Bİnlerce yıldır insanlık, tarihsel toplumsal, duyuş, düşünüş, gelişme sürecini, kültürel ilişki ve dinamiklerle devam ettire gelmiştir.
Günümüzde bu iletim, enformasyon öyle bir boyut ve hal almıştır ki… Taşıyıcılar (gazete, kitap, tiyatro vs.) zarar ziyan, zul görürse, zaman, uzam ve değer manasında kültürel kayma, bozulma büyük, hem de ölümcül olacak demektir!
Zira, "Kültür insanı, tabiat hayvanı korur" değil mi?
Nasıl desem, nasıl anlatsam bilemiyorum artık...
Ortak bir lisan ve hümanite bulmakta en çok zorlandığımız, utanç dönemlerini yaşıyoruz uzun yıllardır.
Siz bu çağda; Cern'de insanlar dünyanın varoluşunu bilme, anlama adına yerin metrelerce altında emek, zaman harcadığı; kafa patlattığı gelişmelerin yaşandığı dönemde hala gazete kapatıp, yazarları hapsedip, sanat-bilim insanlarını tekmelerseniz, apronda deve kesen angut zihniyetle bir adım yol alamaz, rezil rüsva olursunuz…
Elbette bu kültürel bağışıklığımızın, güvenlik eşiğimizin tarumar edilmesi, yıkılması demektir. Ve... hal'i pür melalimiz böyle endam ederse, darı ambarının "kımıl zararlısı" gibi zehirlenerek, ölümünüz kaçınılmaz demektir!
Zannetmeyin ki bu gidiş ve hal sizin lehinize-hanenize artı olarak geçecek (!)
Dünya denen ambarın bereketinden payını alamayan kımıl zararlısı olmaktan öteye gidemezsiniz ve...
Siz eklem bacaklılar gibi sırt üstü devrilmiş, kımıl kımıl yaşama tutunmaya uğraşırken, dünyanın egemenleri ambarın zenginliklerini tüketmeyi, koca ambarın tek sahibi, hükmedeni olmayı sürdürürler...
O halde tekrar etmekte büyük fayda var efendim;
"Kültür insanı, tabiat hayvanı korur."
Eğer, hem tabiatınızı, hem de kültür varlığınızı…
Kültür araçlarınızı koruyamamışsanız ise, emperyalizm ne hayvana ne de insana insaf eder... Bilesiniz!
"Eee.. de bakalım, lafı nereye getirmek istersin ?" diye, hala bir çıkarımda bulunamadıysanız ise, çok vahim ve nafile, hem de ayıp derim ben!
Bakın böcekler bile, tehdit-tehlikeyi algılamada antenlerini, duyargalarını kullanıyorlar. Anlamalısınız ki kullanılmayan uzuv ve hissiyat zamanın sarkacında bir o yana, bir bu yana dönenirken, altındaki derin uçurumun zerre kadar farkında olamayarak, ipin kopmasıyla derin, karanlık boşluğa doğru gürültüyle yuvarlanır!
Ya da kullanmaya kullanmaya akıl ve vicdanı kararır ve körelir Âdemoğlunun (!)
Âdem deyince... Cennetin kızıl elmasını dişleyen Âdem'in günahını ömrünce taşıyan, coğrafyamın Âdemoğulları;
çok istiyorsunuz ya orada olmayı…
Siz kovulduğunuz cennetin kapıcısı bile olamayacaksınız bu gidişle…
Son söz; Cumhuriyet yazarlarına ve tüm hapsedilmiş düşün insanlarına hemen, acil özgürlük adına çağrımız olsun.