, sinesine Gül kokusu süremez! Şems-i Tebrizi