Bir zamanlar bizim de yaşayarak tanıklık ettiğimiz kent için şöyle cümleler kuruldu…
“Biz büyük bir aileyiz…” denildi ama o büyük aileyi biz hiç hissedemedik ya da bize hissettirilemedi… Ne bir babanın verdiği güveni ne de bir annenin anaç tavrını görebildik…
Sonra yaşantımıza bir kelime daha girdi... Mutlu insanların ilçesi dendi… Ya da daha net olacak olursak; Mutlu ilçe denildi…
O kadar ilginç bir kent dokusuna sahiptik ki ne büyük bir aile olabilmenin birleştirici, sorun çözücü kısmını keşfedemediğimiz gibi mutlu insanların kentini de bulamadık…
Kime sorsak mutsuz, yalnız, nedenini bilmediğimiz yüzlerin hiç gülmediği insanlar topluluğu olduk.
Kentteki binaları renklendirdik ama insanların zihnini renklendiremedik…
Bir söz duymuştum “yumurta dışardan kırılırsa hayat sona erer”; klasik sonuç…
Ama içerden bir güçle kırılırsa hayat başlar… Büyük dönüşümler de böyle başlar...
Kentler için beyni güçlendirme, bilinç düzeyini oluşturmak, yani bir çeşit yaşam oluşturarak yumurtanın içerden kırılmasını sağlamak gerekiyor…
Tabi bunların oluşması için de insanların ilk olarak ekonomik açıdan tatmin olması lazım ya da alternatifi olarak bunu yapamıyorsak yerel yönetim bazında, sosyal donatı alanlarını artırmak… Onların gözünün içine sokmak(tabiri caizse) yani “Burada böyle bir şey var” demek gerekiyor bazen… Çünkü görmediğimiz duymadığımız hiçbir şeyi hayal edemeyiz, bu bir nevi marketlerin camlarına yapıştırılan reklamlar gibi (en iyi ve en ucuz, en büyük markaların, en büyük indirimli ürünleri bizde demesi gibi)… Veya bankaların camlarının şeffaf olması gibi (dışardan göründüğümüz gibiyiz, güveniliriz, şeffafız gelin kredinizi bizden çekin)…
Mutlu insanları görmek istiyorsak onları nasıl mutlu edeceğimizi göstermemiz gerekiyor… Sizin için bu alanları oluşturduk donatı alanları, yeşil alanlar ile sosyal faaliyetlerinizi gerçekleştiriniz demek yerine, gösterin…(yoksa biz sadece oralarda mangal yakıp piknik yaparız).
Hadi gelin…
Bakın insanlar (farklı yaşta ve grupta) neler yapıyor…
Kitabını alan gelsin sahile; okuma alışkanlığı
Kahvesini alan gelsin ya da noktasal kahve satış yerleri koyun sohbet alışkanlığı, ilişki geliştirme…
Çikolatalarını sahilde yesinler; mutluluk.
Değiştirdikleri bir objeyi (yeni bir amaca hizmet etmek için) alıp gelsinler değiş tokuş etsinler aralarında; ihtiyaca cevap verebilmek…
İnsanlara “En güzel özelliklerinizle gelin (insanlığa faydadan yana) ve onu bizim ile paylaşın” deyin, açık alanlarda sergileyeceğiniz özellikleriniz olsun, bu bir müzik aletinde olabilir bir ses, bir giysi tasarımı, bir resim, bir hikaye, bir hayaliniz bile olabilir.. v.s
Lütfen kelimelerin içeriklerini dolduralım kenti daha “mutlu” kılalım…