Dün Seymen'de yapılmak istenen tehlikeli katı atık tesisleri için Çevresel Etki Değerlendirme-ÇED toplantısı düzenlendi… Toplantı saati geldi çattı ama karşı çıkanlar salon yerine dışında bekledikleri için son anda olaya müdahil oldular denebilir… Katılımcıların önemli bir bölümünü Silivri protokolü oluşturuyordu. Toplantı için gelmişler, bittikten sonra da Seymen'i kaderiyle baş başa bırakacakları aşikardı! Zaten bölgede kurulu olan bir evsel atık tesisi var ne yazık ki!
Toplantıyı yöneten Çevre Bakanlığı yetkilisinin tahammül sınırlarını zorlayan tepkisi olmasaydı, olay da çıkmazdı belki de! İzleyici sıralarının epey gerisinde kalmış, köylerine ikinci bir tesise sabırları olmayan vatandaşların cılız seslerine, çevrecilerin cesur çıkışları eklendi. Onlar da kabul edilir tepki ölçülerinde ilerliyordu ama “Devlet görevlisiyim” diyerek “Sus”, “Dışarı çık” tarzında herkesi şaşkına çeviren Çevre Bakanlığı yetkilisinin tutumları bardağı taşırdı.
Arkalardan yükselen birkaç tepki sesinin en gür ifadesi AK Parti Meclis Üyesi Mutlu Bozoğlu tarafından ortaya kondu. “Siz kimi, nereden kovuyorsunuz? Konuştuğun insanlar vatandaş, bu ne biçim üslup?” diyerek tepki gösteren Mutlu Bozoğlu'na destek bir süredir kendini izleyici sıralarında zor tutan CHP'li Meclis Üyesi Semih Ayeş'ten geldi. Mutlu Bozoğlu'nu sinirli çok gördüm ama Semih Ayeş'i bile ayaklandıran, sesini yükseltmesine neden olan devlet görevlisi aldığı tepkiyi ziyadesiyle hak etmişti.
Aslan pozu kesen malum devlet görevlisi siyasiler ve halkın bu çıkışları karşısında adeta kuzuya döndü. Tabi öncesinde durumu değerlendirmeye çalışan belediye başkanının elinden mikrofonu almaya da yeltenince olaya Jandarma müdahale etti ve toplantı bu rezaletle bitti zaten!
Belki de amaç tam da buydu! Sunum yapıldı, halkın tepkisini önemseyen yok zaten; prosedür işletilmişti.
Seymen'e evsel atık tesisinden sonra tehlikeli katı atık tesisi yapılmaz diyemiyorum. Bu olaylı toplantının sonucundan iyi bir şey beklemek aklımın ucundan geçmiyor.
Ama biri CHP diğeri, AK Parti'den iki genç siyasetçimizin omuz omuza halkımızı savunduğunu görmek Silivri'nin geleceğine dair umudumu tazeledi.
Halkın; protokolün hantal duyarlılığını, yeterli samimiyetten yoksun tavrını yararcasına etkisini hissettirmesi hoşuma gitti.
Devleti gerekçe göstererek halkına ayar veren, azarlayan, despotluk taslayan görevli kadının tutumuna üzüldüm. Kendisine tepki gösteren halka “Ben sizin için buradayım” deyişi ise trajedilerin zirvesiydi… Devlet, vatandaşının yanında böyle olacaksa vay halimize!
İstanbul'un tüm ilçelerinden kovula kovula bu tesis ihalesi Silivri'ye kalırsa yuh bize!
Silivri bununla da yaşar da; kendisine bunları reva gören zihniyeti bu topraklar kabul etmez, var etmez!
Dün bir kez daha gördüm ki;
*yapılmış olmak için yapılan hareketler çok sırıtıyor…
*siyasiler kendi dertlerine düşmüş temsil ettikleri toplumlar ve yapılara faydaları yerlerde
*halk isyan noktasında!
*Silivri Çevre Derneği iyi ki var…
*köylü kadınlar her daim var olsunlar… toplumsal mücadelelerdeki yüreklilikleri daim olsun…
*böyle bir trajediden kahraman çıkar mı? bence çıktı; Mutlu Bozoğlu…
*e, kişisel ders çıkar mı? bence o da çıktı; Semih Ayeş meclis üyeliğini bırakmasın…
* Kılıçdaroğlu demiş ya “ ‘ben ne olacağım?' diye düşünenin bu partide yeri yok”… kendini kurtaramayan bu partiye, memlekete ne yapacak diye de ben düşünüyorum… belediye başkanları hem CHP hem de AK Parti her an topun ağızında yaşamaktan bezgin…
Mevzu tehlikeli katı atık tesisi ‘yatırımıysa' halkın ilk sandık fırsatında kimleri kapıya koyacağı ayrı ve de esaslı bir konu!
Silivri'nin, Seymen'in kötü gününde yardıma koşmayanlar, iyi günlerine ortak olmayı beklemesinler!