Kırkıcı: Katliamlara karşı durmazsak, devam ederler

Kırkıcı: Katliamlara karşı durmazsak, devam ederler

04.07.2024 10:51:18

Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi öncülüğünde gerçekleştirilen Madımak Katliamı Anma Etkinliğinde konuşan Süheyl Kırkıcı, “Biz, insanlık suçlarının asla affedilmemesi ve bu suçların hiçbir şekilde zaman aşımına uğramaması gerektiğine inanıyoruz. Katliamlara karşı durmazsak, sessiz kalırsak, katliamlar devam eder. Acılı tarihimiz bunu gösteriyor. İtiraz hakkımızı, protesto hakkımızı her daim canlı tutacağız” dedi.

Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi öncülüğünde Silivri'de 2 Temmuz'da 31. yıldönümünde Madımak Katliamı Anma Etkinliği düzenlendi. Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu, CHP İlçe Başkanı İbrahim Kömür, meclis üyeleri, STK temsilcilerinin katıldığı programa katılım yoğundu.
Uğur Mumcu Meydanında toplanan kalabalık, Atatürk Anıtına kadar sessizce yürüdükten sonra sahilde günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalar yapıldı, şiir ve türkülerle katliamda hayatını kaybeden canlar anıldı, 31 yıl önce işlenen insanlık suçuna yönelik tepkiler bir kez daha yükseldi.
KIRKICI: BARIŞ İÇİNDE KARDEŞÇE BİR ARADA YAŞAMAK İÇİN ÖLDÜLER
Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şube Başkanı Süheyl Kırkıcı açılış konuşmasında duygu ve düşüncelerini şöyle ifade etti: “Sosyalistleri, yurtseverleri, eşitlikçi ve özgürlükçü olanları, vicdanı her daim canlı kalanları, insanın her daim insan kalacağını söyleyen insanları, hepiniz hoş geldiniz, safalar getirdiniz.
Yürüyüşümüzü, bu güzel insanların sessizliğinin en güçlü sesi vereceğini düşünerek gerçekleştirdik. Çünkü son derece öfkeliyiz. 30 yıldır bu yürüyüşlerde bağırdık, çağırdık, adalet istedik. 33 canımız halay çekerken, 31 canımız türkü söylerken öldürüldü. Bu ülkede barış içinde kardeşçe bir arada yaşamak için öldüler.
“ÖFKEMİZ BÜYÜK”
Ne yazık ki tiyatral bir yargılama süreci yaşandı ve gerçek katiller yargılanmadı. Hepimizin gözü önünde gerçekleşen bu olaylarda, yargılama 30 yıl boyunca tamamlanamadı. Hukukun gereği olarak yakalanan kişiler ise gerçek katiller değildi. Azmettirenler hiçbir zaman yargılanmadı, zaman aşımına uğradı ve dava düştü. Bundan dolayı öfkeliyiz, değerli dostlar, öfkemiz büyük.
Bu ülkenin asli unsurlarından biriyiz. Hepimiz, bu ülkede güzel şeyler yapmak, kardeşçe ve barış içinde yaşamak istiyoruz. Bu mümkün değil mi? Mümkün. Biz, bunu mümkün kılacak çaba ve mücadele içindeyiz.
“HİÇBİR ZAMAN UMUDUMUZU YİTİRMEDİK”
İnsan, insanı yakar mı? İnsan, insanı yakarken bakar mı? İnsan, insanı yakanı aklar mı? İnsan yanarken yanmayan insan mı? Eğer varsa yanmayan o insan mı? Bu sözleri söyletmek zorunda bırakılıyoruz ama hiçbir zaman umudumuzu yitirmedik, değerli dostlar. Bugün Türkiye'nin her köşesinde hemen hemen bu katliam anılıyor, lanetleniyor. Elbette ki bu güzel ülkemin tarihinde çok fazla katliam yaşandı. 2 Temmuz'dan birkaç gün sonra Başbağlar'da da katliam yaşanmadı mı? Başbağlar katliamını da kınıyoruz. Suruçta gençler, bu ülkenin kardeşliği için yürüyen, oraya giden üniversiteli gençler, bombalarla katledildiler mi? 10 Ekim Ankara Gar Katliamı. Türkiye'nin başkentinde yüzlerce canımızın katledildiği bir katliama maruz bırakıldık. Gene tiyatral bir yargılama sürdü ve ne yazık ki bu katliamların hiçbiri insanlık gerektiren bir yargılama olmadı.
“KATLİAMLARA KARŞI DURMAZSAK, KATLİAMLAR DEVAM EDER”
Biz, insanlık suçlarının asla affedilmemesi ve bu suçların hiçbir şekilde zaman aşımına uğramaması gerektiğine inanıyoruz. Katliamlara karşı durmazsak, sessiz kalırsak, katliamlar devam eder. Acılı tarihimiz bunu gösteriyor. Değerli dostlar, itiraz hakkımızı, protesto hakkımızı her daim canlı tutacağız.
