Ahmet Yücegök

KEFENİN CEBİ


Ortada saçılı paralar, yan tarafta para kasaları, çantalarelden ele arabalarla dolaşan adamlar.Para sayma makinesi bile almışlar saymakta yorulmasınlar diye.Böylece seyrederken aklıma Eski Cumhurbaşkanımız SayınSüleyman Demirel’in Cumhurbaşkanı olmadan önce Gazetecilere anlattığı bir fıkra geldi…

Değişik versiyonlarıyla bu günlerde bir çok Gazetede son olaylar üzerine okudum ama olsun…

Hırsızı, kümesten tavuk çalarken elinde tavuklayakalamışlar.Karakola götürecekler,Avukatımı isterim,demiş. Götürenler "yahu, elinde tavukla yakalanmışsın, avukat ne yapacak sana ?. " Hırsız " bende merak onu merak ediyorum " demiş

***

"Varsa cezasını çeksin " diyenlere şaşırıyorum ve soruyorum .

Ne demek yani…

"Yok mu ? "

O görüntüler…

O konuşmalar…

Ya da…

Şöyle söyleyeyim…

Paraları inkar eden var mı ?.

"Bu Paraları buraya Polis koydu " diyen var mı ?.

"Yiğidi öldür hakkını da ver. " derler…

Haklarını yememek lazım, inkar etmediler …

" tamam da , okul,cami gibi hayır işleri için orada saklıyorduk " dediler …

Hatta …

Daha da öte , Başbakana en yakın çalışan bir Bakan ;

" ben ne yaptımsa Başbakanımızın talimatıyla yaptım.Yalnız ben değil o da istifa etmeli " dedi istifasını verirken…

Gerçi onun söylemesine de gerek yok , Başbakanımızın olan biten her şeyden haberli olduğu her alinden belli. O öz güvenle de para trafiğindeki aktörlerine "iyi insanlardır " diyor,bir anlamda kefil oluyor …

***

Buna rağmen Sayın Başbakan bir gün önce söylediğini unutuyor "bu bir siyasi operasyondur , arkasında dış güçler,,faiz lobisi v.s. " diyor …

***

Geçenlerde ,benim bir yakınım …

" karışmalarına sevindim,iyi ki karışmışlar yoksa bu kadar para ortaya çıkmayacakmış, isterse başbakan kızsın " dedi…

Ve,ekledi " yıllarca süren "türban,başörtü,bıyık " tartışmalarının arkasında , ayakkabı kutuları , para sayma makinelerinin olduğu ortaya çıktı " dedi…

***

Bir kanalda tesadüfen ,rastladım, oturarak , konuşuyordu. Çok kızgındı. O da tıpkı Başbakanımız gibi yağıp esiyordu. Pensilvanya’nın bu kadar kızacağı hiç aklıma gelmezdi …

Aman Allah…

O neydiöyle …

***

Ertesi gün…

Sayın ,Başbakanımız da aşağı kalmadı , en sonunda "inine gireceğiz " diyerek ağzının payını verdi …

Bütün bunlar olurken…

Savcılık bir başka yolsuzluğun üzerine gitmek için tekrar düğmeye bastı ,dendi. Ki, bu operasyonda adı geçenler ilk operasyona gör dosyalar daha kalın ,daha kabarıkmış ...

Ama olmadı …

Olamadı…

***

Fıkra gibi …

Yolsuzlukla suçlanan (4) Bakanın üçü istifa etti , istifa edenlerden biri öyle şeyler söyledi ki,yenir yutulur gibi değil.Lakin,Başbakan veetrafı tınmadı. O hala ,dış güç,faiz lobisi, iç düşmanlar v.s…

Derim ki…

Vaktidir…

Birileri onlara" kefenin cebi olmadığını " söylemeli…

İYİ GÜNLER DEĞİL

------------------------------

Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu günden bu güne kadar yaşanmayanları bir hafta,on gün içinde yaşadık.Hala da yaşıyoruz.Her güneyeni bir gerginlikle başlıyoruz…

Böylesini yaşamamıştık…

En kötü iktidarlar döneminde bile Devlet çarkı böylesine örselenmemişti.Otoritesi bu kadar zedelenmemişti…Gayet iyi hatırlarım en bunalımlı günlerde bile Sayın Demirel " endişeye mahal yok , mahkemeler çalışıyor, parlamento yerinde,polis görevinin başında " diyordu ,vatandaşları rahatlatıyordu.Vatandaş,ne olursa olsun ortada devlet var " diyordu. Bu gün o kalmadı.Ortalık karmakarışık. Kurumlar bir birine girmiş.Mahkemenin verdiği kararı,polis uygulamıyor. Yürütme yargıyı dinlemiyor.Alenen de müdahale ediyor, tamda operasyonlar sırasında . Kısaca, otorite kalmadı. Korkulan da o. Onun için "gidişat iyi değil " diyor insanlar…

Düşünün …

İstanbul Emniyet Müdürügörevden alınıyor.Yerine küçük bir ilin valisi atanıyor.O gelen müdür neredeyse emrindeki tüm müdürleri görevden alıyor veya görev yerlerini değiştiriyor. Adam, Aksaray’da Valiymiş.İstanbul’a Emniyet Müdürlüğüne atanıyor ve ilk demecinde " bana yabancı bir kurum tanımaya çalışıyorum " dedi ama . Ve, vakit geçirmeden,tanımak filan istemeden bir sürüMüdürü görevinden alıyor. Bir sürümüdür yardımcılarını azlediyor , veya yerleri değiştiriliyor. Bazı yere birkaç gün ara ile değiştiriliyor, yenisi atanıyor v.s. .

