Gerİde bıraktığımız Genel Seçimlerden bu güne, Silivri Siyaset sahnesinde ismi geçenlerde ses seda yok. Bilhassa "Yerel Muhalefet” kanadında.
Lakin...
Ne olursa olsun…
7 Haziran 2015 Genel seçimleri bitti…
Hatırlarsınız başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin neredeyse tamamı, ciddi programlarla seçmenin karşısına çıktılar.
Örneğin; Emeklilere (2) ikramiye.
Asgari ücret…
İktidar partisi haricindeki tüm büyük muhalefet partilerinin programında vardı. Rakamlarda farlılık olsa da vaatler üç aşağı beş yukarı ayni şekilde sıralanıyordu…
Belki de o nedenle, seçmen, sandıkları açıldıktan sonra, iktidara karşı ortaya çıkan % 60’a yakın rakamını bir blok olarak algıladı…
O nedenle de…
Sanki %60’a yakın oy alan bu blok ortak hükümet kurabilir diye umutlandı. Hoş, bakınca çokta yanlış bir durum değil bu durum...
Neyse… Yeminden sonra toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını seçecekti.
Televizyondan olayı izleyen % 60’a yakın grubu oluşturan seçmenin beklentisi TBMM Başkanı kendilerinden çıkmasıydı... Gayet tabii ki… Öyle olmadı ve hayal kırıklığı yaşadılar. Seçimden bir gün sonra az da olsa yerine gelen moralleri tekrar bozuldu…
Birlikten kaçan tarafa kızdılar…
Öfkelendiler… Şimdi… Sıra… Hükümetin kurulmasında… Aşağı yukarı ayni şeyleri söylemiş olan muhalefet partilerinin tabanları yeni hükümeti "muhalefet kursun” istiyor...
Hem de bir an önce…
Nedeni de belli… Bayram geliyor…
Emeklinin ikramiye meselesi var…
Her üç partinin seçim maratonu boyunca söylediklerini ana başlıklar halinde çıkarmış olan bir çok kişiden duyduğum bu yöndeydi...
Tekrar seçim… Yeni seçim … Kimseden duymadım…
ÖYLE DE OLUYOR NİTEKİM
Geçmişte, Silivri Köyleri ile Merkezde yaşayanlar arasında, ihtiyaçlar bağlamında önemli farklılıklar vardı. O nedenle de, Silivri Merkezi ile uzak mahalleleri arasında her zaman farklı gündemler olurdu.
Bu 30 Mart 2014’te sona erdi...
Artık… Yasalar önünde, Sayalar Köyü veya Beyciler Köyü, İstanbul’un Beyoğlu İlçesinin bir Mahallesinden farklı değil…
Yani… Evinde inek beslemek, keçi beslemek, tavuk beslemek yok…
Peki. Ne var?
En yakın fabrika olan bir yere göç etmek var… Ya da… Mahalleye servisi olan bir fabrikada işe girmek…
***
Tekrar başa dönelim…
İdari yapıya göz atalım isterseniz…
Geçmişte, Silivri Beldeleri ve köylerinin tüzel kişilikleri varken, yani bütçeleri varken, Belde sakini veya köy sakini, kendi yöneticilerini seçiyordu.
Dolayısıyla…
Eksikliği, fazlalığı, yapılanı yapılmayanı, akşam sabah karşılaştığı, seçtiği yöneticinin önüne koyuyordu, ona göre de seçmende payına düşeni alıyordu...
Şimdi. Silivri ile Sayalar veya B.Çavuşlu Mahallesi arası (40) Kilometre mesafede, dolayısıyla seçmiş olduğu yönetici ile arasında ki mesafe o kadar...
Ve, 2014’e kadar Köy olup, sonrasında Mahalle olan öteki mahallelerde ikamet edenler için de ayni şey geçerli…
O zaman… Silivri’nin Merkez Mahalleleri ile eski belde ve köy statüsünde olup 2014’de Mahalleye dönüşenlere verilecek hizmet ayni olabilir mi?
***
Ve… İşin ne kadar zor olduğunu bir de Silivri Belediyesi açısından bakalım isterseniz… Her Mahalleye ayni şekilde hizmet götürebilmek için ayni hizmet araçlarının (insan dahil) her mahallede bulundurulması gerekmez mi?