Bugün, 11 Temmuz'a da işaret ediyor. Avrupa'nın ortasında bir katliam yaşandı. Bütün medeni ülkelerin gözü önünde, binlerce Boşnak bir gecede öldürülmedi mi? O da aynı katliamlar serisinin bir parçasıydı. Ne yazık ki yine aynı güçler buna seyirci kaldılar ve yargılamaları dahi yapılmadı. Onu da kınıyoruz, değerli dostlar.
Ne kadar güzel bir ülkede yaşıyoruz. Bu ülkede kardeşçe yaşamamız mümkün. Biraz istemek ve biraz çaba harcamak gerekiyor. Bunun için birlikte çaba göstermeliyiz.
“KARDEŞÇE, BARIŞ
İÇİNDE YAŞAMAK İÇİN
HEP BİRLİKTE MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Son olarak, "Nasıl kıyar insan insana?" demek istiyorum. Değerli dostlar, insan insana kıyamaz. Kardeşçe, barış içinde yaşamak için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.
Hepinize katılımınız için teşekkür ediyorum. Birliğimiz daim, mücadelemiz hakça olsun.”
KARAKAYA: BU KATLİAMIN
HESABI VERİLMEMİŞ,
ADALET SAĞLANMAMIŞTIR
Sivas Katliamını Anma etkinliğinde konuşan Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı Silivri Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Melisa Karakaya, programı gerçekleştirenler adına şu açıklamayı okudu: “Bugün burada, 2 Temmuz 1993'te yaşanan Sivas Katliamında kaybettiğimiz canları anmak, bu korkunç olayın insanlık tarihinde ve vicdanımızda asla unutulmaması gerektiğini vurgulamak için toplandık. Ayrıca, bu tür kötülüklerin bir daha asla tekrarlanmaması adına, bu katliamı gerçekleştirenleri, onlara yardım edenleri, seyirci kalanları, affedenleri ve arka çıkanları protesto etmek için buradayız. Demokrasiye, laikliğe ve Cumhuriyet değerlerine omuz vermeye gelen siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine, Silivri Demokrasi Platformu bileşeni kurum ve bireylere, Silivri'nin basın emekçilerine hoş geldiniz diyerek söze başlamak istiyorum.
31 yıldır demokrasiye, laikliğe, Cumhuriyete ve Anadolu halklarının bir arada yaşama arzusuna darbe vuran bu katliamın hesabı verilmemiş, adalet sağlanmamıştır. Sivas'ta katledilen 33 canımızın aileleri ve dostlarıyla birlikte, demokratik kamuoyunun 31 yıldır yürüttüğü adalet mücadelesi bir karşılık bulmamıştır. 31 yıllık hukuk mücadelesinde, neredeyse katiller değil, adalet arayanlar yargılanmıştır. Bu süreç içerisinde yaşam mücadelesi veren, düşüncelerinden dolayı zindanlarda olan hasta tutsaklar ölüme terk edilirken, Sivas katilleri özel kararnamelerle ya affedildi ya da zaman aşımına uğratıldı. En yetkili ağızlardan geçmiş olsun mesajları bile yayınlandı.
“MADIMAK KATLİAMI İNSANLIK SUÇUDUR”
Madımak Katliamı insanlık suçudur. Yaşam hakkına karşı işlenmiş suçlar zaman aşımına uğramaz. Bizler, tarihin büyük kırılma dönemlerinde işlenmiş suçları 1000 yıl geçse de unutmuyor, unutturmuyoruz. Madımak vahşetini unutmayacağız, unutturmayacağız.
Değerli Silivri halkı, o gün Sivas'ta devletin gözetimi ve hatta bizzat organizesiyle şeriatçı ve faşist güruhlar tarafından gerçekleştirilen katliam sırasında atılan sloganları ve bildirileri hatırlatmakta yarar var: "Yaşasın şeriat, kahrolsun laiklik", "Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak", "İslam'ın ordusu kafirlerin korkusu"…
“DEMOKRASİ, LAİKLİK VE CUMHURİYET REJİMİNDEN ESER KALMAMIŞ; ÜLKE, YASALARI TANIMAYAN TEK ADAM REJİMİNE TERK EDİLMİŞTİR”
Peki bugün hangi noktadayız? Demokrasi, laiklik ve Cumhuriyet rejiminden eser kalmamış; ülke, yasaları tanımayan tek adam rejimine terk edilmiştir. Yaşamın her alanı dinselleştirilmekte, güçler ayrılığı ve halk iradesi neredeyse tamamen ortadan kaldırılmıştır. Parlamento işlevini yitirmiş, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları dikkate bile alınmamaktadır. Seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanları hapistedir. Eğitim kurumları tümüyle tarikat ve cemaatlerin kontrolüne terk edilmiştir. Gelecek, akıldan ve bilimden uzak bir eğitim sistemiyle karşı karşıyadır.
