Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen Kentsel Dönüşüm Toplantısını gazetemize değerlendiren Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, “Dikey yapılaşma kentsel dönüşüm değildir. Onu öyle anlayıp ranta döndürenlere karşı çok önemli bir toplantı gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, TOKİ Başkanı Ergün Turan Haliç Kongre Merkezi'nde Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar da aralarında bulunduğu 39 ilçe belediye başkanı ile birlikte bir araya gelmişti. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Kentsel Dönüşüm Yasasının uygulamasını düzenleyen yönetmeliğin konuşulduğu toplantının değerlendirmesini Hürhaber okuyucuları için yaptı.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM DİKEY YAPILAŞMAYI ÖZENDİREN BİR HALE DÖNÜŞTÜ”
Kentsel dönüşüm hakkında görüşlerini şu şekilde ifade etti: “Çevre ve Şehircilik Bakanımız, Büyükşehir Belediye Başkanımız, TOKİ Başkanı, Emlak Konut GYO Başkanı yani bu konuda otorite olan kurumlar tarafından kentsel dönüşümle ilgili İstanbul'da genel bir çerçeve çizildi. Bakan Bey yeni kanun düzenlemesi kapsamında özellikle 5 madde hakkında bilgi verdi. Kentsel dönüşüm binaların yıkılıp üstüne kat artışları yapılarak müteahhidinde karını düşünerek mecburen dikey yapılaşmayı artıran, özendiren bir hale dönüştü. Kadir Bey kentsel dönüşüm ile kentsel yenilemenin karıştırılmaması gerektiğini söyledi. Ben de aynı fikirdeyim.
Kentsel dönüşüm bakışı altında yapılan düzenlemelerle İstanbul'da dikey yapılaşma, sosyal dokuyu yaşam biçimini tehdit eden boyutlarda bozdu. Kentsel dönüşüm; bir fonksiyonu başka bir fonksiyona değiştirerek yaşam alanını genişletmek, iyileştirmek, kültürel, sosyal, ekonomik bir takım fonksiyonları oraya katmak demek. Biz kentsel dönüşümü maalesef dikey yapılaşma, kent rantlarının toplandığı bir anlayış haline getirmişiz. Bu şekilde kentsel dönüşüm değil, kentsel yağmaya dönüşüyor.
“SİLİVRİ İNSANİ GELİŞME MERKEZİ OLABİLECEK KAPASİTEDE BİR İLÇE”
Cumartesi günü yapılan toplantıda bu rahatsızlık dile getirildi. Ben orada kentsel dönüşüm anlayışına uygun bir kent planlamasının esas Silivri'de hayata geçirildiğini söyledim. Kadir Beyin bir sözü var; “İstanbul, Türkiye'den ayrı planlanmalı” der. Nüfusun neredeyse 4/1'ini barındıran, dünyanın yaklaşık 60 ülkesinden büyük bir kentin ayrı planlanıp yönetilmesi gerektiğini söylerdi. Ben de söz alarak aynı mantıkla Silivri'nin de İstanbul içinde ayrı planlanması gerektiğini söylediğim de “Çok haklısın” demişti. Çünkü Silivri sayacağım bütün politik ve sosyolojik tanımlara uygun bir şekilde tarihi geçmişi, hizmet sektörleri, lojistiği, sanayisiyle kısacası Hong Kong, Tayland gibi bir endüstri kalkınma bölgesi, dünyanın ekonomik merkezi olabilecek kapasitededir.
Silivri'nin insani gelişme merkezi haline getirilecek bir bölge olduğunu anlattım. Bunun en büyük öne çıkan fonksiyonu arazi yapısı gereği 430 kilometrekarelik, birinci sınıf ve kentin çevresinde bir tarım inovasyonu yapabilecek avantajlara sahip oluşumuzdur.
