CHP de malum kasetle başlayan hareketlilik, sıradan ve iddiasız geçmesi beklenen olağan kurultayı, olağanüstü kurultay konumuna yükseltti. Kaset, birilerinin suçlanmasına vesile olurken, CHP liderini mazlum gösteren, CHP’yi hareketlendiren unsur oldu. Baş döndürücü trafiğin sonunda kurultay bitti, Kılıçdaroğlu genel başkan seçildi. Parti Meclisi %70 oranında yenilendi. Bugün ağız birliği edilip, koro halinde kötülenen kaset dirilişe neden olurda, oy patlamasına vesile olursa hayırla anılacak. Tersi gelişmeler kurultayda seçilen lider ve ekibini, kasetten siyasi çıkar ve menfaat sağlayanlar durumuna düşürecek.
Baykal’ın, Sav’ın, Tekin’in, il başkanlarının, tabanın en sonda merkez yürütmenin ortak adayı Kılıçdaroğlu, kurultay salonuna Önder Sav tarafından eşiyle birlikte mevcutlu getirildi. Olurda yolunu şaşırır, kurultaydan önce Baykal’a uğrarsa diye düşünülüp tedbir alınmış herhalde! Salona eşiyle birlikte girmesi çok daha şık olurdu. Aynı arabadan indiği Önder Sav’la salona girmek, kurultay sonucunu maceraya sokmamak olarak değerlendirilebilir. Sav’la birlikte giriş ağır geldi. İkisi birden tökezlediler, düşme tehlikesi geçirdiler. Yol açma ve güvenliği sağlamakla görevli 30 kişilik gurup, izdiham oluşturma görevlisi gibi davrandılar. Görevlerini de layıkıyla yaptılar.
Kurultay Salonunun dışı da, içi de Kılıçdaroğlu’nun dublörü bile gelse bağrına basacak, Genel Başkan seçecek kıvamda ve olgunluktaydı. Baykal var diye uzak duranların hepsi koşup gelmişlerdi. Bunların başında Rahşan Hanım geliyordu. Yanlış anons düzeltilmeseydi Genel Başkan seçilmesi işten bile değildi. Bu içten fedakârlığa “ Bülent Ecevit’i de getirdim.” jestiyle karşılık verdi. Bir sonraki durak MHP Kurultayı olursa, hiçte sürpriz sayılmayacak. İçine sinmeyenleri yapmakla ünlü afların anası Bayan Ecevit, sindiremediklerini de affetme olgunluğuna ve yaşına ulaştı.
Bütün organize aksaklıklarını hoş görme, çekilen sıkıntılara değecek duygusu dalga dalga yayıldı. Salonun yetersizliği ve hava muhalefeti tarihe tanıklık etmenin coşkusuyla bastırıldı. Katılanların % 70 memnuniyeti, azınlıkla kalanların üstünden silindir gibi geçti. Bu durum medyaya da yansıdı. En ufak bir olumsuzluğu dile getirmek, yazmak günah kabul edildi. Açık kalan mikrofonlardan yayılan “Kurultay organize edemeyenler, memleketi nasıl yönetecekler?” sözleri, gök kubbede hoş bir seda olarak kaldı.
Televizyondan baştan sona takip ettiğim CHP Kurultayını, Baykal’la birlikte izlemeyi çok isterdim. Onun duygu ve düşüncelerini anlayabilmek, söyleyemediklerini ve açıklayamadıklarını dinleyebilmek kısacası CHP’yi ve kurultayı onun gözleriyle görebilmek tecrübelerin en büyüğü olurdu. CHP’yi demir yumrukla yönettiğine inanılan bir liderin kâğıttan kule olduğuna şahit olabilmek hem güzel hem de kötü. En ibret verici olanı; Sarıgül ataklarına karşı Baykal’ı ve genel merkezi çöp kamyonlarıyla kuşatarak koruyan Çankaya Belediyesi’nin, Baykal’ı destekleyenlerin çadırlarını kaldırmayı da görev kabul etmesiydi. Kılıçdaroğlu’nun zorlu yolculuğunda, görüntü kirliliklerinin en aza indirilmesi gerekir. Kral öldü, yaşasın yeni kral diyenlerin varlığı her zaman devam edecek.