İfade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü ortadan kaldırılmak istenmekte, baskı ve şiddet her geçen gün artmaktadır. Cezaevleri, demokrasi, emek, barış, hak ve hakikat mücadelesi verenlerle doldurulmuştur. Binlerce insan düşüncelerinden dolayı tutsaktır. Muhalefet edenler gözaltı ve tutuklama terörüyle karşılaşmakta, uyduruk gerekçelerle ağır cezalarla cezalandırılmaktadır.
“İKTİDAR, HALKIN İRADESİNİ TANIMAYAN, HER ŞEYİ DİN VE ONUN KANUNLARIYLA AÇIKLAYAN BİR ZİHNİYETLE ÜLKEYİ DERİN BİR EKONOMİK KRİZE SÜRÜKLEMİŞTİR”
Bu iktidar, halkın iradesini tanımayan, her şeyi din ve onun kanunlarıyla açıklayan bir zihniyetle ülkeyi derin bir ekonomik krize sürüklemiştir. Mersin, Koçgiri, Zini Gediği, Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Başbağlar, Gezi, Suruç ve 10 Ekim Ankara Gar Katliamı başta olmak üzere yaşanmış tüm katliamların bütün yönleriyle açığa çıkarılması ve gerçek sorumlularının yargılanması talebimize kulaklarını tıkayan iktidar, dindar, kindar ve itaatkar bir nesil yetiştirmek için özel programlar ve projeler hazırlamakta, cemaat ve tarikatlarla protokoller imzalamaya devam etmektedir.
“ASİMİLASYONUN VE İNKARIN SUÇ KAPSAMINA
ALINDIĞI, HER TÜRLÜ NEFRET SÖYLEMİNİN YASAKLANDIĞI BİR İKLİM YARATILARAK NORMALLEŞME SAĞLANABİLİR”
Şu günlerde siyasette normalleşmeden bahsedilmektedir. Eğer normalleşme adına bir adım atılacaksa, işe Diyanet İşleri'nin bütçesini sıfırlayarak, okullarda zorunlu din derslerini kaldırarak, Alevi köylerine cami yapımından vazgeçerek ve Alevilere yönelik anayasa ve insan hakları mahkemesi kararlarını uygulayarak başlanmalıdır. Asimilasyonun ve inkarın suç kapsamına alındığı, her türlü nefret söyleminin yasaklandığı bir iklim yaratılarak normalleşme sağlanabilir. Normalleşme, tek adam rejiminden vazgeçilerek, tüm kimliklerin eşit olarak temsil edildiği parlamenter sisteme geçişle olacaktır. Alevilerin tüm itirazlarına rağmen kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın kapatılmasıyla olacaktır.”
“İKTİDARLAR, BİRÇOK YÜZLEŞİLMESİ GEREKEN KATLİAMIN YAŞANMASININ SORUMLULARI OLMUŞLARDIR”
“Sivas ve diğer katliamlarla yüzleşmekten bilerek ve isteyerek kaçan siyasal iktidarlar, 2 Temmuz 1993'ten bu yana birçok yüzleşilmesi gereken katliamın yaşanmasının sorumluları olmuşlardır” diyen Karakaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nefret ve ırkçılıktan beslenenler, halkımızı kutuplaştırmaya, ayrımcı politikalarla toplumu bölmeye, haksız ve hukuksuz uygulamalarla da ülkeyi içinden çıkılması güç bir kaosa sürüklemektedir.”
“SİVAS'TA YANAN ATEŞ, BARIŞ, DEMOKRASİ, LAİKLİK VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELEMİZE IŞIK OLACAKTIR”
“Sivas'ın ışığını söndürmeyeceğiz. Madımak Oteli utanç müzesi olana ve katliamın bütün failleri yargılanana kadar mücadelemiz sürecek” ifadeleri ile konuşmasını sürdüren Karakaya, “Sivas'ta yanan ateş, barış, demokrasi, laiklik ve özgürlük mücadelemize ışık olacaktır. Pir Sultan Abdal'ın izinden yürüyen Aleviler olarak, dostlarımız ve müttefiklerimizle birlikte, faillerin açığa çıkarılması ve yargılanması için mücadele edenlerle birlikte, eşit, özgür ve demokratik bir ülke için inancımızı ve kararlılığımızı diri tutacağız. İyi ki varsınız dostlar. Birliğimiz daim, mücadelemiz hakça olsun” şeklinde sözlerini noktaladı.
Anma şiir ve türkülerle devam etti.
Sevginar Sali

YORUM YAP