Engin Akın

Kaybetme alışkanlığımızın değişmesi şart!

Silivri'de bir şey değişecek, çok şey değişecek parolasıyla başladık.

Kulüpte her şey değişti ancak kaybetme alışkanlığımız değişmemiş…

Yeni sezona yine mağlubiyetle başladık…

 

Maç çıkışında bazı taraftarlar bu kadar eski futbolcunun çalıştırdığı takım “nasıl bu kadar kötü olur, içerde nasıl maç kaybeder” diye soruyor ve hayal kırıklığı yaşıyordu…

 

Belediye Başkanı 200.000 kişiyi temsil eden bir takım ruhundan, takım kültüründen bahsederek her fırsatta “altyapı, altyapı” derken sen öncekilerin gitti yoldan giderek farklı sonuç elde edemezsin ki…

 

Puan cetveli ve mali tablo her şeyi gösteriyor.

Bu takım son oynadığı 67 maçın 35'ini kaybetmiş!!!

Onun oğlunu, bunun kardeşini kayırırsan,

Belgesiz, yetersiz elemanlarla çalışırsan,

Gelişim liglerine katılmazsan,

Ambülansı bile beş dakikada sahadan çıkaramazsan,

Kaybedersin…

 

Futbolda sonuca etki eden faktörler iyi antrenman yapmakla sınırlı değil…

Bu iş bir plan program, organizasyon, sevk ve idare becerisi gerektirir.

Eski futbolcu olmak yetmez.

 

Organizasyonda görev alan herkes kesinlikle ilgili ve bilgili olmak zorunda bu çok net. Aksi halde bir kişinin beceriksizliği, yetersizliği bazen domino taşı etkisi yaratabilir.

Yıkılır gidersin…

 

İdari anlamda da ilk düğmeyi yanlış iliklersen iki yakan asla bir araya gelmez.

Bunların hepsi de bir şekilde takıma yansır.

Takım kaybederse Silivri kaybeder.

Silivri kaybederse hepimiz kaybediyoruz…

 

Biz kulübe vakit ve nakit ayıran arkadaşlarımızın başarısızlığından medet umanlardan değiliz, onun için şu kaybetme alışkanlığımızdan kurtulalım istiyoruz…

 

Bir de Belediye Başkanının ısrarla üstünde durduğu altyapı meselesi var ki bu öyle “mış” gibi yapılarak geçiştirilecek bir mesele değil…

 

Rahmetli Necati Öney zamanında Silivrispor altyapısı bölgedeki tüm kulüpleri besleyen bir öz kaynak durumundaydı. Bu kaynak kurudu ve artık ilçe takımlarımız liglere katılamaz hale geldi.

 

Sportif, sağlık, ekonomik, siyasal ve sosyal boyutları olan bu meseleyi o yalan, bu yalan al biraz da sen oyalan mantığıyla çözmeye çalışmak, çarşıda-pazarda uyurgezer gibi dolaşarak “bi liran var mı abi-abla” diye önümüze çıkanların sayısını arttırmaktan başka işe yaramaz…

 

Dolayısıyla yıllardır ihmal ettiğimiz altyapılarda bir kimlik, bir kişilik, bir karakter oluştuğunu unutmayalım…

 

Ve elimizden geleni değil, yapılması gerekeni yapalım lütfen!!!

YORUM YAP