Kocaoğlu: Oruç melekleşmek gibidir

Kocaoğlu: Oruç melekleşmek gibidir

24.04.2020 10:44:53

Ramazanın faziletlerini anlatan Silivri İlçe Müftülüğü Vaizi Hatice Kocaoğlu, “Melekler yemezler, içmezler, uyumazlar, erkeklik-dişilikleri yoktur ve Rablerine mutlak itaat ederler. Bizler de oruçlu iken yiyip içmiyoruz! Beşeri eğilimlerimizi bir kenara bırakıyor ve Rabbimize daha itaatkar olmaya gayret ediyoruz. Adeta böylece Allah'ın yeryüzünde gezip dolaşan iki ayaklı melekleri oluyoruz” diyerek oruç tutmanın önemine işaret etti.

Silivri İlçe Müftülüğü Vaizi Hatice Kocaoğlu Ramazan ve Sorumluluk Bilinci hakkında görüşlerini değerlediği yazı aracılığıyla paylaştı.

Kocaoğlu'nun paylaşımı aynen şu şekilde: “Bizleri bir Ramazan-ı Şerif'e daha kavuşturan Rabbimize hamdolsun.

İlahi bir lütuf olarak yeniden oruç tutmak ve oruç ile arınmak için bizlere bir fırsat verildi.

Rabbim bizleri, bu fırsatı değerlendirenlerden, nefsini arındırarak kurtuluşa erenlerden eylesin!

Oruç melekleşmek gibidir. Melekler yemezler, içmezler, uyumazlar, erkeklik-dişilikleri yoktur ve Rablerine mutlak itaat ederler. Bizler de oruçlu iken yiyip içmiyoruz! Beşeri eğilimlerimizi bir kenara bırakıyor ve Rabbimize daha itaatkar olmaya gayret ediyoruz. Adeta böylece Allah'ın yeryüzünde gezip dolaşan iki ayaklı melekleri oluyoruz. Ve her ne kadar masumiyet anlamında meleklere benzesek de, amellerimizin dayanağı olan ve bizi bütün yaratılmışlardan üstün kılan irademiz sayesinde meleklerden çok daha yüce makamlara talip olduğumuzu biliyoruz. Yeter ki insan olma ve kul olma bilincimizi kaybetmeyelim.

“ALLAH'I UNUTMA TEHLİKESİ KARŞISINDA KULUN İMDADINA ORUÇ YETİŞİR”

“Allah'ı unutan ve bu yüzden Allah'ın da onlara kendisini unutturduğu kimseler gibi olmayın” (Haşr Suresi, 19) uyarısını akıldan çıkarmayalım. Zira her günahın başı Allah'ı unutup kulluk sorumluluğundan uzaklaşmak değil midir? Allah'ı unutma tehlikesi karşısında kulun imdadına oruç yetişir. Çünkü orucun özü O'nu unutmamaktır.

Kulu her an uyanık tutan bir bilinç halidir oruç. Bu bilinç halinin başlangıç noktası kulu yeme-içme gibi basit nefsi eylemlerden uzak tutmak gibi görünüyor olsa da, asıl amaç onun tüm duyu organlarını ve dahi kalbini eğitmektir. Kişiyi nefsi üzerinde hakim ve sorumlu kılmaktır.

Oruç, kazandırdığı bu sorumluluk bilinci sayesinde kul için, Efendimiz (S.A.V)'in ifadesi ile, bir kalkan görevi görür. (Buhari, Savm,2,II,226; Müslim, Sıyam, 163,I,807) Onu günahlardan ve dolayısıyla da cehennem azabından korur.

“ORUÇ; SADECE BİREY İÇİN DEĞİL TOPLUM İÇİN DE BİR SİGORTADIR AYNI ZAMANDA”

Bu manevi kalkan oruç; sadece birey için değil toplum için de bir sigortadır aynı zamanda.  Ramazanın gelişiyle adeta tüm toplumu kapsayan bir sosyal sorumluluk projesinin içinde buluruz kendimizi. Çünkü oruç açlığı tattırır; aç olan kardeşlerimize karşı sorumlu olduğumuzu fısıldar kulağımıza. Aslında ne kadar az şeyle doyabildiğimizi ve yetinebildiğimizi ispatlar; sahip olduğumuz tüm nimetlerden sorumlu olduğumuzu anlatır.

İftar sofrasında ilk bardağı misafire ikram etmeyi, teravihte tek kişilik yerde iki kişi namaz kılabilmeyi öğretir; din kardeşimize tahammülden dahi sorumlu olduğumuzu hatırlatır. Ramazan ve oruç adeta yaparak-yaşayarak öğrenme imkanı sağlayan bir yaygın eğitim kurumudur.

“BU RAMAZAN AYRI AYRI NOKTALARDA DA BULUNSAK AYNI NOKTAYA; BİR OLAN ALLAH'A YÖNELMENİN GÜZELLİĞİNİ YAŞAYACAĞIZ” 

Bu Ramazan kalabalık iftar sofralarında buluşamayacağız. Camide teravih kılamayacağız.  Evlerimizde geçireceğiz bu mübarek ayı. Ama bu durum sosyal sorumluluklarımızdan geri kalacağımız anlamına gelmez, gelmemeli.  Bu Ramazan ayrı ayrı noktalarda da bulunsak aynı noktaya; bir olan Allah'a yönelmenin güzelliğini yaşayacağız. 

Rabbimize kulluk paydasında yine buluşacağız.  Koordinatlardan sıyrılıp amaç ve yön birliğinin önemini kavrayacağız.

Yine bu Ramazan'da da çevremizdeki ihtiyaç sahiplerini gözetmeye çalışacağız. Durumumuz el veriyorsa kan bağışında bulunacağız. Ve tabii yaşadığımız bu süreçte üzerimize düşen en büyük sorumluluk olan sosyal mesafe kuralına uyacağız; kendimizi ve sevdiklerimizi tehlikeye atmayacağız.

Ümit ediyoruz ki, hep beraber bu sene de daha farklı bereketler ve bilemediğimiz nice hayırlar göreceğiz; Rabbim her birimizi hayır ve bereketlere nail eylesin.  Bu mübarek ay maddi ve manevi sıkıntılarımızdan topyekûn kurtuluşumuza vesile olsun.

Ve son sözümüz, Yüce Kitabımızda bize öğretilen şu dua olsun;

“Rabbimiz! Eğer unutur veya hata edersek bizi sorumlu tutma!... Bizi affet! Bizi bağışla! Bize merhamet et!.. (Bakara Suresi, 286)"

 

 

YORUM YAP