Silivri Belediye meclisi, Aralık oturumu için Pazartesi günü Bora Balcıoğlu Başkanlığında toplandı. Başkan Bey, önceki dönemden alışık olduğumuz üzere geçen ayda yapılanları özetleyerek, yeni dönemde planlanan çalışmaları hakkında detaylar verdi.
Ardından sırayla CHP, MHP ve AK Parti Grup sözcüleri kürsüye çıktı.
Önder Çolak'ı insan olarak sever, takdir ederim pek çoklarınız için de durum aynıdır. Yıllardır gerek sosyal alan gerekse siyasetin içerisinde gerçekleştirdiği çalışmalardan son derece nazik, naif ve iyi niyetli yaklaşımları dışında olumsuz bir duruma şahitlik etmedik. Ancak Grup Sözcülüğü işini ya gönülsüz yapıyor ve bu sorumluluk kendisinden alınsın diye uğraşıyor ya da gerçekten elinden gelen bu kadar. Hazırladığı uzun konuşmasının Silivri ile alakasını kurmak için 2025 yılına yönelik iyi dileklerini işitene kadar beklemek zorunda bizi bırakmasının amacı gerçekten nedir? Anlayan biri varsa çıksın izah etsin. Yanı başında başkanlık kürsüsünde Bora Balcıoğlu, karşısında CHP İlçe Başkanı İbrahim Kömür oturuyordu. Sergilenen Grup Sözcülüğü performansından memnun ve mutluysalar kime ne demek düşer ki!? Silivri dışında her konuya nefesi yetişen ve konuşmasında yer bulabilen Çolak'ın ilçemiz meselelerine eğilmesini beklemeye benim sabrım kalmadı. CHP taraftarları bile MHP Grup Sözcüsü Sultan Aşkın'ı izlemek için meclise geldiğini açıkça ifade ettiği nokta aslında sözü bittiği yer.
Bora Balcıoğlu, Grup Sözcüsünün desteğini duymaya, etkisini yanında hissetmeye neden ihtiyaç duymaz, bunun boşluğunu nasıl hissetmez?
Saat 10.30 olarak ilan edilen ve 11.15'te başlamayı adet edinen (bu gecikmenin de giderek sevimsiz bir hal aldığı sebep olanların fark edeceği yok, ifade etmiş olayım) meclis oturumlarından evvel Başkan Bey, Grup Sözcüsüne hiç mi sual etmez “Bu ayki konuşmanızda hangi meselelere eğileceksiniz” diye?
Başkan Bey'in Silivri'yi birlikte yönetme kararlığı içinde yanıp tutuştuğu yerde en başat aktörlerden biri olan Grubunun Sözcüsü neden yerel mevzulardan bu kadar alakasız bir seyir izler?
Bora Başkan, “Kendi işimi kendim görürüm” yaklaşımı ile yaptıklarını anlatmayı, muhalefetin eleştirilerini bizzat yanıtlamayı da üstleniyor. Grubu ile şahsi siyasi üslubu arasındaki ciddi farka bakınca bu anlaşılabilir tabi. İlkinde hakim olan ayrılıkçı eğilim, Balcıoğlu'nda kucaklayıcı, yatıştırıcı, birleştirici tavrıyla ahenk yakalamakta henüz zorlanıyor. Tarihi bir çoğunlukla seçtiği meclisin kendisini yükseltmesi, gücüne güç katması yerine onları sırtlamaya yönelik yaklaşımının ne kadar yorucu olduğunu Başkan Bey geri dönüşü olmayan yola girmeden fark eder umarım.
Aralık meclisinde bir dönem hasret kaldığımız “engelleniyoruz” söylemini Başkandan duymaya yeniden başladık. Daha çok da duymaya hazırlıklı olmalıyız. Engelleyenlerin hedeflediği siyasi rakiplerine zarar vermek yerine işlerine çokça yarayan durumlara yol açtıklarını anlamalarını beklemiyorum. Halkın iradesine karşı çıkma olarak algılanan baskıcı tutumlar sonucunda hizmet mahrumiyetini de bizzat yaşayan vatandaştan destek bulmayı beklememeleri gerektiğini genel iktidar saikleri öğrenemedi. Bazı cezalar gecikebilir ama muhakkak tecelli eder.
Silivri Belediyesine yönelik özel bir yaptırım yoktur ama genel CHP/AK Parti çatışmasından ilçemizin de payına düşeni alacağı muhakkak. Bu Belediye Başkanı Balcıoğlu'nu yorar belki ama demagoji ve politik söylemlerini geliştirme hızı göz önünde bulundurulduğunda yüzdürmeye kararlı olduğunu sıkça vurguladığı geminin yelkenlerine azımsanmayacak rüzgar olur.
Dünkü meclisin havasını, Mevlana aşkıyla yatıp tutuşan meclis üyeleri ve Başkan Beyimize daha anlaşılır olması için, ünlü tasavvufçumuzun sözleri ile özetleyeyim: “Sertlikle karşılaşınca iyi ol, çünkü keskin kılıç yumuşak ipeği kesmez.” Yeni makam aracına doyamadan garaja çekilmesi ve sürpriz İller Bankası kesintilerini saymazsak Silivri'de iktidarın baş aktörü, muhalefetin salvoları karşısında Mevlana'nın dizelerindeki felsefeye uygun davranışları ile ilk 6 aylık acemilik dönemini neredeyse hasarsız atlattı diyebiliriz.