23 Haziran seçimlerine yaklaşırken esen rüzgara bakıyorum da kaybettirenin ne olduğu hususunda gözlemimi sizinle paylaşmak istedim… Bütün adaylar üç aşağı beş yukarı vaat babında aynı şeyleri söylüyor… Ama ‘söylediklerini yapabileceği konusunda inandırma hususu' işin, oyun rengini belirliyor. AK Parti'nin kan kaybetmeye başladığı süreci dikkatlice izleyin… Eskiden “AK Parti söylerse yapar” algısı vardı… O algı zayıfladı, zayıfladı ve 17 yılın sonunda bitti demesek bile can çekiştiği ortada! Yaralı bir iktidar, kay kaybetmesine seyirci kalırsanız, can çekişme faslıyla yüzleşirsiniz… Ha onu da görmezden gelirseniz, ‘cenazede' gözyaşı dökmeye hazırlanın. İş işten geçtikten sonra dizlerinizi ne kadar dövseniz nafile!
Oysa AK Parti'ye en başta kazandıran alternatifi oldukları iktidarın bugün kendilerinde gözlemlediğimiz güven kaybıydı, söylediklerini yapmama, yönetici olarak yönettikleri insanların gerçeklerinden kopma durumlarıydı…
AK Parti, zaman içinde iktidarın rehavetine kendini bırakmayı ve “Biz ne yaparsak yapalım bu halk bizi seçer”e sırtını yaslamayı, yani kolayı seçti…
Ne yazık ki; öyle bir yağma yok! Bunu 31 Mart'ta İstanbul'da AK Parti, Silivri'de de CHP gördü…
Güven; elde edilme koşullarına kıyasla çok kolay kaybedilen bir şey! Sıfırdan inşası da 2., 3. seferlere göre kolay sayılabilir… "Güven ruh gibidir, terk ettiği bedene asla geri dönmez..." sözü inşallah doğru değildir çünkü bu durumda hayat da siyasetçinin işi de çok zor olur…
‘Kim kaybediyor?'un muhasebesini yaparken, tabi bu süreçlerin her zaman da bir kazananı olmuyor! Onlar işte en kötüleri… Hepimizin kaybettiği! Siyasetteki kayıplar büyük ölçüde kamu ve toplumsal uzantılı olduğu için; burada genelde zararın önlenmesi devreye giriyor, kazanmak ve kâra döndürülmesi sürecin çok daha kompleks ile zaman isteyen tarafları.
Bireysel çözümler ve çarelerle ancak günü kurtarabiliriz… Her gün aynı endişeyi taşımak yerine gelecek odaklı, uzun vadeli çözümlerle meşgul olmamız, onlara odaklanmamız gerektiği aşikar…
Görmezden gelmek, ötelemek kolay çözülebilecek sorunları devasa hale getiriyor…
Bugünü yaşamayı esas almak sadece keyifli yönlerini içermiyor ona dair sorumluluklarınızı da yerinize getirmeyi kapsıyor.
Cuma günü için fazla germeyeyim sizi : )
GÜNÜN SÖZÜ
Aynadaki sen...
Kendini kanıtlama uğraşında elde ettiğinde ve dünya seni baş tacı yaptığında, aynaya gidip kendine bir bak. Ve ona kulak ver. Çünkü senin hakkında hüküm vermesi gereken, baban, annen, ya da eşin değildir. Yaşamında en belirleyici olan, aynadan sana bakan kişidir.
Kimileri, senin iyi bir arkadaş ve harika birisi olduğunu söyleye bilir. Ama önemli olan aynadakinin sana söylediğidir.
Aynadaki kişinin gözlerinin içine bakamıyorsan eğer, aslı memnun edilecek kişi odur; gerisini boş ver. Çünkü bu yolculuğun sonuna dek seninle olan odur.
Aynadaki kişi dostunsa eğer, en tehlikeli ve zor sınavı kazandın demektir. Yaşam yolunda herkesi kandırabilir, ardından övgüler, tebrikler alabilirsin ama aynadakini kandırdıysan, sonunda elde edeceğin, acı ve gözyaşıdır.
*Alıntı