Bir gün sonra , Savcının verdiği "operasyon "kararını "uygulamam " diyor. Ardından,Savcı Baş, Savcıyı suçluyor "operasyon sürerken dosyayı benden aldı " diyor.Baş savcı " ben haklıyım " diyor. Peşinden , HSYK devreye giriyor,o da Baş Savcıyı suçluyor. Bu arada "Hükümetin yayınladığı bir genelgeyi, Danıştay iptal ediyor, "Anayasaya aykırı,eski duruma dönün "diyor.Ve, Operasyon hala yapılamıyor.Düşünün her taraf allak bullak olmuş,o teşkilat çalışabilir mi ?.

Çalışsa bile, başarılı olabilir mi ?.

Ya da ,başarı şansı var mı ?...

***

İstanbul’da gelişen bunca sorunun çözümünü de dün ,Aksaray Valisi olup şimdi İstanbul Emniyet Müdürü olan birinden bekliyoruz. Düşünüyorum da, bu sayın Emniyet Müdürü gelir gelmez hangi Müdürü tanıdı da görevden aldı.Belli ki kendi dışından biri söyledi o da yaptı.Kılıfına uyup,uymadığına bakmadan…

Aksaray dediğin , Anadolu’da küçük kasaba kadarbir yer. İstanbul ise (39) İlçeden ibaret ve Aksaray dediğin İstanbul’un bir İlçesi kadar bile değildir…

Ayrıca, emrindeki adamları bu kış gününde oraya,buraya sürmekle , perişan etmişsin morali bozulmaz mı ?. Ve, en azından ,yeni yerinde birlikte çalışacak arkadaşlarını tanıyana kadar epey bir zaman geçecek. O zamana kadar İstanbul’un asayiş sorunu beklerse tabi …

Demem …

İçinde bulunduğumuz günler, iyi günler değil …

EN NİHAYET

--------------------

Sayın Cumhurbaşkanımız hafta içinde konuştu…

Ve…

Gayet net , anlaşılır bir şekilde "Rüşvet veya yolsuzluk varsa meydana çıkar. "

Dedi…

SÖYLER MİSİNİZ ?

--------------

Adaylarını belirlememiş bütün partilere sesleniyorum…

Efendiler…

Yetti artık…

Olay işkenceye dönüştü artık…

Aday, adaylarının turşusu çıktı…

Seçim çalışmalarına erken başlayacakları içinde sevindiler. Temmuz ayından bu yana yaşananbir süreç …

Turşuları çıktı …

Öteki yanı…

Aday ne zaman programını yapacak …

Ne zaman genel merkeze arz edecek,…

Ne zaman çalışma programını yapacak …

Ne zaman çalışmaya başlayacak …

Ve, kaç kişiye ulaşacak, ikna edecek…

Söyler misiniz ?.

GÜNE UYAN

------------------

Adam yurt dışından kaçak saat getiriyormuş…

Gümrük memuru ;

" Bavulun içinde ne var ? "

Adam ;

" Tavuk yemi "

Memur ;

"Aç bakalım "

Saatler , şangır,şungur yere dökülür …

Memur ;

"hani tavuk yemiydi "

Adam ;

"Vallahi,ben önlerine koyacağım , yerlerse ” .

HESAP BÖYLE VERİLİR

------------------------------

İçişleri Bakanı Muammer Güler’e oğlunun odasından çıkan(1.200.000.- ) TL.’sı ilgili olarak;

" Ne diyorsunuz ?. deniyor.

Bakanın cevabı ;

" oğlum Bahçeşehir’deki villayı satmıştı onun parası "

Peki, "Bankaya niye yatırmamış ?,”

" üzerinde ipotek varmış,satış o yüzden tamamlanamamış "

Peki, " bu para sayma makineleri "

"Onlar oğlumun yazıhanesinden buraya gelmiş "

Peki, " (8) bin liradan yukarı ödemeler bankalardan yapılmak zorunda , bunu bilmiyor mu ?.” gibi,gibi bir sürü soru…

Ve, cevaplar .

İşte …

Hesap böyle verilir…

Diğer Bakan çocuklarına örnek olsun !.

NE DİYECEKLER ACABA ?

---------------------------------------

"Tapusuz Köyler " sorunu…

Silivri ve Çatalca’nın bazı köylerinin tamamını ilgilendiren bir sorun…

Bu iktidar döneminde…

Kolayca halledilecek bir sorundu….

Bir gece …

Torba yasaların birinin içine iki satır yazıyla boca edilecek ve sabahı sorun bitmiş olacaktı.İstemedi.İstemiyor…

Olmadı velhasıl…

Ne var ki, bu ve benzer sorunların çözümün 16/06 /2012 Tarihli Resmi Gazetede yayınlanan bir Genelge ile Başbakana bağlanmış, bu Genelge ile tek başına o yetkili kılınmış (Bk.28/12/2013-Hürriyet,Yalçın Doğan köşesi )…

İnşallah …

Tapusuz dediğim o " Hazine " yerleri ile ilgili de " ayakkabı kutusu " görüntüleri ortaya çıkmaz …

Yine de …

Merak ediyorum…

AKP’nin Silivri yöneticileri…

Bu köylere gidince …

Ne diyecekler…

SİZ …

Cumhurbaşkanı dahil neredeyse tüm bakanların çocukları ,yaşı başı kaç olursa olsun her biri iş sahibi. Firma sahibi. Nasıl oluyor bu ?.

MERAK ETMİYOR MUSUNUZ ? …


YORUM YAP