Peki. Bu mümkün mü?
Değilse de... Merkezden o kadar uzakta olan bir alana hizmet götürmek kolay mı? O zaman da… Bunun anlamı! Beldeleri ve köyleri "boşaltın” demektir... Nitekim öyle de oluyor…
KABOTAJ BAYRAMI
1 Temmuz… "Kabotaj Bayramı”
89 Yıl önce ilan edilen bir bayram.
Başka anlamları da olan.
Çokta önemli bir gün.
Bu yılda kutlandı. (Resmen, şekil yerine getirildi.) Oysa… Silivri denizi olan bir ilçe...
***
Ne desem bilmem ki!
HEP AYNI TERANE
AKP, İktidara geldiği günden bu güne "dini duyguları” hep sömürdü...
Hep, o alanda çalıştılar…
O alanda oy devşirme yoluna gittiler hep… O alanda, aklınıza gelebilecek ne kadar değer varsa hepsini kullandılar...
İktidarda kalma adına bu güne kadar, amaçlarına hizmet için, her Ramazan ayında aklınıza gelebilecek ne kadar eylem varsa yaptılar. Yapıyorlar.
Öyle anlaşılıyor ki, yapmaya devam edecekler…
***
Seçimler biraz da olsa uyarmıştır diye düşünüyordum… Bu manada, tam da "yapmıyorlar bu yıl dikkat ediyorlar” diyordum ki, diyemedim. Çünkü… Önümdeki yerel gazetenin birinde "AK Parti (4) bin kişilik iftar yemeğine ev sahipliği yaptı” haberi gözüme ilişti ve o nedenle "yanılmışım” dedim kendi, kendime.
Haberler sonraki günlerde de devam etti… Birkaç gün sonra…
"İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin verdiği iftar davetlerine ev sahipliği yapan Ak Parti İlçe Başkanlığı dün akşam Fatih ve Alibey mahalle sakinlerini ağırladı” diye başka bir haber …
Bu defa, yemeği verenin İBB ‘yi işin içine katmış ama haberin başlığını okuyan, iftarı "AKP veriyor” zannediyor. Hoş, istedikleri de zaten o...
Fotoğraf karesine bakıyorum...
Silivri’de bir çok partinin ilçe Başkanlığı varken, yalnız AKP ilçe Başkanı, AKP Meclis Üyeleri ve AKP Mahalle temsilcisini görüyorum…
Konuşmacılara bakıyorum…
Onlarında tamamı AKP yöneticisi veya temsilcisi…
Evet … Yemekler bedava…
Ama birileri… Bir yerlere bunun parasını ödüyor, muhtemelen de, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi…
Yani… Ödeyen AKP değil…
Peki… Kim? Gayet tabii ki "vatandaş”. Onun parası… Ama… Masalara bakıyorum…
En önde AKP İlçe yöneticileri…
Bir başka gün, bir başka mahallede, ayni şey devam ediyor…
***
Bakın şimdi! Bazı mahallelerde Silivri Belediyesi de yemek verdi… Peki. O yemeklerde. Hiç CHP lafını duyan oldu mu? Ya da… Belediye Başkanından başka, her hangi bir CHP yöneticisi veya mahalle temsilcisi konuştu mu?
Özetle… AKP bunu hep yapıyor…
Hiçbir iktidar, bu kadar dini siyasete alet etmemişti…
DESTEKLENMELİ
Her hafta laf etmeye başlayınca bazı çevreye duyarlı dostlar "Silivri Çevre Derneği” üzerine neden bu kadar gidiyor, parlatmak için mi, yoksa başka bir şey mi var diye, kuşkulanmaya başlamış…
Şu kadarını söyleyeyim…
Çevreyi korumak herkesin görevi. Ama, olmuyor. O nedenle… Çevrenin korunması ile ilgili, her kim bir adım atıyorsa desteklenmeli...
DÜNYANIN SONU DEĞİL
Klasik laf… "7 Haziran sonrası, siyaset cephesinde, yeni bir gün.”
