Yerel seçimin üzerinden üç hafta geçti, tartışmaları hala sürüyor, bitecek gibi de gözükmüyor. Hâlbuki Silivri kazanan, kaybeden, her iki kesimden de hizmet bekliyor. Parti içi konular Silivri’yi unutturdu. İçteki dalgalanmaları önce ve çabuk durgunlaştıran bir sonraki seçim için avantaj elde eder. "Silivri umurumda değil, ben kendi kavgama bakarım” diyenlere vatandaş niye itibar etsin?
***
Özcan Işıklar’ın ve CHP’nin muhteşem galibiyetini küçümseme, gölgeleme, aşağılama gayretleri çok erken başladı. Kazananın mütevaziliğinden yararlanıp baskın çıkma, ezme, kazandığına pişman etme niyetleri ibretle ve de hayretle izleniyor. Nasıl bir yüzsüzlük, nasıl bir utanmazlıktır bu? ‘Tokat yiyenler’ diyeceğim hafif kalacak, bir üstü şamarsa kötü şamarlananlar; zeytinyağı gibi üste çıksanız da yüzünüzdeki kızarıklık sizi ele veriyor. Kendinizi fasulye gibi nimetten sayma huyunuzdan vazgeçin.
CHP meclis üyeleri seçim süresince birlik görüntüsü verdiler. Bu durum kazanmalarını tetikleyen unsur oldu. Daha candan olabilselerdi sayıları daha fazla olacaktı. Kaynaşmaktaki zorluk biran evvel aşılmalı, birilerinin değil Silivri’nin meclis üyeleri oldukları ispatlanmalı. Seçilmişlere halkın adamı olmak yakışır. Bu yönde olumlu adımlar atıldığını görmekten, hissetmekten mutlu olacağız. Seçilmiş başkan Işıklar’a en az benim kadar saygı göstermek zorundasınız. Tersini düşünen varsa Kandemir’in açtığı yoldan yürüyebilirler. Ak Parti kabristanında siyasi mevtalara hala yer bulunur.
Özcan Işıklar tarih yazdı kabul. Beş yıl boyunca tarih yazdım diye tarih hocalığı yapacağını sanmıyorum. Silivri tarihine yazılacak icraat gerekiyor.
Yol, kaldırım, park bahçe yapmakla bu mümkün olmaz. Seçenlerin fazla bir beklentisi olmamasının rahatlığı iddialı bir başkana yakışmaz. Hedef belirlenmeli. Bence ilk döneme yetiştirilmeyen üniversite hayali ikinci dönemde gerçekleşmeli. Tarih yazmak, tarihe geçmek, tarihe gömülmek arasındaki ince çizgiyi anlatacak ve tereciye tere satacak değilim.
***
Silivri Ak Parti’de kaybetmekten ders çıkarmanın yerini, kaybetmeyi koltuğa çevirme gayretleri aldı. Bu konuda gösterilen performans seçim döneminde sergilense ipi göğüslemek işten değildi. Bir türlü itiraf edilmiyor ama hiç kimse kazanılsın istememiş. Şimdi "Ben çok istedim ama şu şu sebeplerden kaybettik” yarışı var. Böyle bir yarışı kazananın Silivri’ye faydası olur mu? Kaybetme gerçeği biran evvel kabullenilse ve bu işteki hatam şu kadar diyebilecek babayiğitler çıksa gelecek için umut olacak. Yoksa Ak Parti birbirlerini karalayanların partisi olma yolunda hızla ilerliyor. Her an bir yerlere, birbirlerine çarpma ihtimali çok yüksek. Birilerinin bir adım geri çekilmesi, haddini bilmesi, utanması için Işıklar’ın bir daha tarih yazması mı gerekiyor!
2009 bozgunundan sonraki hata tekrarlanmak isteniyor. Ak Parti’nin kaybetme sorumluluğunu Silivri halkına fatura etmeye hiç kimsenin hakkı yok. Cezalandırma naraları atıldıktan sonra seçim zamanındaki vaatler, biz yaparız iddiaları pirim yapmıyor. "Metro gelecek” projeleri maalesef hayalci ve gereksiz görülüyor. Doğalgazı referans göstermek yerine, muhalefetteki hizmetler teminat olacaktır.
Ak Parti yetkilileri görevdeki, görev dışındaki, eskisi-yenisi, barışığı, küskünü bir olup, birlik olup Silivri halkından özür dilemeli. Seçim kazandığımızda yapacaklarımızdan daha çok yapmayacaklarımızdan dolayı değerlendirmeye tabi tutulma gibi bir duygu hissettirmeyeceğiz. Yanlış tanınmamızın nedenlerini ortadan kaldıracağız. Kaybettiğimiz halde kazanmış gibi çalışacağız sözü verildiğinde yarışa ortak olma şansı olacaktır. Çok zor bir ihtimal ama dönem sonuna kadar metro konusunda bir gelişme sağlanırsa aday kim olursa olsun seçim kazanıldı demektir.
***
Kaybetme, kazanma tartışmaları yerine hizmet yarışı; yarışa katılanlara da, Silivri’ye de büyük faydalar sağlayacaktır. Layık olan güzel davranışlarda bulunur, karşılığını alır. Layık olmayana ne söylesen, yazsan boş. Silivri her türlü güzelliği hak ediyor. İş Silivri’yi görebilmekte.
Silivri’siz kalan, Silivri’siz kalmak isteyen hep kaybetsin...