“GIDA TERÖRÜNÜ HAFİFE ALAMAYIZ”
Dünya bugün artık yüzünü yenilenebilir enerjiye döndü. Enerji maliyetinin sıfır olacağı çok yakın bir gelecekte en büyük değer gıda üretimidir. IŞİD, PKK, PYD, FETÖ teröründen çok daha tehlikeli bir terör var; insanın sağlığını mutasyona uğratacak kadar tehdit eden gıda terörü. Bugün hastanelerin bütün tabelalarında kanserle ilgili bir yazı görürsünüz, İstanbul'a gidene kadar bakın bütün hastanelerin ana tanıtım teması kansere dönüşmüş. Gıdayı yönetilebilir bir politika haline getirip dünyada tarımın yeryüzüne çıktığı bir toprak olan Türkiye'de tarımı yeniden hatırlatmamız gerekecek. Bu görev lojistik birçok avantaja sahip Silivri gibi kent çeper merkezlerinde gelişir, olgunlaşır, demlenir, yetişir, ondan sonra transfer edilir. Bu dünyanın her tarafında böyledir. Hollanda'da Rotterdam'da gelişmiş bütün Hollanda'ya dalga dalga yayılmıştır. Trakya'nın verimli topraklarında bu bilgiyi üniversitelerin beşiğinde, bilimin göbeğinde geliştireceğiz ve Türkiye'nin birçok bölgesine ihraç edeceğiz. Her kentin bir fonksiyonu olmalı. Bizim kentimizin fonksiyonu kent ve çevresi tarımın öncelendiği, hizmet sektörlerini geliştiren ama bir ötesinde de bilim merkezi, eğitim anlayışı olması. Burada insani gelişme merkezi haline getirecek bir dönüşme yaratmamız lazım. Bizim kentsel dönüşümden anladığımız bu.
“REİNA CANİSİ İSTANBUL'UN YAPILAŞMA KÜLTÜRÜ YÜZÜNDEN 15 GÜN SAKLANABİLDİ”
Reina canisi oralarda nasıl kaybolabildi? 15 gün İstanbul'da bulamadık. 30 katlı dikey yapılarda, insanların birbirini tanımadığı yerde, İstanbul'un bu yapılaşma kültüründe kolayca bulamazsınız. Eski mahalle kültürü yaşansa, bu dikey yapılaşma yerine normal yapılaşmalar olsa kimse İstanbul'un o karanlıklarında kaybolamaz. İşte buradan bile ders çıkarmamız lazım. 30 katlı binalarda her türlü melanete açık kapı bırakırsınız. Dikey yapılaşma kentsel dönüşüm değildir. Onu öyle anlayıp ranta döndürenlere karşı çok önemli bir toplantı gerçekleştirdiğimizi düşünüyorum.”
“HESABINI TEK TEK SORACAĞIM”
Alipaşa Mahallesi'nde tarım arazisine kurulmak istenen yasal olmayan sanayi sitesi hakkında da açıklamalarda bulunan Başkan Işıklar, sert uyarılarda bulundu. Işıklar, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz burada zaten farkındayız, farkında olmayanlara söylüyorum. Maskoop'cuları getirenleri de Bakan Beye söyledim. Bakan Bey de müthiş bir şekilde karşı çıktı. Hiçbir şekilde Bakanlığın bilgisi yok. Bundan sonra ayaklarını denk alsınlar. Kalkınma Bakanlığının buralarda uygulanmayan başka bir maddesini kullanarak, Şehircilik Bakanlığının dahi haberi olmadığı bir projeyi yaratan kişi eski bir belediye başkanı. İsmini vermeyeceğim, o kendini bilir, çok istenirse söyleyeceğim. Bu mevzudan uzak dursun. Öyle kalkıp sağa sola sahte şikayetler yaparak, birilerine istinatlar yaparak emniyetle haşır neşir olacağına kendi işlerine baksın. Bu rüzgar geçer. Bunların hepsinin hesabını kamuoyunda tek tek soracağım onlara. Bu işten kurtulacağını hiç zannetmesin. Benim bu işi takip etmediğimi falan düşünmesin. Sizin vesilenizle uyarıyorum bu Maskoop'cuları; ikinci üçüncü kez gelmeyi cesaretlendiren bu projelerin peşini bıraksınlar. Bizim tabutumuzu cenazemizi görmeden yaptıramazlar.
“AYAKLARINI DENK ALSINLAR”
Polise gidip ispiyon yaparak ait olduğu kültürü bize yapıştırmaya çalışanlar var ama bize yapışmaz o. Bir eski belediye başkanı, bir eski ilçe başkanı, bir eski meclis üyesi bunların üçü de kendilerini hazırlasınlar; en büyük melaneti bütün kamuoyunda önünde teşhir edeceğim onlara, hayatları boyunca unutamayacakları dersi alacaklar. Bu olağanüstü halin içerisinde acaba bir belaya sardırabilir miyiz, bir iftiranın altında onu ezebilir miyiz gibi düşünceler kurarak benimle uğraşacaklarına bu memlekete hayırlı bir şey yapmaya çalışsınlar.
İtibarı kalmamış bu üç tane şahsa ve bunların iki tane tetikçisine ben gereğini yapacağım. Hiç merak etmesinler, her şeyin fakındayım ama Türkiye'nin bu şartlarında konuşulacak şeyler değil. Şu an ordumuz, askerimiz savaşta. Onların arkasında olmamız lazım. Ne zaman karşılıklarını alacaklarını ben biliyorum.”
Haber MERKEZİ