AKP’nin tek başına iktidarı sona erdi…
Bardağın dolu tarafından bakıyorum. Avrupa’nın neredeyse tamamına yakın ülkesinde olan bir yönetim şekline Koalisyonlar başlıyor…
Evet. Koalisyon…
Yani "uzlaşma”.
(13) yıldır unuttuğumuz bir durum bu...
Belki de… O nedenle… 7 Haziran sonrası, siyasilerin bulunduğu alanlarda durgunluk söz konusu…
***
T.B.M.M Başkanını seçti…
Bundan sonra… Meclisin diğer organları seçilecek… Cumhurbaşkanı, bu güne kadar, seçimlerden birinci çıkan parti başkanına Hükümeti Kurma görevini vermesi gerekiyordu ama vermedi.
Bu da bir ilk…
Şimdi. Hükümeti kurma görevini almış olan, siyasi parti başkanı, kurmak istediği Hükümete destek amaçlı diğer partilere ziyarette bulunacak… Destek bulamazsa… Görevi Cumhurbaşkanına iade edecek…
Cumhurbaşkanı ikinci çok Milletvekili çıkaran Partiye Hükümeti kurma görevini verecek. O da aynen birincinin yaptığı gibi partileri dolaşacak…
Oldu, oldu…
Olmazsa erken seçim görünüyor…
Erken seçim de.
Dünyanın sonu değil…
KOMŞUMUZ YUNANİSTAN
Bir klasik daha…
"Komşularımızla sıfır sorun” diyen AKP İktidarında, geldiğimiz nokta "Sıfır komşu.”
Komşularımızın çoğu ile diplomatik bağımız kalmamış…
Yunanistan ve Bulgaristan ile düşman değiliz ama sıkı bir dostluğumuz da yok…
***
Yunanistan’daki ekonomik kriz, bu gün meydana gelmiş bir olay değil, uzun zamandır devam eden bir mesele…
Bildiğim kadarıyla da…
Birkaç hükümet devirdi…
En son yönetime gelen iktidar…
"alacaklılara” resti çekti…
Alacaklılara meydan okuyor.
"Kemerleri sıktırmam” diyor.
Çünkü. "Bu parayı, vatandaşa vermedin, şirketlere verdin onlardan iste al” diyor. Olay karakolda… Bakalım ne olacak…
VE, DİĞER KOMŞUMUZ
"Suriye” komşumuz …
Komşularımızla, ilgilenmek zorundayız. Aynı zamanda da…
Dünyada olup bitenlerle de ilgilenmek zorundayız. Teknolojinin geldiği bu noktada, dünya artık bir köy kadar küçüldü. Hatta, bir apartman kadar bile diyenler var. Neyse…
Güneydoğu sınırımızdaki olaylar…
Suriye ve Irak sınırımız kevgire dönmüş…
Giren çıkan konusunda ciddi endişeler var… "Kayıt tutuluyor” dense bile yeterli değil.Yani,girenin "adım şu” diye beyan etmesi, çıkanın "ben çıkıyorum adım şu” demesi çok bir şey ifade etmiyor. Bu kayıt demek değil.
***
AKP İktidarı, göreve geldiği 2002 Yılında Irak Meselesinin en sıcak günleriydi. Meclise gelen TEZKERE Meclisten onay alamamıştı.
Sonraki günlerde iki komşu olarak "sabah kahvaltılarını” birlikte yapacaktık, bir birimize karşı o kadar kibardık ki, inanılır gibi değildi.
Yıl 212…
Ne olduysa oldu.
Yöneticilerimizin ağzından "Suriye’deki Esed rejiminin çökeceğini birkaç haftada Emevi Camiinde namaz kılınacak” laflarını duyduk…
Ve… Sanırım…
"Gömleğin yanlış iliklenen ilk düğmesi” o gündü…
Eh… Sonrası da malum…
Allah çocukları askerde olan ailelere sabır versin…
Ne diyeyim!
ECRİMİSİL MESELESİ
Duydum ki…
İstanbul Emlak Müdürlüğü ECRİMİSİL konusunda yapılan itirazlara kızıyormuş…
Belli ki iş çıksın istemiyor.
Da… Onun görevi…
İtirazları incelemek.
Ve… Sonuçlandırmak…