Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hakkı İnce, yaptığı açıklamada gebeliğin oluşmamasına neden olan kısırlığın tanımı, oranı, nedenleri, çiftlere yapılması gereken testleri ve tedavi sürecini anlattı. Çocuk sahibi olmanın en ideal yaşını 35 yaş öncesi olarak açıklayan İnce, gebeliğin hangi şartlarda oluştuğunu ve etkileyen faktörleri sıraladı.
Kadın hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hakkı İnce, kısırlık konusuna tanımıyla başlayarak şu açıklamalarda bulundu: “Bu haftaki konumuz, toplumun yine bir kısmında ilgi uyandırabilecek kısırlık veya bizim terimlerimizde infertilite. Çiftlerin çocuk istemelerine rağmen bir yıllık düzenli cinsel yaşamlarında gebeliği oluşturamama hallerine infertilite veya kısırlık diyoruz. Toplumda kısırlık problemiyle karşılaşma oranı sanıldığının çok üzerinde, yaklaşık yüzde 15 civarında böyle bir oran var.
“SAĞLIKLI ÇİFTLERDE
GEBELİK ORANI YÜZDE 85
ORANINDA OLUŞUYOR”
Daha önce çocuğu olan bir çiftin, gebe kalmak için erkeğe ve kadına ait herhangi bir problemin olmadığı hallerde düzenli ilişkide bulunmaları halinde her ay gebe kalma şanslarının yüzde 10-15 civarında olduğunda vurgulamak gerekiyor. Sağlıklı çiftlerde de yaklaşık olarak bir yılın sonunda bu oran toplanarak geldiğinde yaklaşık yüzde 85 oranında gebelik oluşuyor. Yüzde 15 çiftteyse gebelik oluşmuyor.
“35 YAŞ ÖNCESİ ÇOCUK SAHİBİ
OLMAK DAHA MANTIKLI”
Tabi ki burada yaş ile ilgili bir takım sınırlandırmalar var. Bluğ çağının sonundan itibaren ki bu kadında 17-18 yaş gibi düşünülmeli. Daha önce gebe kalınmasını zaten önermiyoruz. İdealize ettiğimiz yaş aslında 20 yaş, 20 yaştan sonra 20-30 yaş diyebilirim. Tabi bunu bu günkü sosyal yaşantının değişikliklerini de göz önünde bulundurarak 35 yaşına kadar da genişletmek mümkün olabilir. 20-30 veya 35 yaş çok düzenli yumurtlama döneminin olduğunu varsayarak gebeliğin oluşması için çok uygun bir zaman olduğunu düşünüyoruz. Tabi ki ileriki yaşlarda da gebelikler oluşabilir. Ama burada vurgulanması gereken 35 yaştan itibaren yumurtlama oranlarının belirgin olarak azaldığı ve gebelik ihtimalinin de yavaş yavaş azalmaya başladığıdır. Bu nedenle eğer bir çift çocuk sahibi olmak istiyorsa, şartları uygunsa 35 yaş öncesi bunu planlaması daha mantıklı. Hem gebe kalma açısından daha verimli hem gebelikte oluşabilecek özellikle kromozom anomalisi dediğimiz en sıklıkla trizomi 21 diye gördüğümüz Down Sendromu ve halk arasında Mongol bebek olarak da bilinen zeka gerilikleriyle beraber gidilen hastalıkların da daha az görülen bir dönem olması bu dönemin vurgusunu arttırmaktadır.
GEBELİK HANGİ
ŞARTLARDA OLUŞUR?
Erkekte yeterli sayıda sperm olması çok önemli. Bu spermlerin tabi ki daha detaylı bir takım özellikleri var. Spermlere ait özelliklerin yeterli olması ve spermlerin vajina içerisinde ulaşması önemli. Kadınlarda atılan yumurtanın tüpe ulaşması ve spermlerin diğer taraftan vajinadan rahim ağzına, rahmin içine ve tüpler vasıtasıyla yumurtaya ulaşmaları ve yumurtayı dölleyebilmeleri önemli. Döllenen yumurtaya biz daha sonra embriyon demeye başlıyoruz, yani canlının ilk formunun çeşitli bölünmeler geçirdikten sonra rahim içindeki endometriyum dediğimiz zara tutunabilmesi. Tutunarak burada büyümeye devam etmesi ve rahim içerisinde invaze olarak yani rahim duvarının içine doğru damarlara ulaşarak oradan beslenebilir hale gelmesi ve plasentayı daha sonrasında oluşturabilmesi.
