Başkasının yolunu seyrederek kendi yolunda ilerleyemezsin.
Kendi yolunda yürü ve yoldaki işaretleri oku.
Bu hayat yolunda, yolunun üzerinde olan bütün işaretler sen daha güvenli ilerle diye oradalar. Daha keyifli, daha konforlu ve daha mutlu ilerlemek istiyorsan işaretleri okumalısın.
Hepinizin bir amacı var bu hayatta.
Farkında olalım ya da olmayalım,
henüz bu amacı bilelim ya da bilmeyelim farketmez.
Tapduk Emre ne de güzel özetlemiş bu durumu;
“Yol bu, yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan yoktur. Yolu sorar isen, yol tektir. O da Hakk'a doğrudur. İşte, o sebepten tek bir yaratılmış yoktur ki, 'HAKK' yolunda olmaya…”
Evet, hiç bir şey amaçsız yaratılmamıştır bu âlemde.
Ruhumuz, bu amaca ulaşmak istiyor.
Ve bu uğurda yöntemler geliştiriyor.
İlk olarak aileden, toplumdan, sevdiği onayladığı insanlardan derken kendi yöntemleri beliriyor.
Belli bir yaşa gelince kendi keşifleri deneyimleri sonucu elde ettiği verileri oluşuyor.
Ama bazende bunun farkında olmayıp başkalarının yöntemleriyle ömrü bitiriyor.
Yan koltukta izleyerek araba kullanmayı öğrenemezsin.
Konfor alanından çıkıp direksiyonu ele almalısın.
Şimdi soralım kendimize;
-Hayatımın direksiyonu kimin elinde?
Hayatı tıpkı bir araçla yapılan yolculuk gibi düşünürsek, ilerde keskin bir viraj uyarısı var diyelim. Dikkate almadığında virajı alamayıp uçurumdan aşağı düşebilirsin.
Ya da aracın üzerinde ki uyarı işaretlerini okumazsan, yağın, suyun, yakıtın olmayacak yerde bitebilir.
Aslında haber vermişti sana ama sen dikkat etmedin.
Bunu hayata uyarlarsak eğer, enerjinin tükenmekte olduğunu, ileride seni neyin beklediğini olaylar veya rüyalar haber verir. Fark edersen tedbirini alırsın.
Hayat yolculuğuna devam edecek olursak;
Uyarıları dikkate aldık, mesajları okuduk, bitti mi? Bitmedi. Yolculuğu keyifli hale getirmek için unutmamamız gereken bir şey var ki, yolculuk bir ve bütündür.
Manzara her zaman çiçekli ve güneşli değildir.
Yol bitene kadar bitmez seyrimiz.
Yol bu; yokuşu var, düzlüğü var, gecesi var gündüzü var, yazı var kışı var, yağmuru var çamuru var, dolusu var karı var, dikenli yolu var, kaygan zemini var, sıcağı var soğuğu var, trafiği var yalnızlığı var, var da var.
Kainat gibi, her şey var, her hal var.
Kısaca her türlü seyir var. Her biri bize kabiliyet kazandırıyor. Kimisi mücadele etmeyi, kimisi güçlü olmayı, kimisi başarmayı...
İhtiyacını gider diye durakları var,
Pes et diye değil, dur ve dinlen diye.
Gücünü topla devam et diye.
Manzaranın tadını çıkar, bazen aynalardan yardım alarak geçmişe bak, bazen yolu kontrol et ama ilerle, yolun keyfine var.
Yorulunca çek sağa ve kendine izin ver.
Yarışın bir tek kendinle olsun.
Her zaman aynı hızda gitmek zorunda değilsin. Kendi ritminde seyret yaşamı.
Kendi önüne bak. Kendi yoluna bak.
Senin yolun başka. Senin manzaran başka.
Bırak başka hayatları.
Kendi hikayene odaklan.
Sen hangi yoldasın? Yolun neresindesin?
Ne yapmaktasın? Varmak istediğin yer neresi?
Bunun için tam da şu an neler yapıyorsun?
Aynı anda iki yolda da gidemezsin.
Hedefin kendin olsun.
Başkasına varmak isteyen kendine ulaşamaz.
Sürekli geçmişe giderekte geleceğe ilerleyemezsin. Anın tadını çıkar.
Yolculuğun keyfine var.
Yağmurun da tadını çıkar, güneşinde.
Şikayet etme şükret.
Şükrettikçe güzelleşecek yolun.
Şimdi bir de diyeceksin ki; yol bu, yola yolcu gerek, yolcuya yoldaş.
Yol bana yoldaş, yolum bana yoldaş,
Rabbim her yerde benimle sırdaş.
Bir sonraki yazıya kadar yolunuzda iyi seyirler dilerim.
Sevgilerimle