Kıyamet alametlerinin bir diğer göstergesi de; kendilerini ‘mehdi’ olarak ilan eden bir takım ruh hastalarının arada bir TV’lerde boy göstermesidir. İşte size birkaç örnek; Papayı öldürmeye kalkan ve yıllarca hapis yattıktan sonra papa tarafından affedilerek hapis hayatı sona eren Mehmet Ağca.Mehmet Ağca öylesine kurnaz ki, Papayı bile ikna edip, kendi adına değil, tanrı adına bu suçu işlediğine, yani MEHDİ olduğuna inandırdı. Sonra ne oldu? Hep birlikte ağzımız bir karış açık, hem de TRT’de "Kırmızı Koltuk”ta kendisiyle röportaj yapıldığını gördük. Suçunu Türk halkına da bağışlatmaya ve mehdiliğini de onaylatmaya çalışan kendinden emin ve fakat her zaman suça yönelik bir tipi seyrettik. Yabancı ülkelerde yaşayan ve arasıra TV’lerde görüntülenen yerli ve yabancı mehdilerimiz de var ama,okyanuslar ötesindekinin dokunulmazlığını dikkate alarak buları şimdilik es geçiyorum. İsterseniz bir örnek de Adnan Oktar’dan vereğim; Zira bu zat kısmen Silivri Feneköy’de yaşadığı için bunun mehdiliği yerel olarak hepimizi enterese ediyor. Geç saatlerde TV kanallarını karıştırıp ülkemde neler olup bittiğini öğrenmek istediğimde işte bu mehdimiz de iki defa değişik kanallarda çıktı karşıma. Bakın kendisiyle yapılan röportajlarda neler diyor; "Alnı geniş, yanağında bir ben olan, kulakları ve burnu küçük, çukur çeneli, aydınlık yüzlü ve yakışıklı da sayılırım. Bunlar bir mehdide olması lazım gelen özelliklerdir, bende hepsi mevcut. Ayrıca ileri görüş ve insani ilişkilerim normalin üstünde. Bu nedenle ben bu dünyaya son gelen mehdi olabilirim ve buna inanıyorum.” diyor!!!
2014 yılının Nisan ayının ilk haftasında yine TV kanallarında izlediğim mehdimiz yanına kattığı çok alacalı hatunlarla bir ‘Sefahat Hayatı’ sahnesi canlandırıp, daha evvel genç üniversiteli gençlerimize, şimdi de genç kadınlarımıza nasıl yaklaşım sağladığını sergilemeye çalışıyor. (Devam edecek)
