Av.Arb.İlkay Doğan

Kim hesap verecek?

Depremden sonra göçük altında kalanların kurtarılmasını bekledik. Sağ çıkan her canlı için sevindik. Elif ve Ayda ile gözyaşı döktük. Minicik bir el bize umut oldu.  Ancak ölü sayısının her geçen gün artması ve her deprem sonrası ağır kayıplar veriyor olmamız “artık bunun bir sorumlusu olmalı” dedirtiyor insana. Çünkü böyle zamanlarda  “Zaman her şeyin ilacıdır” lafı işlemiyor.

30 Ekim depreminden sonra aralarında yapı müteahhidinin, inşaat mühendisinin ve market sahibinin  de bulunduğu kişiler hakkında soruşturma başlatıldı ve hatta 7 kişi tutuklandı. Bu tutuklamalar elbette acıların dinmesini sağlamayacak ama her suçun bir karşılığının da olması gerekiyor.

BU DAVALARDA ZAMANAŞIMI VAR MI?

Çıkan haberlerde gözaltına alınan müteahhitlerin ve fenni sorumluların “Bina 35 sene önce yapıldı. Binanın tamamlanması ile bizlerin sorumluluğu kalmadı” savunmaları yaptıklarını görüyoruz. Gerçekten 35 sene önce yapılan bir binanın depremde yıkılmasından dolayı kim sorumlu tutulmalı? Kanuna baktığımızda hukuki ve cezai iki tür sorumluluk bulunuyor. Hem haksız fiilden kaynaklı tazminat ödeme yükümlülüğü var hem de taksirli adam öldürme ve yaralamadan cezai sorumluluk var. Yine bu konudaki tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımı bulunuyor. Ancak Yargıtay 10 yıllık sürenin başlangıcını binanın tamamlanmasından itibaren değil zararın oluşmasından yani deprem sebebi ile binanın yıkılmasından itibaren başlatmış. Ben de mahkemelerin zamanaşımı itirazlarını kabul etmeyeceği kanaatindeyim.

KİM, NE KADAR SORUMLU?

Yine bir çok kararda  binanın müteahhidi ile proje müellifinin, hasarın meydana gelmesindeki kusur oranları ne olursa olsun, oluşan zararın tamamından sorumlu tutulduğunu görüyoruz. Örneğin deprem nedeniyle yıkılan bir binaya ilişkin alınan bilirkişi raporlarında inşaat mühendisinin, yanlış teknik hesaplamadan dolayı %1, yapının müteahhidinin ise eksik malzeme kullanımından  %99 oranında sorumlu olduğu tespit edilse de zararın tamamını yapı müteahhidini bulamayan inşaat mühendislerinin ödediklerini görüyoruz. Herkesin kusuru oranında sorumlu olması gerekirken eksik malzeme kullanan ve elde ettiği menfaatin miktarı da mühendise göre çok fazla olan müteahhidin, hiçbir şey ödememesi haksızlık olarak kabul edilmelidir. Bu sebeple müteselsil sorumluluk yerine kusur oranında sorumluluğun kabul edilmesi yerinde olacaktır.

YAPIDAKİ DEĞİŞİKLİKLER YA ENGELLENMELİ YA DA DENETLENMELİ

Son depremde gördük ki birçok bina; inşaatın tamamlanmasından sonra alttaki işyerlerinin duvarlarının hatta kolonlarının kaldırılması sebebi ile yıkılmış. Can kayıplarımızın en büyük sebebinin bu olmasına rağmen bu konuda şikayet olmadan denetlenme yapılmıyor olması da çok büyük eksiklik.

İnşaat sektöründeki mevzuat boşlukları başka kanunlarla veya yüksek mahkeme kararları ile doldurulmaya çalışılsa da bir bütünlük içinde yeni düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Özellikle binaların şikayet olmasa da belirli aralıklarla kontrol edilmesi yapılan imara aykırı değişikliklerin de önüne geçilmiş olacaktır. Her depremden sonra alınacak tedbirleri konuşsak da bunun için eyleme geçmek için artık zamanımız kalmadı hatta geç kalındı. Bu sebeple alınan deprem vergilerinin doğru şekilde kullanılması ile 2021 bütçesinin planlanması ve bir daha bu acıların yaşanmaması gerekir.

YORUM YAP