Kılıçdaroğlu’nun yıldızının parlamasında en büyük pay Ak Partiye ait. Yaptığı ataklarla iki Genel Başkan Yardımcısı’nın başını yedi. 2–0 öne geçmesi yeterli şöhreti sağlamış olsa da; Gökçek’in feda edilmemesi, İBB’nin kazanılmaması maçı berabere getirdi. Referandumda yapılacak yanlış anons, erken şampiyonluk kutlamalarına neden olabilir. İktidar olabilmek için her türlü malzeme hazır görülüyor. Helva yapacak ustalık gerekli.
Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşmasını baştan sona izledim, dinledim. Baykal’ın hitabetiyle kıyaslanması mümkün değil. Basit, yalın, sade, halk ağzıyla geçen ilk kürsü denemesi salondaki atmosfer gereği en etkileyici konuşma olarak tarihe geçti. Zonguldak’tan gelen kasket tamamlayıcı unsur oldu. İsim arayanlar boşa vakit geçiriyor. KILIÇOĞLAN en uygun olanı.
Konuşmasında iktidarı zorlayacak sihirli sözcüğü kullanamadı. Türban. Laiklik adına türbana Çin Seddi çekenlere karşı, özgürlük ve insanlık adına türbanlının derdini biz çözeceğiz diyemedi. “ Önder’imiz Kemal ” pankartının rahatsızlık verdiğinin fark edilmesi ve ikinci gün indirilmesi iyi gelişme. Bu güne kadar “ Önder’imiz Baykal ” varlığı anlaşılmadı bile.
Kurultay sonrası iki partili bir siyasi hayata hızla sürükleniyoruz. Kılıçoğlan liderliğindeki bir CHP’nin ülkenin her yöresinden oy alabileceğini düşünüyorum. CHP’li olup da CHP’ye oy veremeyenlerin yedek partisi MHP kendini yenileyememe, derdini anlatamama sorunuyla boğuşup duruyor. Aslı varken ve iktidara yürürken niye MHP’ye oy verilsin ki? Küskünü, kırgını, sabote edeniyle bütünleşmiş bir CHP ile Ak Parti 12 Eylül öncesi siyasi tabloyu geri getirmiş olacaklar. Diğerlerinin hatalarıyla yüzleşme zamanları bile kalmadı. CHP’de şimdi diriliş günleri. Kılıçlar referandumdan sonra çekilecek.
DOSTLUK ÜZERİNE
Bozulmaz denen dostluklar bozulabiliyor. Olmaz denen dostluklar yeşerebiliyor. Bozulanlara sevinen çok olurken, yeniden kurulan dostluklar birilerini telaşlandırıyor. Hüseyin Turan’la olan dostluğumuzun çok daha sağlam temellere oturduğunu hissediyorum. Geçmişteki arabozuculara, dalkavuklara ve benim üstün gayretlerime rağmen bozulmayan bir dostluk varsa bunda büyük pay Turan’a ait. Bundan anlam çıkarmaya çalışanlar, bozmak için maşa kullanmayı düşünenler kendi dostluk derecelerini gözden geçirsinler. Samimiyet testine tabi tutsunlar. Mahrem konular zırhına sığınmaktan vazgeçsinler. Başkan olanın dostu çok olur. Asıl dostluk başkanlıktan sonrakilerdir…
İKİ GÜZEL GELİŞME
Hürhaber, Belediye Meclis üyesinden sonra, CHP Parti Meclisine’de üye sokmayı başardı. Değerli büyüğümüz İhsan Özkes’i kutluyor, başarılar diliyorum. Silivri’nin CHP tarafından daha bir dikkate alınacağını düşünebiliriz.
Dikkatlerden kaçmasın diye yazıyorum. Bir süredir Belyanur Uygun imzalı haberler okumaktasınız. Küçük Uygun gazeteciliğe adım attı. Aynı zamanda Hürhaber’in küçük ortağı olan kızımıza kolay gelsin diyorum. Hoş geldin küçük patron. Hazıra konduğun Hürhaber’in bugünlere gelişindeki zorlukları anlayabileceğini, anlatabileceklerini sanmıyorum. Art düşünceli, ters görüşte bir abiden dinlemek ihtiyacı duyarsan bana ulaş. Zorlu yolculuğunda başarılar.
İktidar kalamasanız bile, dost kalın.