“TIP, KISIRLIĞIN TANISINI VEYA
SEBEPLERİNİN TAMAMINI
AÇIKLAYAMAMIŞ DURUMDA”
Kısırlığın sebepleri araştırıldığında, tabi biraz erkek domine toplum olduğumuz için genellikle kadınlarda daha çok kabahat bulunması söz konusudur fakat yapılan araştırmalarda bunu doğru olmadığı ortaya çıkartılmıştır. Ortalama olarak çiftlerin yüzde 40’ında erkeğe bağlı faktörlerin söz konusu olduğu, yüzde 15-25 arasında çiftlerde kadına ait yumurtlama ile ilgili, diğer yüzde 15 olan çiftlerde rahim veya tüple ilgili tıkanıklık gibi bir takım anomaliler gözlenmiş. Yüzde 30-40 çiftte ise hem kadına hem erkeğe ait problemlerin birlikte görülmüş. Yüzde 15’lik bir grubumuz var. Bunlarda yapılan tüm tetkiklerde ne kadına ne de erkeğe ait hiçbir anomali saptanmamakta. Bu da tıbbi adı farklı olmakla beraber mecazi olarak adı konulamamış kısırlık durumu olarak vurgulamak istiyorum. Burada tabi özeleştiri de yapmak lazım. Demek ki tıp bu konuda henüz tamamıyla kısırlığın tanısını veya sebeplerinin tamamını açıklayamamış durumda. Yüzde 85 bir sebep veya bahane bulabiliyoruz, yüzde 15 hastada her şey olağan ve normalken elimizde tıbbın bu güne kadar sunduğu olanaklarının tamamı kullanıldığında ve normal çıktığında bile gebeliğin oluşmaması halidir.
ÇOCUK SAHİBİ OLMADA
HANGİ FAKTÖRLER ETKİLİ?
Yumurtlama olup yumurtalıklarda herhangi bir potoloji olmamalı, kadın uygun yaşta olmalı, erkeğin sağlıklı ve yeterli sperm üretmesi, rahimde gebeliği engelleyecek herhangi bir anormallik olmaması, rahim kanallarında bulunan tüplerin en az bir tanesinin sağlıklı çalışması çocuk sahibi olmak için etkili faktörlerin arasında yer alıyor. Normal bir cinsel ilişki sıklığı olması lazım. Cinsel birliktelik yumurtlamaya uyan bir zamanda olmalı.
“YUMURTLAMA DÖNEMİNDE GÜN
AŞRI BİRLİKTELİK ÖNERİYORUZ”
Yumurtlama, düzenli ve sağlıklı adet gören üregenlik çağında olan bir kadında ortalama 28 günde bir adet gördüğünü varsayıyoruz. Yaklaşık adetin ilk gününden saymak şartıyla 14-16. günlerde olmaktadır. Tabi +-3-4 gün daha konulabilinir. Demek ki son adetin ilk gününden itibaren saymamız halinde adetin belki 10. Günüyle 20. Gün arasında sarkabilecek dönemde ama en sıklıkta da 14-16. Günler arasında yumurtlamanın olduğu ve bu dönemde gebelik şansının en yüksek olduğunu vurgulamak lazım. Genellikle spermlerin bir günden daha fazla yaşayabildiklerini bildiğimizden sperm dış ortam şartlarına daha dayanıklı. Hatta bazı çalışmalarda bir hafta önceki ilişkiden kalan sperm bir hafta sonra vajina içerisinde canlı olabildiklerine şahit olunmuştur ama spermlerin bir günden fazla belki iki gün yaşadıklarını var saymak lazım. Öyleyse işte yumurtlamadan bir veya iki gün önce oluşan ilişkide de bir gebelik oluşabileceğini ön görmek gerekiyor. Fakat yumurta hücresi daha hassastır ve bir gün civarında yaşasa da döllenebilirlik süresi bir gün kadar değildir. 18 saat içerisinde döllenemez bir duruma dönüşmektedir. Onun için yumurtlama döneminin iyi takip edilmesi ve bu dönemde gün aşrı ilişkide bulunulması önerilmektedir. Sperm üretiminin daha sağlıklı sonuç oluşturulabilmesi için bir gün istirahatlı birliktelikle gebelik oranları en yüksek seviyelere çıktığı tespit edilmiştir. Biz de fizyolojik yani yumurtalık takibi yaptığımız hastalarımızda, doğal yönden bir döllenme isteniyorsa yumurtlama döneminde gün aşrı birliktelik öneriyoruz.
