Şahin Dirik

Kendinizi böyle mi ispatlayacaksınız?

Son yazdığım ve Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'a eleştiride bulunduğum köşe yazımdan güya çok rahatsız olan birkaç meclis üyesi ablamız ya da teyzemiz ve kim olduğunu bilmediğim birkaç kişi daha yazımın altına acayip yorumlar yaparak kendilerini gösterme ve başkanın gözüne girme telaşesine kapılmışlar. Elbette isteyen istediği eleştiriyi yapabilir ancak burada amaç önemli. Yazımla ilgili eleştirdikleri konulara elbette yorumlarda polemiğe girip cevap verecek kadar seviyesiz bir insan olmadığımdan, bir köşe daha patlatayım da varsın onlar düşünsün dedim : )
Öncelikle, yazımda kullandığım “zortlamak” ifadesini çok seviyesiz bulmuşlar. Nesi seviyesizmiş anlamadım. Yeni bir ifade olduğu için çok duymadıklarındandır herhalde diye tekrar izah edeyim dedim. Gerçi anlamını önceki köşemde de açıklamıştım; “batırmak”, “berbat etmek” gibi anlamlara geliyor. Ne var bunda? Gayet seviyeli bir eleştiri işte. Haşa hakaret değil, küfür değil, hatta argo bile sayılmaz. En fazla biraz sokak ağızına kaçıyor denebilir. Duyan da bunlar günlük hayatlarında hep Zeki Müren Türkçesi konuşuyorlar zannedecek. Bilmesek inanacağız, gerçekten hayret bir şey. Bunlar samimiyetsiz hareketler, bu hareketler hep poz işte.
Benim partizanca hareket ettiğimi, hatta birilerinin bu yazıyı bana yazdırttığını, beni maşa olarak kullandığını ima edenler olmuş. Beni tanımadıklarını, kim olduğumu pek bilmediklerini, o yüzden bu yorumları yaptıklarını tahmin ediyorum. Zira benim bir şahsın ya da partinin maşalığını yapmaya zerre kadar ihtiyacım yok. Ben gazeteci de değilim. Bu işten para da kazanmıyorum. Keyif için, hobi olarak köşe yazarlığı yapan biriyim sadece. Bu yakıştırmaları kime yaptığınıza bir dönün bakın derim. Evet, ben CHP üyesiyim. Ancak ben yıllardır en sert eleştirileri kendi partime yapıyorum. Hala “Niye öyle yazdın?” minvalinde hesap soran telefonları en çok kendi partililerimden alıyorum. Rasgele açıp 3 tane yazımı okusanız ne demek istediğimi anlayacaksınız. İnanmıyorsanız Volkan Başkan'a sorun, Ekrem İmamoğlu'nu eleştirdiğim köşe yazılarımdan İBB meclislerinde kaç kere ismimi de vererek alıntı yapmış size kendi anlatsın. Hatta sizin o çok takıldığınız yazımda bile kendi partimden bir iki ismi de eleştirmişliğim var, ama bunları hiç görmüyorsunuz. Ben her şeyi olduğu gibi yazıyorum. Volkan Başkan'ın da doğru icraatlarını defalarca takdir ettiğim köşe yazılarım olmuştu. Onlarda olumlu yorumlarınızı hiç göremedim ama.
Kötü yorum yazanlar, yazının içeriğine hiç girmemiş, etrafından dolanmış, adeta kaçak dövüşmüşler. Ne Çanta'daki imar meselesi, ne Değirmenköy Sanayi Sitesi mevzuu ne de işçi grevi konusunda yaptığım eleştirilerin bir tanesine bile “yalan, iftira!” diyememişler. Varsa yoksa “zortlamak” ifadesine takılıp partizan yakıştırması yapmışlar. Ama en büyük hadsizlik, benim eğitimciliğim üzerinden eleştiri yapmaya çalışmak olmuş. Benim mesleğim yalnızca beni, öğrencilerimi, velilerimi ve iş arkadaşlarımı ilgilendirir. Onların hepsi memnunken, başarılarım gayet ispatlıyken bunu tartışmak sizin ne haddinize? Ben bugün işimi bıraksam biliyorum ki arkamdan zibilyon tane telefon gelecek, benden eğitim alanlar çok üzüldüklerini, geri dönmemi istediklerini söyleyecek. Aynı şeyi sizler için de söyleyebilir miyiz? Beş yıldır iktidar meclis üyesisiniz. Hanginiz o makamdan ayrıldığınızda Silivrili bir vatandaş çıkıp “Vah vah, Silivri çok şey kaybetti” diyecek? Beş yılda hangi projeleri ürettiniz? İlçeye neler kattınız? Ben cevap vereyim; hiçbir şey. İşte tam da bu yüzden başkanı eleştiren yazıların altında onu savunup kendinizi göstermeye çalışıyorsunuz. Başkan bu, eleştirilir, eleştirilerle doğruyla yönlendirilebilir. Siyaset ateşten gömlektir, giyen bunları göze almış demektir. Başkanın kendisi bile ciddi bir tepki göstermezken sizin yaptıklarınız komik kaçıyor. Aynı şeyi meclis açıkken orada canlı canlı da yapıyor bu şahıslar. Başkana bir eleştiri geldi mi başkandan önce kendilerini görüyoruz ortada. Şimdi meclis kapalı, bu işi sanaldan yapıyorlar. Neden? Çünkü seçimler yaklaştı, yeniden listelere girmek için kendinizi ona kanıtlamaya mı çalışıyorsunuz? Keşke böyle olmasaydı, keşke fikirlerinizle, projelerinizle kanıtlasaydınız kendinizi. Anca meclisten meclise ortaya çıkıp önünüze hazır konan kâğıtları okuyor, özel günlerden, ölenlerden, kalanlardan bahsediyor, poz veriyorsunuz. Belediyenin açılışlarının, lansmanlarının çoğuna gelmeye dahi tenezzül etmiyor, başkanınızı yalnız bırakıyorsunuz. Sahada yoksunuz, halkın içinde yoksunuz. Güya yönettiğiniz ilçenin halkının büyük çoğunluğu sizi tanımıyor bile. Siz benim eğitimciliğimi tartışamazsınız ama ben sizin meclis üyeliğinizi çok güzel tartışırım. Açıkça söylüyorum, meclis üyeliği bu değil! Ben bile bu güne kadar köşemden başkana sizden fazla fikir ve proje önerisinde bulunmuşumdur.
Şu yazıyı yazıp kendimi açıklamak zorunda kalmaktan bile hicap duyuyorum. 20 yıldır yayın yapan, şu an beş binli sayılarını çıkaran Hürhaber'de 7 yıldır düzenli olarak aralıksız köşe yazıyorum. Şu anda Silivri'de gazetecilik yaptığını iddia edenlerin yarısından çok daha fazla köşe yazım, analizim vardır. Herhalde beni onlarla karıştırdınız. Bir iki yorum yapar, başkana kendimizi ispat ederiz sandınız ama ben hakkımı yedirmem. Böyle saçma çıkışlara karşı ne yorumlarda polemiğe girerim, ne de susar otururum. Bakın, hala isim dahi vermeyecek kadar seviyeyi koruma gayretindeyim. Ancak aynısını karşı taraftan da beklerim.

YORUM YAP