ÇİFTLER NE ZAMAN
DOKTORA BAŞVURMALI?
Yukarıdaki tanımlardan anlaşıldığı gibi eğer altı ay düzenli beraberliğe rağmen çocuk olmuyorsa ve daha önceden doğum kontrol hapı ve uzun süre etkisi olacak, terk edilmesinden sonra da gebeliği engelleyen bir yöntem kullanılmamışsa çiftlerin doktora başvurmaları gerekir. Bazı durumlarda hastalar ilk üç ay denemeden sonra doktora başvurmayı tercih etmektedirler. Bu durumlar ileri yaşta evli örneği verilebilir; ciddi adet düzensizlikleri geçirilmiş, Pendik enfeksiyon dediğimiz rahim ve tüp bölgesini içerin enfeksiyonlar, tekrarlayan düşükler, ailevi problemlerin varlığı v.s.
KISIRLIK NEDENLERİ
Kısırlı nedenlerinin ilk sırasında yumurtlama bozuklukları yer alıyor. Düzenli adetlerde genelde düzenli yumurtlamalar olur ve gebe kalma şansı yüksektir. Düzensiz adetler ve beraberinde de düzensiz yumurtlamalar söz konusuysa bu taktirde gebe kalma ihtimali azalmakta. Düzenli yumurtlama ile problemi olan hastaları dört gruba ayırırsak, birinci grupta yumurtalıkların hormonlarının eksikliğini vurgulamak lazım. Bunları dışarıdan da takviye edebiliriz. İkinci grupta, polikistik over sendromu dediğimiz olay var. Erkeklik hormonu da biraz fazlaca salgılanılabilir. Dolayısıyla yağlı, sivilceli cilt, tüylenmede artma gibi durumlarla da karşılaşılabilinir. Üçüncü grupta, menopoza girmek üzere olan hastaları konuşmak lazım. Bunlarda yumurtalıklarda belli bir direnç söz konusu. 35 yaş üzeri hastalarda bu duruma daha çok rastlarız. Dördüncü grupta ise prolaktin denilen süt salgılatıcı hormonun fazla salgılandığı hastaları vurgulamak lazım. Bunlarda beraberinde troid hastalıkları rastlanılabilir. Özellikle hipotroid dediğimiz hastalıklarda da yumurtlama fonksiyonu bozulmaktadır. Yumurtlama bozukluğu dışında, tüplerin hasarlı veya tıkalı olduğu durumları konuşmak gerekir. Yukarıda da belirttiğim gibi bir veya iki tüpün açık olması fonksiyon göstermesi gerekmekte. Rahimle ilgili doğuştan gelen veya sonradan edinilmiş (enfeksiyonlar sonrasındaki yapışıklıkları kast etmek lazım) problemlerin olmaması gerekmekte. Rahim kanallarının tıkayıcı, miyomlar ve urlar gibi problemler olmaması gerekmekte. Rahim ağzı faktörü dediğimiz bir durum var. Burası şekil bozuklukları, enfeksiyonlar veya yumurtlama döneminde özellikle sperm geçişini arttıran mukus salgısının iyi kalitede olmaması ile ilgili problemlerle karşılaşılabilinir. Rahim ağzında tıkanıklıklar olabilir bunları faktör olarak vurgulamak gerekir. Bir diğer önemli hastalık endometriosis hastalığı, halk arasında “çikolata kisti” diye bilinen durumu da ortaya çıkartan hastalıktır. Rahim içerisindeki endometriom zarının yani bebeğin hem yerleştiği hem adet döneminde soyularak atıldığı her ay tekrar üretilen bu zarın fonksiyonlarının rahim içi dışında başka bir bölgede de ortaya çıkması halinde buna endometriosis hali diyoruz. Endometriosisin kesin tanısı, laporaskopi denilen göbekten kamera sistemiyle inceleme sonucunda bulunur ve gebe kalamamada en önemli problemlerden bir tanesidir. Gebe kalamayan kadınların geriye dönük yapılan incelemelerinde yaklaşık olarak yüzde 50’sinde edometriosis veya benzeri lezyonların olduğu saptanmıştır. Bağışıklık sistemi ile ilgili sebepler olabilir. Bunlar özellikle alerjik hasta gruplarında spermleri öldüren ya da hareketsiz hale getiren savunma hücreleri bulunabilir ortamda bunlar gebeliği engelleyebilir. Tabi ki nedeni açıklanamayan bir yüzde 10-15’lik gruptan bahsetmiştik. Her şeyin normal olmasına rağmen bunlarda gebelik oluşmamaktadır. Bir de tabi ki 40 yaşının üstündeki hastalarda gebeliğin zor oluştuğunu vurgulamakta fayda var.
KISIR ÇİFTLERE YAPILMASI
GEREKEN TESTLER
Kısır çiftin doktora başvurması sonucunda bir takım testler yapılıyor. Çeşitli basamaklarda çeşitli tetkikler yapılabilinir. Çiftin yaşına göre anamnez dediğimiz öyküsüne göre de bu tetkikler çeşitlendirilebilir veya basit testlerle de inceleme yapılabilinir. Ortalama olarak başvuran çiftlerde birinci sırada yapılması gereken özellikle adetin 2., 3. Veya 4. günlerini kapsayan bir hormon analizidir. Bu hormon analizi içerisinde yumurtalığa etki eden, yumurtlamayı tahrik eden hormonların ön planda istenmesi gerekir. Prolaktin denilen süt salgılatıcı hormonun incelenmesi gerekir. Troid fonksiyonlarına bakan, troid fonksiyon testlerinin yapılması gerekir ve estrodiol dediğimiz E2 testinin de yapılması gerekir. İkinci önemli husus da 3 ya da 4 gün perhiz yapan erkeğin sperm testinin yapılmasıdır. Spermin, sadece sayısı veya hareketliliği değil diğer bazı özelliklerinin de ayrıntılı olarak incelenmesi gerekir. Bunların hepsi gebeliğe etki eden faktörlerdir. Bunlar yapıldıktan sonra genel jinekolojik muayene ve ultrason incelemesi yapılır. Böylece doğuştan gelen veya daha sonradan edinilmiş rahim, tüpleri veya yumurtalıklara ait bir takım hastalıkların olup olmadığı konusunda fikir sahibi olunur. Bu arada eğer bir şüphe oluşursa rahim veya tüplerde bir tıkanıklık veya bir gebe kalmaya engel olucu durum söz konusu olarak düşüp değerlendirilirse rahim filmi çekilebilir. Rahim filmi yaş gruplarına göre genç çiftlerde başlangıçta yapılması gereken bir tetkik değildir ama bir süre denenip gebelik oluşmuyorsa bu taktirde acaba tüplerin bir veya ikisi tıkalı mı, ya da rahim içerisinde duvar, membran, tıkayıcı başka bir özellik var mı, yapılması gereken önemli testlerden bir tanesidir. Deneyimli ellerde ve iyi cihazlarla çekilmesi gereken bir testtir. Bunun dışında ileri kan analizleriyle çiftler incelenebilir. Bu testler yapıldıktan sonra sonuçlarıyla çift incelenir. Bu kez tedaviye geçilir.
KISIRLIKTA TEDAVİ
Tedaviyi bir basamak olarak algılamak lazım. İlk basamağında standart hatta ilaç kullanmadan bile yapılabileceğimiz yumurtlamanın takibi, ultrasonografik takibi konuşulmalı. Uygun günde, gün aşrı birliktelik önerilerek gebelik denemesi yapılabilinir. Bundan sonraki basamaklarda çeşitli ilaçların katkısıyla yumurtalıkların daha çok yumurta üretmesini sağlamak söz konusu. Bu ilaçlar çok varyasonlar ve değişik tipler göstermekte. Bu ilaçların tablet olarak alınan basit formlarının yanı sıra çok daha güçlü bir şekilde yumurtalıkları uyaran formları da mevcuttur. Tedavi basamaklarının en üst sırasında tüp bebek tedavisi yer alıyor. Tabi bu arada detaylandırmadığımız suni dölleme dediğimiz yöntemle gebe kalınma olasılığını arttırmak için tedaviye ilave edilebilinir. Bunlar çiftin ilk değerlendirmesinden itibaren hekimin de konudaki deneyimi ile birlikte bütünleştikten sonra sırasıyla işlem yapılabilinecek yöntemlerdir.
Cemile KAYAR/Renginar M. SALİ